Oturdum yazının başına,
Aklımın bir tarafında zamlar, zamlar, zamlar…
Zamlar karşısında mutsuz ve umutsuz insanlar…
Aklımın öbür tarafında ise bu düzenin yarattığı,
Doymak bilmeksizin kasalarını dolduran yandaşlar…
Koltuğu kaybetmenin çaresizliği ve paniğiyle,
Kültürümüze ve ahlakımıza uymayan sözler, hakaretler savuran,
Ve kararttıkları yaşamı pembe gösterme çabasıyla,
Halka karşı yüzü bile kızarmayan bir iktidar.
Konulmaya çalışılan yasaklar…
Gözaltılar, tutuklamalar…
Karizmayı çizdirmeme uğruna,
En büyük ben tavırlarıyla, tepeden bakmalar…
*
Bunları bıraktım bir yana,
Döndüm bu trajedinin komedi tarafına.
Bu haftanın iki büyük haberi var ki,
Evlere şenlik, manşetlik.
Herhangi biri söylese güler geçilir ama,
Söyleyenler ülkenin başında olunca,
Utanç ve üzüntü duyuluyor memleket adına.
*
İlki, yine tarihte bir ilk.
Van’daki üniversiteyi açan RTE imiş,
Ama anlayamadığım,
O sırada vatan görevinde askermiş.
Tabi ki hemen aklıma geldi,
Bu ülkeye getirdiği buzdolabı, havaalanları, ambülanslar…
Düşündüm,
Ya RTE olmasaydı?
21’inci yüzyılda taş devrini yaşamak vardı.
*
İkincisi ise,
Hiç kimsenin düşünemediği bir konu.
Biraz uzaklarda da olsa,
Öğrendik, uzayda bir vatanımız daha olduğunu.
Uzaya kim gidecek, hangi yemekler gönderilecek diye meraktan çatlarken,
Bir borç daha çıktı karşımıza,
Uzaydaki vatanda çıkarlarımızı savunmanın namus borcu.
*
Emekçisi, emeklisi, EYT’lisi anlamasa da,
Memlekette her şey tıkırında, yolunda,
Milletin bir eli yağda öbür eli balda,
Sıra gelmiş uzayı derleyip toparlamaya.
Demek ki yetmiyor,
Yasaklar, tehditler, hakaretler ve de dış güçler,
2053’e vaatler, masallar, pembe hikayeler…
Artık umutları bağlanmış uzaydaki vatana,
Uzaydan verilecek müjdelerin getireceği oylara.
*
Siyasi nutukların önemli bir söylemidir,
Vatan, Millet, Sakarya...
Ya haksız hukuksuz işlerin örtmek için üstünü,
Ya da yoksul bıraktıkları Halkın alabilmek için oyunu.
Halka söyleyecek sözü kalmayan iktidarlar baş vururlar hamasete,
Vatan, Millet, Sakarya söylemine.
Anlaşılan yetmemiş,
Ana vatan, yavru vatan, mavi vatan,
Bir anda ortaya çıktı uzay vatan.
*
Uzay vatana karşı namus borcumuzu nasıl ödeyeceğiz derken,
Bir de baktık ki,
Acil hastaya hastane bulamayan ambulans şoförü isyanlarda,
Son çare başvurmuş, sağlığa bakana.
Tabi ilk çare şoföre gözaltı,
Baktılar ki adam haklı,
Sağlığa bakanla beraber çekildi fotoğrafı.
Ayranım yok içmeye,
Hastaya buladık hastane,
Uzay mekiği ile gideceğiz seçimlere…
*
Nereden çıktı uzay vatan diye düşünüce,
Aldı beni bir korku ve de endişe.
Anavatanı 20 yılda talan edenler,
Yavru vatanı kendine benzetenler,
Mavi vatanı adalarıyla beraber başkalarına terk edenler,
Acaba uzay vatanı ne hale getirirler?
Uzaydakilerin vay haline.
