Her sömürge edilmek için işgal edilen bugünün bağımsız devletlerinin temelinde bir zafer yatar.
100 yıl önce sömürge edilmek istenen ülkemizin harcında da 30 Ağustos 1922 günü kazanılan zafer vardır.
100 yıl önce İstanbul’da saltanatını korumak için işgalcilere ülkeyi teslim etmiş bir Saray’a karşılık, Anadolu’da emperyalist işgalcilere karşı savaşmak için kurulan bir Meclis vardı
O işgal günlerinde Padişah Saray’da 5. karısı ile evlenmek için düğün yaparken, Batı Cephesinde işgalcilere karşı savaşan bu vatanın evlatları bağımsızlık için toprağa düşüyordu.
Yine o Saray’da Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını Halifeye karşı geldikleri için idam fermanları hazırlanıp ve bu fermanlar İngilizler tarafından çoğaltılıp Anadolu’nun kentleri köyleri üzerinde uçakla atılıyorken;
İnebolu’dan, Kastamonu’dan yola çıkan kağnılar cepheye silah ve cephane taşıyordu…
“Ayın altında kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru
Ve kağnılarda tahta yataklarında koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı
Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında
Geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine..”
100 yıl önce…
Emperyalizme karşı ezilen, sömürge olan tüm dünya halklarına umut ve örnek olacak tarihi bir zafer kazanıldı.
Bu vatanın halkları emperyalist kurşunlarla can verirken Saray’da düğün yapacak kadar alçalan Padişah ve avanesi servetleri ile birlikte düşman koruması altında kaçmak zorunda kaldı.
İşgalcilerle kaderini paylaşan Padişah ile 100 yıl sonra ABD 6. Filosu önünde secde edenler ve işgalcilere teslimiyeti ifade eden bildirileri yazan İskilipli Atıf’ı ananlar aynı ihanet içerisindedirler.
Ve Anadolu halkları asla ihanetleri ve hainleri affetmemiştir ve etmeyecektir de…
Bugün bağımsızlığımız ve özgür bir ülke olmamızı sağlayan Büyük Taarruzun komutanları;
“Sakallı Nurettin Paşa
Mehmet Emin Koral
Yakup Şevki Subaşı
Hüseyin Hüsnü
İzzettin Çalışlar
Fahrettin Altay
İsmet İnönü…
Ve Baş Komutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK”
“Sarisin bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun basına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
Bu ülke sizlere minnettardır…