Geçen yıl, yaşlı bir kadın; pazarda, lahana almak istedi ama parası yetmeyince, satıcıya "Oğlum, torunum üniversiteden gelecek. Sarmayı çok sever. O'nun için saracağım. Param bu kadar" dedi ve satıcı "Teyze, git başımdan" deyince lahanayı bıraktı.
Ben de "Teyzem, ben öğretmenim. Üniversite kazanıp okuyan torunun için lahana benden olsun" deyip lahanayı aldım.
Teyze "Allah senden razı olsun öğretmen oğlum. Dolapta kıymam da var. Birlikte gidelim. Evimi öğren.
Yarın gel, torunumla birlikte yiyelim" dedi.
Gözyaşlarımı tutamadım. Sarıldım. "Yemiş kadar mutlu oldum teyzem. Benim payıma düşen kadarını, torunun ertesi gün yesin" deyip ayrıldım.
Yaşıyorsa, o teyzenin, bugünkü durumunu düşünüp sizinle de paylaşmak istedim.
Bu anımı, yaptığım iyiliği gündemde tutmak amacıyla değil, yaşadığımız ekonomik krize dikkat çekmek ve gerçekten yoksul olanların; ne kadar onurlu olduğu ve bir lokmasını bile paylaşmak için özveri yüklü davranışı bilinsin diye paylaştım.
Kul hakkı yiyenler, ne bulursa onu yiyenleri; anlayamadı, anlayamıyor, anlayamayacak, anlayamaz da.
O gün yaşadıklarımı anımsayınca; yazdıklarımdan, haberdar olup olmayacağını , haberdar olsa bile yazdıklarımı, dikkate alıp almayacağını bilmediğim halde cumhurbaşkanımıza hitaben bir mektup yazma gereği duydum.
Benzer sıkıntılar hala yaşanıyor çünkü.
Sayın cumhurbaşkanım,
Sizin gibi, İmam Hatip Mezunu ve dindar birinin -yukarıda sözünü ettiğim- yaşlı ve yoksul kadının halinden anlayacağınızı bildiğim için paylaşmadan edemedim.
O nedenle, kendi yaşadığım sorunları da içeren bir şeyler yazmak istedim.
Devletten aldığım, vergisi ödenmiş maaşım ve emekli ikramiyem ile 4 daire aldım. Hepsini toplasam 5-6 milyon civarında bir değeri olur.
Birini kiraya verip gelir vergisini ödüyordum. Kiracım çıktığı için şu anda boş.
Üç evimi de, aile bireylerim ile kullanıyorum.
Duyduğuma göre; birden fazla evi olandan daha fazla vergi almak için çalışmalar yapılıyormuş.
Milyarlarca, hatta trilyonlarca değeri olan 1 ev ile benim 4 evim kıyaslanınca, ben ve benim gibilere ayıp olmaz mı?
Trilyonlarca mal varlığı olanların, vergi borçları silinirken -verdiğiniz- 26 bin 500 lira civarındaki emekli maaşı ile geçinen -emekli maaşından başka ek geliri olmayan- benim, çocuklarıma bırakmak için dişimden tırnağımdan arttırdıklarım ile aldığım evlerin, yağ çıkarılacak sinek gibi görülmesi, ne anlama gelir?
Bu durumu, tekrar gözden geçirmenizi dilerim.
Sayın cumhurbaşkanım,
Ocakta, maaşlarımıza yapılacak olan zam gündemdeyken, ya “Ne benim maaşıma zam yapılsın, ne de devletin benden alacaklarına ve zorunlu giderlerime.
Alınacak oran, verilecek orandan hep fazla oluyor çünkü.
Kredi kartı limitine göre bir ücret almanın gündeme geldiği günlerden birkaç gün sonra bir soydaş ülkemizin borcunu sildiğinizde “Acaba, silinen borç, kaç kredi kartı sahibinden alınması düşünülen ücret ediyor?” diye düşünmeden edemedim.
Sayın cumhurbaşkanım,
Sağlık alanında, başta Şehir Hastaneleri olmak üzere açmış olduğunuz kurumlar, çok güzel hizmetler verdiği halde, randevu alırken yaşanan zorluklar bir yana, orada yaşanan ultrason vb işlemlerin randevusunu geç alma gibi sorunlar yaşanıyor.
Size haber verilmezse, içte ve dışta birçok sorunla uğraşmak zorunda olduğunuz için bilginiz olmayabilir diye ben yazıyorum:
Ultrason için eşim, 2024 Aralık ayının başlarında- sıra almaya gittiğinde, 2025 Eylül ayına randevu verdikleri için özel hastaneye ücret farkı ödeyerek gitmek zorunda kaldık.
