11.12.2024, 11:15

TUTUM, YATIRIM VE YERLİ MALLARI HAFTASI

Çoğunuzun bildiği gibi her yıl; 12-18 Aralık tarihleri arasında “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” kutlanır.
  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; 12 Aralık 1929’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde , “Ulusal Ekonominin geliştirilmesi, yerli malları kullanmanın bu gelişmeye yapacağı olumlu katkılar ve tutumlu olmanın hem gerekliliği hem de önemi” üzerinde yaptığı konuşma nedeniyle 1946 yılında  “Yerli Malı Haftası” kutlanmaya başladı.
  Daha sonraki yıllarda, bu haftanın adı “Tutum, Yatırım ve Türk Malları” haftası olarak değiştirildi.
  Bizlerin çocukluğunda ve ilk gençlik yıllarımızda; bu hafta başlayınca tamamı yerli üreticilerimizin ürettiği ürünleri okulumuza getirir, sınıfça eşit olarak paylaşıp tüketirdik.
  Hemen arkasından öğretmenlerimizin hafta ile ilgili yaptıkları konuşmaları dikkatle dinler ve anlayıp uygulamaya çalışırdık.
  Daha sonraki yıllarda; bu haftayı, yerli ürünlerimiz yerine ithal ürünleri tüketerek kutlamaya başlayınca bence, haftanın eski önemi kalmadı.
  Kendi topraklarımızda ürettiğimiz ürünlerin tohumlarını bile ithal eder duruma geldik çünkü.
  Başkalarından aldığımız tohumlarla yaptığımız yerli üretimi de plansız programsız yapınca bugün, 11 yıl önce domates fiyatları epey yükseldiğinde yazmış olduğum bir yazıyı sizlerle paylaşma gereği duydum.
  DOMATES GÜNLERİNE DOĞRU
  53 yaşındayım. Yaklaşık 40 yıldır, ülkemdeki gelişmeleri yakından izlerim.
  Özellikle 35 yıldır. Her geçen gün garipliklerin arttığını gördüğüm halde gene de izlemeyi sürdürenlerdenim.
  Bu gariplikleri yalnızca uzaktan bakıp izleyenlerden değil ayrıca çözüm önerileri de sıralayabilenlerden biriyim.
  Yazımızın başlığına yerleşen "domatesle başlayalım" diye düşündüm.
  Domates bir sembol aslında.
  Buradaki domates yalnızca domatesi değil aynı zamanda diğer sebzeleri ve meyveleri de temsil etmektedir.
  Bugün domateste yaşananlar yarın patlıcanda, elmada.... yaşanabilir çünkü.
  Her mevsimde istediğimiz kadar domatesi üretebileceğimiz bir ülkemiz olduğu gibi üreteceğimiz domatesleri, yılın her gününde neredeyse belirli bir ücretten tüketebilecek koşullarımız da var.
  Bu iş öyle sanıldığı gibi zor bir iş de değil üstelik.
  İlkbahar, yaz, sonbahar mevsimlerinde, ülkemizin çeşitli yerlerinde, tarlada yetişen sebzeleri üretebiliyoruz.
  Aynı sebzelerimizi kış aylarında da seralarımızda üretmekteyiz.
  Bundan sonrası, ülkemizin tarım politikalarının doğru belirlenmesine bağlı.
  Mevsimlere göre hangi bölgeye ne kadar domates, ne kadar patlıcan, ne kadar biber, ne kadar salatalık vb. ekileceği konusunda çiftçilerimizin yönlendirilmesine bağlı.
  Böylece hem üretici daha çok ürünle daha çok gelir elde edebilir hem de tüketici fazla fiyat farkı yaşamadan alışveriş yapabilir.
  Yoksa üretici yaz aylarında domateslerini tarlada çürümeye terk etmeyi sürdürür, hanımlarımız da kış aylarında "altın günleri" yerine "domates günleri" yapmaya başlar.
  Tarım ve hayvancılık için çok elverişli ülkelerden biri olduğumuz halde, hayvancılığı yok edip dışarıdan canlı veya cansız et almaya başlayan biz, çok yakında "dışarıdan domates alma başarısını(!)" da gösteririz herhalde.
  Nasıl ki bir tarım ülkesi olmakla birlikte, dışarıdan tohum alacak kadar zevkliysek, nasıl ki köylülerimiz, kuş gribini sonbaharda otların ilk çıktığı birkaç hafta, tavuklarını kümesten dışarıya çıkarmayarak önlediği halde bizler binlerce tavuğu katlederek yok etmeyi başardıysak bunu da yapabiliriz.
  Nasıl ki, pamuk ovası olan Çukurova'da pamuk üretimini, buğday deposu olan Konya Ovası'nda buğday üretimini yok ettiysek, inanın bunu da başarabilecek güçteyiz.
  Ormanlarımızı, yerleşim yerleri açmak için yakıp dışarıdan kereste almayı başaran bir toplumuz biz.
  Kanalizasyonlarımızı; ırmaklarımıza, denizlerimize boşaltacak kadar seviyoruz doğayı.
  Doğal güzelliklerimize Hidroelektrik Santralleri kurabilecek kadar akıllı değil miyiz?
  Hayvanlarımızı, eziyet ve tecavüz edecek kadar seven bireyleri barındıran bir toplum değil miyiz?
  Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde, bu denizlere akan onlarca akarsuyumuz olduğu halde, "Su akar, deli bakar" sözünün gereği için bile olsa aklını başına toplaması gereken, bu suları değerlendirip küresel ısınma nedeniyle susuz kalma korkusu yaşamaması gereken bizler değil miyiz?
  Zenginlerin altın günlerine karşı, açların domates günlerine doğru yönelmemizin nesi garip?(10.12.2013)

