banner94

14.11.2024, 10:29

Sahi bu iktisatçıların derdi ne?

Merkez Bankası Başkanı Yardımcısı Cevdet Akçay, IMF ve iktidarın sözcüsü gibi davranıyor ve asgari ücretin, “ileriye dönük endeksleme devreye sokularak” (1) yani “hedeflenen” enflasyon oranında (yüzde 21) artırılmasını istiyor.

Oysa bu konuda açıklama yapması hem görev tanımının içinde yer almaması yüzünden yasal değil hem de etik olarak kabul edilebilir değil. Çünkü bu tür açıklamalar Asgari Ücret Komisyonu tarafları üzerinde baskı yaratır.

Akçay iktidarın sesi

Böylece Akçay, bu yılı yüzde 45- 50 civarında bir oranda kapatması beklenen enflasyonun şu ana kadar ücret gelirlerinde yol açtığı kaybın üstüne sünger çekilmesine yardımcı olurken, dolaylı olarak da önümüzdeki yıl da tutması mümkün görünmeyen, yani hedeflenenden çok daha yüksek çıkacak bir enflasyon gerçeği ortada iken, asgari ücret zammının yüzde 21’de kalması gerektiğini savunuyor.

Acemoğlu kimin iç sesi?

2022 yılındaki genel seçimlerin arifesinde, online yaptığı bir sunumla (İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması, 4 Aralık 2022) ana muhalefet partisi CHP için Türkiye ekonomisine ait iktisadi çözümlemelerde ve öngörülerde bulunan ve sürekli olarak verimlilik vurgusu yapan Nobel ödüllü Prof. Daron Acemoğlu ise Türkiye’deki asgari ücretin düşüklüğünün, dolayısıyla da fakirliğin nedenini işgücü verimliliğinin düşüklüğüne bağlıyor. Acemoğlu açıkça söyleyemese de işgücü verimlilikleri artmadan ücret artışları yapmanın doğru olmadığını ima ediyor. (2)

Oysa Türkiye’de yavaş da olsa işgücü verimliliğinin arttığını, reel ücret artışlarınınsa bunun gerisinde kaldığını ortaya koyan çok sayıda çalışma mevcut. Kaldı ki İstanbul Sanayi Odası’nın son anketi İSO 500 (2023) işçilerin yarattığı değeri gözler önüne seriyor.

İSO araştırması gerçeği ortaya koydu!

Buna göre, kendi sözleriyle, “2023 yılında çalışan işçi başına düşen üretimden satışlar cinsinden hesaplanan işgücü verimliliği”, İSO 500 ortalaması olarak 7,9 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu rakam kok kömürü ve rafine petrol imalatında 93,5 milyon TL, mücevherat ve bijuteri sektöründe 83,2 milyon TL, ana metal sanayiinde 14,3 milyon TL ve motorlu taşıtlar üretiminde 8,1 milyon TL oldu. (3)

Somut bir örnek olarak, İSO 500’ün (Tüpraş’ın ardından) ikinci en büyük şirketi olarak sıraladığı ve Ford Motor Company ve Koç Holding'in eşit oranda hisse sahibi oldukları Ford Otosan şirketi 12,26 milyar dolarlık gelir ve çalışan işçi başına 580 bin dolar gelir (20 milyon TL) elde etti. Geçen yıl 32 milyar TL kâr elde eden, ancak yüzde yüz kurumlar vergisi indiriminden faydalanan şirket toplamda sadece 133, 6 milyon TL vergi ödedi (binde 4). Şirkette toplamda 21.000 işçi çalışıyor. (4)

Kısacası, eşitlikçi bir bölüşümün karşısında olan Neo Klasik İktisada iman etmiş piyasa iktisatçıları, bilerek ya da bilmeden, ekonomik krizin faturasını (olana bitene kayıtsız kalmanın dışında bu krizde hiçbir sorumluluğu bulunmayan) işçi sınıfına ve yoksul halka ödettirmenin bilimsel (!) gerekçelerini oluşturmaya çalışıyorlar.

