26.07.2024, 15:05

İstanbul'un kuruluş efsaneleri

Tarih boyunca insanların ilgi odağı olmuş kentler için çeşitli kuruluş efsaneleri üretilmiş ve bahse konu yaşam alanları adeta bu söylencelerle birlikte anılmışlardır. İstanbul da bunlardan biri ve coğrafi konumu itibarı ile doğu ile batı arasında köprü olduğundan her iki uygarlığın da ilgi odağıdır. Bu nedenle de kent hakkında üretilmiş söylenceler emsal şehirlerden çok daha fazladır. Hem doğulular hem de batılılar efsane üretmişlerdir İstanbul hakkında.

Üretilen söylencelerin nerede ise tümü Pagan dönemine aittir. İlginç olan yanı da çoğunun tanrıların veya tanrısal güce sahip imparatorların günahkâr aşkları ile ilişkilendirilmiş olmasıdır. Tanrı Zeus ile İo nun aşkı da, Süleyman (Kutsal kitaplarda adı geçen Hz. Süleyman) ile Alina’nın aşkı da günahkâr ilişkilerdir ve her iki aşk da İstanbul’un kuruluşu ile ilişkilendirilmiştir efsanelerde.

Pagan dönemde yaratılmış efsaneleri Yahudi geleneği Tevrat ile ilişkilendirmiş, Hristiyan geleneği ise efsaneleri kendi inançlarına uyabilecek şekilde düzenlemeye çalışmıştır.

Batık Vordonisi adasında olduğu düşünülen manastırın yılda bir kez su yüzüne çıkıp göründüğü, bu manzaranın Bostancı sahilinden izlenebildiği söylencesinde olduğu gibi.

İstanbul’un kuruluşuna ideolojik anlamlar yükleme çabası İslam geleneğinde tavan yapmıştır. Konu ile ilgili en geniş bilgiyi Evliya Çelebi’de bulmaktayız. Çelebi’nin verdiği bilgilerde tarihsel bir tutarsızlık derhal göze çarpıyor aynı zamanda kentin kuruluşunu İslamlaştırma çabaları da.

Kentin İslamiyet’in ortaya çıkışından çok daha önceleri kurulmuş olduğunu bildiği için Evliya Çelebi, ilk kuruluşu ve sonradan gelenleri lanetli olarak değerlendirir. Ona göre Pagan döneminde kurulmuş olan İstanbul kentleri, Tanrının lanetine uğramış ve yok olmuşlardır. Süleyman’ın gayri-meşru karısı Alina için yaptırdığı saray da oğullarından Melik Ra’ Cim in kurup genişlettiği kent te tanrının lanetine uğradıkları için yok olmuşlardır.

Evliya Çelebi Kentin kurucuları arasında Yanko Bin Medyan adlı birinden söz eder. Batılı kaynaklarda adına rastlamadığımız bu şahıs bir kısraktan doğmuştur ve kısrak sütü ile beslenmiştir. Tabi bu efsane de lanetli son temasına uygun olarak şekillendirilmiştir.

Kuruluş efsaneleri saymakla bitecek gibi değil. Ancak biri var ki söz etmeden geçemeyeceğim.

Kartal ve yılan efsanesidir bu. Şehrin Roma İmparatoru Konstantin tarafından yeniden kuruluşu esnasında meydana gelen bir olayı anlatmaktadır.

“Ve bir yılan yuvasından çıkarak sürünmeye başlamıştı ki bir kartal hızla alçaldı, yılanı kapıp havalandı, yılan kartalın gırtlağını sıkmaya başladı. İmparator ve yanındakiler yılanla kartalı seyre koyuldular. Kartal iyice yükseldi, bir an gözden kayboldu, tekrar göründü ve yılanla birlikte onu yakaladığı noktaya düştü. Yılan kartalı yenmişti. İnsanlar koşuştular, yılanı öldürdüler, kartalı kurtardılar. İmparator çok korkmuştu. Bilginleri, âlimleri çağırdı. Olayı anlattı. Onlar düşündüler, tartıştılar ve imparatora şöyle dediler:

Bu şehre yedi tepeli denilecek, yeryüzündeki başka bütün şehirlerden fazla şan ve şöhrete kavuşacak. Ancak iki deniz arasında olduğundan, iki denizin dalgaları onu dövdüğünden bir o yana bir bu yana meyledecek. Kartal Hristiyanlığın, yılan ise Müslümanlığın simgesidir. Mademki yılan kartalı yendi, Müslümanlar Hristiyanları yenecektir. Ama mademki yılanı öldürüp kartalı kurtardılar, sonunda Hristiyanlar Müslümanları mağlup edip Yedi tepeli şehri ele geçirecekler ve ona hükmedeceklerdir.” (1)

