banner94

banner126

11.10.2023, 10:05

Türkiye kapitalizmi: bir aşk hikâyesi

Kapitalizm, özünde, kapitalist devlet ile sermaye sınıfı arasında yaşanan süresiz aşkların hikâyesidir.

Kamu ihaleleri

Bu aşklar, büyük sermaye şirketlerine sunulan başta devasa alt yapı yatırımları ihaleleri, yap- işlet -devlet sözleşmeleri, kamu-özel işbirliği projeleri ve Hazine garantileri yoluyla, kısaca kamu kaynaklarının sermayenin hizmetine sunulmasıyla yaşanır. Böylece kapitalist devlet kârlı bir sermayen birikiminin sürdürülebilmesi konusunda üzerine düşen görevi de yerine getirmiş olur.

Borçlanma ve vergi teşvikleri

Aynı zamanda bu aşklar, devletin bu kesimlerden normalde alması gereken vergileri ve primleri almaması, bu nedenle de ortaya çıkan bütçe açıklarını kapatmak için büyük ölçüde yine bu kesimlerden borçlanarak onlara ciddi boyutlarda faiz ödemesi biçiminde gerçekleşir.

Kuşkusuz emekçilerin örgütlenmelerini ve yasal haklarını aramalarını önleyen emek karşıtı düzenlemeler de, emek hareketinin bastırılması da, özellikle de işçi sınıfı hareketinin ve toplumsal muhalefetin zayıfladığı dönemlerde, hızlıca gerçekleştirilir.

Bir örnek vermek gerekirse, bu yıl hazırlanan Orta Vadeli Programa göre dahi devlet önümüzdeki üç yılda başta bankalar olmak üzere finans kesimine toplam olarak 5 trilyon 431 milyar TL faiz ödeyecek.

Dahası devlet tüm sermaye kesiminden bu yıl, “vergi istisnası, muafiyeti ve indirimi” adı altında 1 trilyon TL’ye yakın bir vergiyi de almayacak. Şu ana kadar çıkartılan vergi ve SGK prim aflarıyla affedilen kamu alacağı ise yüzlerce milyar TL’yi buluyor.

Ucuz döviz sunumu

Aşağıda yer verdiğimiz ve R. Hakan Özyıldız tarafından hazırlanan tablo ise bu aşk hikâyesinin bir başka biçimine dikkat çekiyor. Buna göre, toplam döviz cinsinden borçların miktarı son yıllarda ciddi olarak artış göstererek, bu yılın ikinci çeyreği itibarıyla, 634 milyar doları aşmış bulunuyor.

Siyasal iktidarla sermaye çevreleri arasındaki dövizli ve TL cinsinden krediler/borçlar üzerinden yaşanan aşk hikâyesi ise şöyle şekillendi.

Öncelikle, özellikle de 2017 yılından itibaren Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildikten sonra, Hazine ve TCMB yüksek faizlerle dışarıdan döviz borçlanıp, bu rezervleri düşük kurdan, kamu bankaları aracılığıyla özel şirketlere satarak bu şirketlerin dövizli iç borçlarının 74 milyar dolar azaltılmasını sağladı.

Düşük faiz, Nas ve KKM

Bu da yetmezmiş gibi, iktidar Nas’ı gerekçe göstererek 27 ay boyunca TCMB faizini, ardından da TL cinsinden kredilerin faizlerini düşürdü, böylece zombi şirketlere ucuz krediler verdi. Ayrıca ortaya çıkardığı kamu zararı 500 milyar TL’yi bulduğu ifade edilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile zenginlere devasa servet aktardı.

Kârlar özelde kalırken zarar sosyalleştiriliyor

Kuşkusuz her aşk hikâyesinde olduğu gibi, bu hikâyede de üzülen bir taraf mevcut. Çünkü malum, kapitalizm devletin sermayeye olan aşkının ifadesi olduğu kadar, “kârların özelde kalırken zararın daima sosyalleştirildiği ” bir sistemdir.

Bu operasyonların sonucunda ortaya çıkan zararı ödeyen, dolayısıyla da üzülen, acı çeken taraf ise kamu, yani “yüzde 99” olarak tanımlanan bizleriz.

Kısaca, bu ülkenin halkları, işçileri, emekçileri, emeklileri, işsizleri, gençleri, kadınları, engellileri, okulda kendilerine bir öğlen yemeği dahi çok görülen çocukları, özetle kemerlerini daha da sıkarak devletin bu borçlarını, yoksullaştırıcı yüksek enflasyon altında alınan ağır vergilerle bugün ödeyen ve gelecekte de ödemeye devam edecek olan onlarca milyondan oluşan bizler.

Emeklilere layık görülen 5 bin TL’lik ödeme

Örnek olarak, bu yüzde 99’un son yıllarda en zor durumda olan kesimi milyonlarcası aylık 7,500 TL açlık ücreti ile yaşamaya mahkûm edilen 16 milyonu aşkın emeklimiz var.

Üstelik çok zor durumdaki bu insanların bir kısmına, bunca hayat pahalılığı ve yoksulluk varken, sadece bu yıl ve bir seferlik olmak üzere 5,000 TL harçlık gibi para ödeneceği müjdesi (!) verildi. Böylece, kapitalizmin aşk hikâyesinde, iktidar tarafından emeklilerimizin bu toplum için gereksiz bir yük olarak algılandığı da böylece bir kez daha ortaya çıktı.

