Bugünkü yazıma, yaklaşık 6 yıl kadar önce yazmış olduğum bir yazıdan alıntı yaparak başlayacağım:
"Tarım ve Hayvancılık için çok elverişli bir ülke olmamıza karşın, dışarıdan tarımsal ve hayvansal ürünler alıyoruz.
Altı sıfır atıldığı halde 1 dolar, 5 lirayı geçti.(Şu anda "Keşke 5 lira olarak kalsaydı" diyoruz ama 35 liraya yaklaşmış durumda, 6 yılda, 7 katına yaklaştı yani.)
Çocuklarımızı ve gençlerimizi, doğru dürüst bir sınavdan geçiremiyoruz.
Üniversite mezunları başta olmak üzere, genç nüfusun büyük bir bölümü işsizken emeklilik yaşını düşürmüyoruz.
Kadınlarımız çalışma oranı çok düşük.
Tüm bunlara karşın bir ana muhalefet partisi iktidara gelemiyorsa, bu konuda çok şey söylemek bile, hiç bir şey söylememek kadar az kalır.
CHP yönetimi, iktidar olmak ve ülkeyi yönetmek istiyorsa; öncelikle, Atatürk'ün söylediği "Köylü milletin efendisidir" sözünün içini doldurmalıdır. Bunun için, dışarıdan tohum, sebze, meyve, damızlık hayvan, et alan iktidarı -edebi söylemlerle- sürekli eleştirmek yerine; yönetimde olduğu belediyeler kanalıyla, yerli tohum ve damızlık hayvan üretmeli, ürettiklerini de, ihtiyaç sahiplerine, ya ücretsiz veya maliyetine vermeli, sonra da vatandaşın emeğinin karşılığını alması için pazar ortamı yaratmalıdır.
Yerli tarımın ve hayvancılığın, yeniden gelişmesi ve dış alımın bitmesi için sorumluluk almalıdır yani.
Tuz tüketmek yerine, Tuz Gölü çevresindeki, tuzlu toprak ve tuzlu suyla yetişen otları yiyerek beslenen hayvanlar üretilerek yeni bir pazar oluşturulabilir.
Ayrıca kanser olmayan tek canlı türü olan keçilerin, ülkemizde bulunan "Honamlı Keçisi, Sarı Keçi, Kara Keçi, Ankara Keçisi, Tiftik Keçisi" gibi türlerinin üretimi arttırılır.
Böylece hem ülkemizde yeteri kadar keçisel ürün tüketilmesi, hem de Dünya piyasasına pazarlanması sağlanabilir.
Geleneksel hayvancılığımızı sürdüren Yörüklerle konuştuğumuzda "Biz, devletten herhangi bir teşvik istemiyoruz. Göç yollarımızda, engeller çıkarılmasın. Hayvanlarımızı, paralı veya parasız otlatabileceğimiz alanlar yaratılsın. Göç yollarımız belirlensin yeter" diyorlar.
CHP'li belediyeler, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlara; yukarıya yazdığım olanakları sağlarsa, onlar da "Belediye yönetiminde, bunu yaptıklarına göre ülke yönetiminde neler yapmazlar?" diye düşünmeye başlayacaktır.
Yerel yönetimler, diğer hizmetlerde de olumlu izler bırakırsa CHP iktidara kolayca gelecektir.
Hepinizin bildiği gibi; yerelde iktidar olmak, ülkede iktidar olmanın önünü kolayca açacaktır.(07.08.2018 tarihli "CHP, NASIL İKTİDAR OLUR?" başlıklı köşe yazımdan alıntı)
Tarım ve hayvancılık, can çekiştiği ve enflasyon dizginlenemediği için vatandaşlarımızın alım gücü azalıyor.
Bu konu ile ilgili 2 örnek vermek istiyorum.
İki yıl kadar önce -Ekim ayının ilk günlerinde- Mersin'deki bir pazarda; yanıma yaklaşan bir teyze, utana sıkıla "Oğlum, Ben dilenci değilim. Yarın; sarmayı çok seven torunlarım, ziyaretime gelecek. Etsiz sarma yapacağım. Pirincim var ama lahana alacak param kalmadı. Bana, bir lahana alırsan; namaz kıldıkça senin için dua ederim" deyince, ellerini tutup "Alırım teyzem, senin ve torunlarının canı sağ olsun" dedim ve aldığım lahana ile birlikte, teyzeyi evine kadar bıraktım.
Teyzenin, duası kabul olursa; öldüğümde, cennetin en güzel yerinde ben olurum.
Teyze, sürekli benim için dua etti çünkü.
"Teyzem, Kıyamam ben sana... Ben, gönlümden koparak bir iyilik yaptım. Sen, kendini; bana karşı, borçlu hissedersen ben, çok üzülürüm. Hakkım, geçtiyse helâl olsun. Benim annem, bizi babasız büyüttü. O nedenle; ben, senin yapacağın sarmayı, annemin bize yaptığı ve çocukken yediğim sarmalardan biri olarak kabul ediyorum" deyince de, sarılıp "Oğlum -yarın- sen de gel. Torunlarımla birlikte yeriz" dedi.
O anda; gözyaşlarımı, teyzenin görmemesi için içime akıttım.
Anadolu Kültürü ile yoğrulmuş O ve onun gibi insanları düşündükçe hala gözlerim doluyor...
Bu anımı, paylaşmayı hiç düşünmemiştim ama -birkaç gün önce- başka bir teyzenin "Canım lahana istiyor ama alamıyorum. Ne yapayım? Alamıyorum işte. Daha yemedim. Çok pahalı" dediğini öğrenince, paylaşmadan edemedim.
Antalya'da, bir oğlunu toprağa, bir oğlunu da cezaevi gönderen bir anne -18 yıldır- simit satarak, torunlarına bakıyormuş.
"Nerede, sosyal devlet?" sorusunu sormak için bundan daha iyi bir neden olamaz bence.
Vatandaş; enflasyonun, olumsuz eskisi nedeniyle oluşan yaşam koşullarından dolayı "inim inim" inlerken "Koyun, can derdinde. Kasap, et" sözüne, en güzel örneklerden birini veren, iktidar ve muhalefet sözcülerine, ne diyeceğimi bilemiyorum.
Birkaç yıl önce; iktidar partisinden bir yetkiliye, derdini anlatmaya çalışan bir vatandaşı gören bir belediye başkanının, parti yetkilisine "He' de geç." diyerek akıl verdiğine tanık olunca, yazımı, "Sayın başkan, 'Heyye, heyye!' deyip geçmek de var..." diyerek bitirmek istiyorum.