Bizim durumumuza düşen birçok hastamız olduğuna inanıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Birçok yerde, belediye başkanlığını kaybetmenizin ilk nedeni; azımsanmayacak kadar büyük bir kitle, ekonomik TASA derdindeyken, sizin ve TBMM başkanının "Şimdi TASA, Anayasa" der gibi bir tavır takınması oldu.
O konuyu kaşımak; size ve partinize daha pahalıya mal olabilir yani.
Yeni bir anayasa yapılmasını istiyorsanız; seçim barajı olmayan ve her partinin aldığı oy yüzdesi kadar hukukçu ile temsil edileceği -toplam- 100 Anayasa hukukçusu seçelim ve onların, en az %67 oy oranı ile kabul edilecek bir anayasa yapalım.
Sayın cumhurbaşkanım,
2004 yılında -Siz, Türkiye Cumhuriyeti başbakanıyken- emekli oldum ve emekli ikramiyem ile 2 yazlık daire aldım.
O yazlıklar, şu anda -en az- 3 milyon lira değerinde ve benim emekli maaşım 26 bin 500 lira civarında.
Benim aldığım maaş eriyip gidiyor yani.
O nedenle, ben; devletim için verdiğim öğretmenlik hizmetinin ve devlete ödediğim primin karşılığı olarak 2004 yılındaki -veya 2004 yılından önceki- alım gücüne eşit olan bir emekli maaşı istiyorum.
Emekli eğitimciyim ve aldığım maaşı düşük bulduğum için -zam yapılacaksa- daha fazla zam istiyorum.
Biz emekliler, çalışırken prim ödedik. Şimdi de, o primin hakkını istiyoruz yani.
Yukarıdaki metni, sizi eleştirmek veya size karşı gelmek için değil durum tespiti yapmak amacıyla yazdım.
Durum tespiti yapmak da suç değildir.
Suç olsaydı, "Hava çok sıcak" veya “Hava, çok soğuk” diyerek durum tespiti yapan -meteoroloji uzmanları başta olmak üzere- herkes, Cenab-ı Allah'a karşı suç işlemiş olurdu.
Elektrik tüketim ücretine %38 zam yaparken, ülkemizin temel direği olan emeklilere de hak ettiği zammı yapmanız dileğiyle...
HAMAS, sizin için bir terör örgütü olmayabilir ve yüzlerce HAMAS üyesinin, ülkemizde tedavi olmasına olanak sağlıyor olabilirsiniz ama HAMAS -kesinlikle- bir Kuvvay-ı Milliye değildir bence.
Kuvveti Milliye, özel bir örgüttür ve Kurtuluş Savaşımız özel bir savaştır çünkü.
İsrail yöneticileri, Suriye’deki yönetim değişikliği gündemdeyken; hem Gazze’de yaşattığı katliamı gündemden düşürdü, hem de “fırsat, bu fırsat” diyerek, Suriye topraklarına geçip oturdu.
Ayrık otu gibi daha da ilerleyecek gibi.
İsrail Devletinin “şımarık bir züppe” gibi Golan’a iyice yerleşmesine ve Suriye Devletinin, askeri gücünü sıfırlamaya dönük eylemlerine göre tavır alarak İsrail’in ülkemizi de hedef almaya kalkacak eylemlerinin önünü kapatacağınıza inanıyorum.
Suriye’deki yönetimin düşmesinden sonra; mülteci, sığınmacı ve benzeri sözcüklerle anılan ve ülkemizde bulunan herkesin -istisnasız, herkesin- ülkemizden, bir an önce gönderilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır bence.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Yukarıda yazdığım öneriler, dikkate alınmazsa; birkaç ay içerisinde -en geç, 1 yıl sonra- Adalet ve Kalkınma Partisine alternatif olacak bir parti kurulursa şaşırmayın.
O partinin rüzgarı, 2002 yılında, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi eserse, ülkemizi erken seçime bile götürebilir.
Sayın cumhurbaşkanım,
Sizin gibi -ülkemizi- 22 yıldan fazla -aralıksız- yöneten ve onlarca danışmanı olan birine öneride bulunmak benim haddime düşmez ve bana laf düşmez ama sizin, halkımızın her ferdine ve onların düşüncelerine, verdiğiniz değeri ve ne kadar alçakgönüllü biri olduğunuzu bildiğim için yazmadan edemedim.
Önerilerimden haberdar olursanız, vereceğiniz karara saygılar…