Yeni savaşlar bizi daha da yoksullaştıracak

Bu ödemenin bütçeye olan maliyetinin ise 61 milyar TL’yi bulacağı, bütçede başka kaynak olmadığı için de ancak bu kadarlık bir destek sağlanabildiği yalanı yandaşlarca ileri sürülüyor.

Oysa bütçe kaynaklarının büyüklüğünü ve dağılımındaki adaletsizliği görebilmek için bu yılın ilk altı aylık bütçe gerçekleşmelerine bakmak yeterli. Zira bu yılın ilk altı ayında faiz ödemeleri için 275,2 milyar TL ve “güvenlik” konsepti adı altında otoriterleşme, militarizm ve Siyasal İslam’ın toplumsal alanda kurumsallaşması için 274 milyar TL ödenek ayrıldı toplam olarak yaklaşık 550 milyar TL) ve bu ödenekler kullanıldı.

Özetle, bu aşk hikâyesinde, paraya doymayan “sevgili” sermayeyi mutlu etmek için trilyonlarca lira harcanırken, düzenin kahrını çeken milyonlarca emekçinin temel gıda, barınma ve ulaştırma gibi en temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyor.

İşin daha da kötüsü, Kuzey Irak ve Güney Suriye’de hali hazırda savaş sürerken, Orta Doğu’nun bir başka bölümünde, Filistin topraklarında alevlenen İsrail-Filistin savaşı, Türkiye’de savaşa dönük harcamaların artmasıyla sonuçlanacak.

Bu da bütçeden önümüzdeki yıldan itibaren (ekonomik kriz nedeniyle uygulanacak olan kemer sıkma politikalarının sonuçlarına ilave olarak), halkın temel ihtiyaçlarının dahi karşılanması için sunulan kamusal hizmetleri için giderek daha az kaynak ayrılacağı, böylece halkımızın daha da yoksullaşacağı anlamına geliyor.

Çözüm: örgütlü mücadele

Sonuç olarak, toplumun yüzde 1’inin bitmez tükenmez hırslarının tatminini sağlamak için, kapitalizmin bu yüzde 1 ile yaşadığı aşkın neden olduğu böyle bir zararın faturasını ödemek istemiyorsak, buna karşı başta işçiler, emekçiler olmak üzere tüm halklarımızın bilinçli ve örgütlü bir biçimde emek, demokrasi ve barış mücadelesini kararlılıkla sürdürmesi gerekiyor.

Anahtar sözcükler: Bütçe, Devlet, Dövizli borçlar, Faiz, Kamu ihalesi, Kapitalizm, Savaş, Vergi teşviki.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 28 71
2. Fenerbahçe 27 65
3. Samsunspor 28 51
4. Beşiktaş 27 47
5. Eyüpspor 28 44
6. Başakşehir 27 39
7. Göztepe 27 38
8. Gaziantep FK 27 38
9. Kasımpaşa 28 38
10. Trabzonspor 27 36
11. Antalyaspor 28 36
12. Konyaspor 28 34
13. Rizespor 27 33
14. Alanyaspor 28 31
15. Sivasspor 28 30
16. Bodrum FK 28 30
17. Kayserispor 27 30
18. Hatayspor 27 19
19. A.Demirspor 27 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 31 62
2. Karagümrük 31 56
3. Erzurumspor 31 54
4. Gençlerbirliği 31 51
5. Bandırmaspor 31 51
6. İstanbulspor 31 49
7. Ahlatçı Çorum FK 31 46
8. Amed Sportif 31 46
9. Boluspor 31 45
10. Ümraniye 31 45
11. Esenler Erokspor 31 44
12. Iğdır FK 31 44
13. Keçiörengücü 31 42
14. Pendikspor 31 41
15. Sakaryaspor 31 39
16. Ankaragücü 31 38
17. Manisa FK 31 37
18. Şanlıurfaspor 31 34
19. Adanaspor 31 27
20. Yeni Malatyaspor 31 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 29 70
2. Arsenal 30 61
3. Nottingham Forest 30 57
4. Chelsea 29 49
5. M.City 29 48
6. Newcastle 28 47
7. Brighton 29 47
8. Fulham 30 45
9. Aston Villa 29 45
10. Bournemouth 29 44
11. Brentford 29 41
12. Crystal Palace 28 39
13. M. United 30 37
14. Tottenham 29 34
15. Everton 29 34
16. West Ham United 30 34
17. Wolves 30 29
18. Ipswich Town 29 17
19. Leicester City 29 17
20. Southampton 29 9
Takımlar O P
1. Barcelona 29 66
2. Real Madrid 29 63
3. Atletico Madrid 29 57
4. Athletic Bilbao 29 53
5. Villarreal 28 47
6. Real Betis 29 47
7. Rayo Vallecano 29 40
8. Celta Vigo 29 40
9. Mallorca 29 40
10. Real Sociedad 29 38
11. Sevilla 29 36
12. Getafe 29 36
13. Girona 29 34
14. Osasuna 29 34
15. Valencia 29 31
16. Espanyol 28 29
17. Deportivo Alaves 29 27
18. Leganes 29 27
19. Las Palmas 29 26
20. Real Valladolid 29 16