“Marjinal Verimlilikler” safsatası

Bu iktisatçılar, üretim faktörlerinin milli gelirden aldığı payların (kâr ve ücret gibi) bu üretim faktörlerinin verimliliklerinin bir sonucu olduğunu ve gelir bölüşümünün bu kritere göre gerçekleştirilmesi halinde etkin ve adil olacağını ileri süren bir kuram olan Marjinal Verimlilikler Kuramını esas alıyorlar. Bu yolla da sermayenin emek ve doğa sömürüsü yoluyla elde ettiği kâr ve rantları meşrulaştırıyorlar.

Kısaca, sermaye sahipleri milyarlarca liralık gelir (kâr, faiz, rant biçiminde) elde ederken, kendilerini çok “verimli ve çalışkan”, diğer yandan net 17 bin TL asgari ücrete çalışan milyonlarca emekçiyi ise “verimsiz ve tembel” ilan ediyorlar.

Oysa kapitalist toplumda ücret düzeyini belirleyen faktör marjinal verimliliklerin düzeyi değil, emek ve sermaye sınıfları arasındaki mücadelede kimin daha güçlü ve belirleyici olduğudur.

İçinde yaşadığımız toplumda bu sosyal sınıflar eşit güce sahip olmadıkları gibi, devlet de tarafsız kalmadığı için, eşit koşullarda bir ücret müzakeresi de yapılamaz. İşçiler kazanımlarını büyük ölçüde bedeller ödeyerek, örgütlü mücadele ile elde ederler.

Bu duruma akademi ne diyor?

Ne yazık ki ülkemizdeki akademi çevresi tarihinin en suskun, en zavallı dönemini yaşıyor. Öyle ki, birkaç yüz akı hoca dışında;

● Anayasa ihlal ediliyor ama anayasa hukukçularının ve hukuk fakültelerinin sesi çıkmıyor.

● Eğitim düzeyi yerlerde sürünüyor, okullar temizlenemiyor, öğrencilere günde bir öğün bedava yemek verilemiyor, on binlerce öğretmen atama bekliyor, on binlercesi de sözleşmeli öğretmen statüsünde en düşük ücretlere mahkûm bir biçimde acımasızca sömürülüyor ve eğitim fakültelerinin gıkı çıkmıyor.

● Halkın iradesi yok sayılarak, seçilmiş belediye başkanları derdest edilip yerlerine kayyum atamaları yapılıyor, belediye meclisleri çalıştırılmıyor ve siyaset bilimcilerin buna sesi çıkmıyor.

● Ülkenin doğal varlıkları ve zenginlikleri, vergi gelirleri birilerine peşkeş çekiliyor ya da lüks ve şatafat içinde israf ediliyor ve ne maliyecilerin ne de iktisatçıların sesi çıkıyor.

● Ülkede emek karşıtı düzenlemeler Meclis’ten peş peşe geçiriliyor, iş cinayetleri zirve yapıyor ve çalışma ekonomisi hocalarının, iş hukukçularının ve işçi sendikalarının sesi çıkmıyor.

● Ülkede mafyatik yapılar cirit atıyor, güpegündüz insanlar öldürülüyor, ülke açık bir kumarhaneye dönüştürülmüş durumda. Bebekler kâr için özel hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde ya da izbe gecekondularda ölüme terk ediliyorlar ama sosyologlardan ya da ceza hukukçularından ses çıkmıyor.

Şimdi ses çıkarmayacaksak ne zaman çıkaracağız?

Oysa, şimdi işçi sınıfının ve emekçi halkın yanında yer aldığını ileri süren bilim insanlarının, akademisyenlerin daha fazla görünür olmaları, adaletsiz bu sistemi teşhir etmeleri, “ekonomik krizin varlığı” ve “verimlilik düşüklüğü” gibi gerekçelerle emek sömürüsünün artırılmasına karşı çıkmaları ve eşitlikçi bir sosyo- ekonomik düzenin inşası için yol gösterici olmaları gerekiyor mu?

Özcesi, emekçilerin, halkın yanında yer alan iktisatçıların, akademisyenlerin enflasyon ve asgari ücrete yapılacak zam konusunu “beklenen-hedeflenen enflasyon, hangisi olmalı?” tartışmasına sıkıştırmadan analiz etmeleri ve daha da önemlisi yaşanabilir, çağdaş ve adil bir ücret düzeyi savunusu yapmaları gerekiyor.