Söylenceye göre Büyük Konstantin bu anlatılanlardan çok etkilenmiş tüm bunların yazılmasını istemiştir. Ardından da kentteki mimarları ve ustaları iki gruba ayırıp birine surları ve burçları inşa etme buyruğunu vererek hemen çalışmaya başlamalarını emretmiş diğer gruba ise Roma töresine uygun olarak şehrin sokak ve meydanlarını işaretleme talimatı vermiştir.

Büyük ölçüde İlyada’dan esinlenilmiş olan söylencenin Türk ve Rus versiyonları mevcut. Söylencenin ilk bölümü yine lanetli kuruluş temasına uygun. Devamında ise Türk versiyonu işi Muhammed’e ait olduğu iddia edilen fakat varlığı ve doğruluğu kanıtlanamamış “Konstantiniyye elbet bir gün fetholunacaktır… sözleri ile başlayan öngörüsü ile ilişkilendirir. Efsanenin bu versiyonunda yılan kötülükleri kartal ise hakkı simgeler. Rus versiyonu ise bazı bağnaz Hristiyanların günümüzde bile kentin bir gün mutlaka Müslüman egemenliğinden kurtulacağı yönündeki inançlarını tazeler.

Bütün bu efsanelerin hepsinin ortak noktası ise İstanbul’un görkemli bir imparatorluk kenti olduğudur. İmparatorluk başkenti olmak kentin alnına yazılmıştır adeta. Söylencelerin ilk halini bilemediğimiz için günümüze ulaşan biçimi ile yorum yapmaya kalkarsak tümünün geleceği öngören kahinlerin tornasından geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. Daha akılcı bir yaklaşım ise bunların zamanla revize edilmiş olacağı olasılığını düşünmektir. Yolsa kent daha kuruluş aşamasında iken üçü son derece görkemli dört imparatorluğa başkent olacağını ve bu özelliğini yaklaşık 1700 yıl sürdüreceğini öngörebilmek pek olası değil kanımca. (İstanbul’dan söz eden kitaplar hep 3 imparatorluktan bahsedip Latin imparatorluğunu es geçerler nedense. Oysa 4. Haçlı seferi sonucunda kenti ele geçiren Katolikler burada bir imparatorluk kurmuşlar ve hükümranlıklarını 57 yıl boyunca sürdürmüşlerdir.)

İstanbul günümüzde bu özelliğini kaybetmiş olsa bile tarihin önemli bir diliminde gücün simgesi olmuş, kent her daim tanrısal özellikler atfedilen güçlü kişilerce yönetilmiştir. Gücün simgesi olan imparatorlar bu güçlerini vurgulamak için son derece görkemli tapınaklar inşa etmişler adeta güçlerini tanrıdan aldıklarını kanıtlamak istemişlerdir. Pagan döneminde yapılmış tapınaklar günümüze ulaşamamış olsa bile varlıklarını bilmekteyiz. Hristiyan egemenliği döneminde bugün ancak harabelerini görebildiğimiz Aya Polieuktos, bu yazıyı okuyan herkesin en az bir kez görmüş olduğunu düşündüğüm Aya Sofya, Zeyrekte bulunan Pantokrator külliyesi ilk ağızda aklıma gelenler. Kentte Müslüman egemenliği başladıktan sonra ise Aya Sofya ile yarışan ancak asla onu geçebilmeyi başaramayan Fatih, Süleymaniye ve Sultan Ahmet camileri hep bu düşüncenin bir ürünü. Her biri kentin yüksek noktalarından birinde inşa edilen bu eserler sanırım bu geleneği görebilen birileri tarafından günümüzdeki muktedirin kulağına fısıldanmış olmalı. Lakin artık imparatorluk devri çoktan sona erdiği için Çamlıca tepesine dikilen cami insanlarda saygı yerine gülme hissi uyandırıyor. Üstelik ruhsuz ve kişiliksiz, mimari açıdan hiçbir özelliği olmadığı için olsa gerek İstanbul denilince asla akla gelmeyecek bir hilkat garibesi olarak Çamlıca tepesini işgal etmiş bana göre.