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 28 71
2. Fenerbahçe 28 68
3. Samsunspor 29 51
4. Beşiktaş 28 48
5. Eyüpspor 29 47
6. Başakşehir 28 42
7. Göztepe 28 39
8. Gaziantep FK 28 39
9. Kasımpaşa 29 39
10. Antalyaspor 29 39
11. Trabzonspor 28 36
12. Konyaspor 29 34
13. Rizespor 28 34
14. Bodrum FK 29 33
15. Kayserispor 28 33
16. Sivasspor 29 31
17. Alanyaspor 29 31
18. Hatayspor 28 19
19. A.Demirspor 28 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 33 66
2. Karagümrük 33 59
3. Gençlerbirliği 33 57
4. Erzurumspor 33 55
5. Bandırmaspor 33 55
6. İstanbulspor 33 52
7. Keçiörengücü 33 48
8. Boluspor 33 48
9. Iğdır FK 33 48
10. Esenler Erokspor 33 48
11. Ahlatçı Çorum FK 33 48
12. Amed Sportif 33 48
13. Ümraniye 33 47
14. Pendikspor 33 45
15. Sakaryaspor 33 42
16. Ankaragücü 33 38
17. Manisa FK 33 38
18. Şanlıurfaspor 33 37
19. Adanaspor 33 27
20. Yeni Malatyaspor 33 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 31 73
2. Arsenal 31 62
3. Nottingham Forest 31 57
4. Chelsea 31 53
5. Newcastle 30 53
6. M.City 31 52
7. Aston Villa 31 51
8. Fulham 31 48
9. Brighton 31 47
10. Bournemouth 31 45
11. Crystal Palace 30 43
12. Brentford 31 42
13. M. United 31 38
14. Tottenham 31 37
15. Everton 31 35
16. West Ham United 31 35
17. Wolves 31 32
18. Ipswich Town 31 20
19. Leicester City 31 17
20. Southampton 31 10
Takımlar O P
1. Barcelona 30 67
2. Real Madrid 30 63
3. Atletico Madrid 30 60
4. Athletic Bilbao 30 54
5. Villarreal 29 48
6. Real Betis 30 48
7. Celta Vigo 30 43
8. Real Sociedad 30 41
9. Rayo Vallecano 30 40
10. Mallorca 30 40
11. Getafe 30 39
12. Sevilla 30 36
13. Osasuna 30 35
14. Valencia 30 34
15. Girona 30 34
16. Espanyol 29 32
17. Deportivo Alaves 30 30
18. Leganes 30 28
19. Las Palmas 30 26
20. Real Valladolid 30 16