Demek ki yetmeyecek düşman diye gösterilen dış güçler,
Bu seçimlerde memlekete ve iktidara düşman olarak gösterilecek,
Uzaydaki güçler.
*
Neyse dönelim yaşamın gerçeğine,
Namı değer “dezenformasyon” yasa tasarısı getirildi Meclise.
Yetmemiş olacak ellerindeki gazeteler, televizyonlar,
Sosyal medyada görevli elemanlar,
Her dakika RTÜK cezaları ile susturamadıkları,
Sayıları bir elin parmakları kadar olan gazetelerin, televizyonların yanına,
İnternet siteleri ve sosyal medya kullanıcıları da konulmuş hedef tahtasına.
Getirilen, yasaklarla, cezalarla dolu bir yasa,
Gerekçe olarak, dezenformasyon denmiş gerçek haberin adına,
Anlamı, ya RTE-AKP ne yaparsa ne söylerse alkışla,
Ya da ağzını açma, kalemini oynatma.
Özgür basın yok ediliyor, demokrasi adına.
*
Anlaşılan RTE-AKP’nin başı dertte,
Ne zaman sıkışsa bir köşeye,
Bülent Arınç bürünürdü iyi polis rolüne.
Bu rol paylaşımını biliyoruz ama,
Bu seferki çıkışı, iyi polis rolünden çok ötede.
“Tatlı su balığı siyasetçiler, majesteler, öksürmeler, bağırmalar ve “kral çıplak” demeler…
Sanki “beni de katın dost meclisinize” dercesine bu sözler.
Hani “gerekirse adayınız da olabilirim” der gibi gibi…
Bakalım daha neler göreceğiz,
Aziz Nesin’in “Du Bakali N’olcek” hikayesi misali…
*
Görünen köy, büyüyecek iktidar içindeki çatlaklar,
İktidar gücünü yitirmenin korkusuyla,
Hesap vermenin paniği ve telaşıyla,
Çoğalacak batan gemiyi terk edecek olanlar.
Zordur böylesi fırtınalı havada
Limana yanaştırmak gemiyi,
Sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekli.
*
Bu dönemde duyduğum en doğru haber,
6’lı masanın kuracağı "hasar tespit komisyonu”.
Bütün yurttaşlar bilmeli,
20 yılda memleketin ne hale getirildiğini,
Bugünkü karanlığa nasıl geldiğimizi.
Ve bırakın iktidarı kendi çaresizlikleri içinde boğulmaya,
Anlatın Halka,
Nasıl çıkartacaksınız yeniden memleketi aydınlığa,
Nasıl kavuşturacaksınız yurttaşlarımızı insanca yaşamaya.
Yaşar bahçevanci 2 Yıl Önce
Çok doğru tespitler.Cok güzel dile getirmişsin.tesekkurler.
Mehmet Ali Kankotan 2 Yıl Önce
Tevfik yoldaşım, 12 Mart' tan bu yana belli başlı üç darbe sayardık; oysa ki bugünler her saat her dakika ayrı bir darbe... Halkımız grogi vaziyette; " du bakalım daha n"olcek" modunda... Kralın adamlarından biri " kral çıplak" söyleyemeyince de "du bakali n'olcek" Eline, belleğini, zihin gücüne sağlık.
Nurhayat 2 Yıl Önce
Bundan daha güzel anlatılamazdı ülkemizin hali,ahvali.Hislerimize tercüman olmuşsunuz.Teşekkürler.Bu ülke bir kişiye akıllarını satmış boş beyinli insanlar tarafından yönetiliyor.Tez günde aydınlığı görebilmek ümifiyle
Emine Aykol 2 Yıl Önce
Ellerinize yüreğinize sağlık korkmadan çekinmeden yazabildiginiz için ben de korkmadan çekinmeden diyorum ki bu devran böyle gitmeyecek bir yıl sonra bugünlerde iktidar değişecek kaos mu kavga mı biz herşeyle baş ederiz bu ülkenin varlığı için