Bunun için de yüzlerini sermayeye, zengine, iktidara değil; emeğe ve ezilen halka, doğaya çevirmeleri ve hakiki toplumsal ve sistemik sorunlara çözüm üretmek için çaba göstermeleri yeterlidir.

Anahtar sözcükler: Akademi, Asgari ücret, Cevdet Akçay, Daron Acemoğlu, Emek sömürüsü, Ford Otosan, İSO 500 Anketi, Marjinal Verimlilik Teorisi.

Dip notlar:

  1. https://www.bloomberght.com/akcay-ucret-artislarinda-illa-ki-ileriye-donuk-endekslemeye-gecmeliyiz (8 Kasım 2024).
  2. https://www.ekonomim.com/ekonomi/unlu-ekonomist-daron-acemoglu-turkiyenin-onunde-cok-kisa-bir-pencere-var-diyerek-uyardi-haberi (28 Eylül 2024); https://www.ekonomim.com/ekonomi/daron-acemoglunun-turkiyede-temel-sorun-fakirlik-aciklamasina-ekonomistlerden-tepki-haberi (13 Kasım 2024).
  3. https://www.iso500.org.tr (13 Kasım 2024).
  4. Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. 2023 Yılı Kar Payı Dağıtım Tablosu (TL); https://www.visualcapitalist.com/cp/charted-carmakers-revenue-per-employee (3 March 2024).
Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 28 71
2. Fenerbahçe 27 65
3. Samsunspor 28 51
4. Beşiktaş 27 47
5. Eyüpspor 27 44
6. Göztepe 27 38
7. Gaziantep FK 27 38
8. Kasımpaşa 28 38
9. Trabzonspor 27 36
10. Başakşehir 26 36
11. Antalyaspor 28 36
12. Konyaspor 28 34
13. Rizespor 27 33
14. Alanyaspor 28 31
15. Sivasspor 28 30
16. Bodrum FK 28 30
17. Kayserispor 27 30
18. Hatayspor 27 19
19. A.Demirspor 27 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 30 59
2. Karagümrük 31 56
3. Erzurumspor 31 54
4. Gençlerbirliği 31 51
5. Bandırmaspor 31 51
6. İstanbulspor 31 49
7. Ahlatçı Çorum FK 31 46
8. Amed Sportif 31 46
9. Boluspor 31 45
10. Ümraniye 31 45
11. Iğdır FK 31 44
12. Keçiörengücü 31 42
13. Esenler Erokspor 30 41
14. Pendikspor 31 41
15. Sakaryaspor 30 39
16. Ankaragücü 30 38
17. Manisa FK 31 37
18. Şanlıurfaspor 31 34
19. Adanaspor 31 27
20. Yeni Malatyaspor 31 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 29 70
2. Arsenal 29 58
3. Nottingham Forest 29 54
4. Chelsea 29 49
5. M.City 29 48
6. Newcastle 28 47
7. Brighton 29 47
8. Fulham 29 45
9. Aston Villa 29 45
10. Bournemouth 29 44
11. Brentford 29 41
12. Crystal Palace 28 39
13. M. United 29 37
14. Tottenham 29 34
15. Everton 29 34
16. West Ham United 29 34
17. Wolves 29 26
18. Ipswich Town 29 17
19. Leicester City 29 17
20. Southampton 29 9
Takımlar O P
1. Barcelona 28 63
2. Real Madrid 29 63
3. Atletico Madrid 29 57
4. Athletic Bilbao 28 52
5. Villarreal 27 44
6. Real Betis 28 44
7. Rayo Vallecano 29 40
8. Mallorca 28 40
9. Celta Vigo 28 39
10. Real Sociedad 29 38
11. Sevilla 28 36
12. Getafe 28 36
13. Girona 28 34
14. Osasuna 28 33
15. Espanyol 28 29
16. Valencia 28 28
17. Deportivo Alaves 29 27
18. Leganes 29 27
19. Las Palmas 28 25
20. Real Valladolid 29 16