Kentin tarihten gelen bir özelliği daha var. Şehrin yönetiminden uzaklaşan bir daha kendini toparlayamıyor. Roma’dan Bizans’a geçiş, şehirdeki Greko-Romen kültürün etkisi ile barışçıl oldu belki ama Roma’nın sonu oldu. 2. Mehmet sonrasında Bizans imparatorlarının soyu başka bir devlet kurmayı başaramadı. Latin imparatorluğunun izi bile yok kentte. (Gerçi kente katkı yapmaya değil mevcudu yok etmeye gelmişlerdi.) Son olarak Osmanlı. Görüntüde İstanbul’da egemen idi ama gerçekte çoktan bitmiş ve egemenliği tamamen yabancılara kaptırmıştı. Bu gerçek de kulağına fısıldanmış olmalı birilerinin. Ülkede kurduğu korku imparatorluğu ile yaratılan yağma ve talan düzeninin İstanbul’un kendi kontrolünden çıktığı anda biteceğini biliyor. Bu nedenle yıllarca direndi İstanbul’un yönetimini kaybetmemek için. Ama nafile. İstanbul devrini dolduranları affetmiyor. Bu kez de affetmeyecek.

(1) Stefanos Yerasimos’un “ Konstantiniye ve Aya Sofya Efsaneleri” adlı eserinde aktardığı bu öykü tarihsel bir tutarsızlık arz etmekte. İstanbul’un başkent oluşunun 339 da İslam dininin kurucusunun dünyaya gelişinin ise 570 yılında gerçekleştiğini düşünecek olursak kahinlerin henüz ortaya çıkmamış bir dine yönelik yorum yaptıklarını hemen fark ederiz. Bu da pek akla uygun değil. Dolayısı ile bu durum söylencelerin zaman içinde değiştirilerek yeni versiyonlarının üretildiğinin kanıtı bana göre.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 44
2. Fenerbahçe 16 36
3. Samsunspor 16 30
4. Göztepe 16 28
5. Eyüpspor 17 27
6. Beşiktaş 16 26
7. Başakşehir 15 22
8. Gaziantep FK 16 21
9. Antalyaspor 16 21
10. Konyaspor 16 20
11. Rizespor 16 20
12. Trabzonspor 16 19
13. Kasımpasa 15 19
14. Sivasspor 17 19
15. Alanyaspor 16 18
16. Kayserispor 16 15
17. Bodrumspor 16 14
18. Hatayspor 15 9
19. A.Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 17 35
2. Bandırmaspor 17 33
3. Karagümrük 17 31
4. Erzurumspor 17 29
5. Keçiörengücü 17 27
6. Igdir FK 17 25
7. Ahlatçı Çorum FK 17 25
8. İstanbulspor 17 24
9. Ankaragücü 17 24
10. Manisa FK 17 23
11. Pendikspor 17 23
12. Gençlerbirliği 16 23
13. Esenler Erokspor 17 22
14. Ümraniye 16 22
15. Boluspor 17 22
16. Amed Sportif 16 22
17. Şanlıurfaspor 17 21
18. Sakaryaspor 17 21
19. Adanaspor 16 11
20. Yeni Malatyaspor 17 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 16 39
2. Chelsea 17 35
3. Arsenal 17 33
4. Nottingham Forest 17 31
5. Bournemouth 17 28
6. Aston Villa 17 28
7. M.City 17 27
8. Newcastle 17 26
9. Fulham 17 25
10. Brighton 17 25
11. Tottenham 17 23
12. Brentford 17 23
13. M. United 17 22
14. West Ham United 17 20
15. Everton 16 16
16. Crystal Palace 17 16
17. Leicester City 17 14
18. Wolves 17 12
19. Ipswich Town 17 12
20. Southampton 17 6
Takımlar O P
1. Atletico Madrid 18 41
2. Real Madrid 18 40
3. Barcelona 19 38
4. Athletic Bilbao 19 36
5. Villarreal 18 30
6. Mallorca 19 30
7. Real Sociedad 18 25
8. Girona 18 25
9. Real Betis 18 25
10. Osasuna 18 25
11. Celta Vigo 18 24
12. Rayo Vallecano 18 22
13. Las Palmas 18 22
14. Sevilla 18 22
15. Leganes 18 18
16. Deportivo Alaves 18 17
17. Getafe 18 16
18. Espanyol 18 15
19. Valencia 17 12
20. Real Valladolid 18 12