Birkaç gün önce, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan "Öğretmenlerin tamamı kadrolu olacak" diye bir açıklama yapınca, yıllardır "Öğretmenleri; kadrolu, sözleşmeli, ders ücreti karşılığı gibi farklı statü ve ücretle çalıştırmak yanlıştır. Doğru olduğuna inanılıyorsa, diğer kamu kurumlarında da benzer uygulama yapılsın" diyen biri olarak çok mutlu oldum.
"Öğretmenlerin, bir sınavdan geçirilerek başöğretmenliğe kadar yükselebilecekleri" yönündeki sözlerini duyunca da çok üzüldüm.
Birçok okulda okumak için sınava giren, o okullarda başarılı olmak için sınavlardan geçirilen ve öğretmenlik görevine başlayabilmek için önce Kamu Personeli Seçme Sınavı, daha sonra da Mülakat Sınavından geçirilen her öğretmen; sınav sorusu hazırlar, sınav yapar ve sınavda gözetmen olur ama yeni bir sınavdan geçirilemez, geçirilmemelidir.
Başöğretmenliği fazlasıyla hak ettiğine inandığım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir başöğretmenimiz varken; yeni başöğretmenler yaratmanın hoş olmayacağını düşünüyorum ve öğretmenlerin maaşına zam yapmak için sınavdan geçirilme projesini kınıyorum.
Sınav konusunda ısrar edilecekse; milletvekili, bakan, bakan yardımcısı, cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısı olmak isteyenler de sınavdan geçirilsin.
Vali, kaymakam, muhtar, belediye başkanı, belediye meclisi üyesi olmak isteyenler de sınava girsin.
Doktorlar ve diğer sağlık görevlileri de unutulmasın.
Hatta; kim, nerede çalışmak istiyorsa veya çalışıyorsa, her yıl sınavdan geçirilsin ama asgari ücreti belirleme komisyonunda görev alacak olanlar, her ay sınava girsin.
Herkesin sınava girmesini neden mi istiyorum?
"Koronavirüse karşı alınacak önlemler" ile ilgili ülkemizde yaşayan herkesi kapsayan bir sınav yapsak yerinde olmaz mıydı?
5 Aralık'ta "Osmaniye 600, Adana 416, Hatay 347, Mersin 345 (Mersin Mitinginden önce -100 bindeki- vaka sayıları)" diye yazmıştım.
6 Aralık sabahı -facebooktaki, anılar bölümünde- bir yıl önce paylaştığım, şöyle bir paylaşımı gördüm; "Hatay, Adana ve Mersin, en çok artış olan -aynı zamanda komşu- iller. Hatay'da artış oranı %125"
Çukurova Bölgesinde, aradan bir yıl geçse de -bu mevsimde- değişen fazla bir şey olmamış yani.
"Her yılın, Kasım ayı sonuna doğru; Çukurova Bölgesi'nde görülen vaka artışının nedenleri, artışı önlemek için neler yapılması gerektiği ve vaka sayısındaki bu artışta ihmali olanlar hakkında nasıl bir işlem yapılacağının" sorulduğu bir sınav yapmak yerinde olmaz mı?
Mersin'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin hafta sonu yaptığı mitinge, kaç kişinin katıldığı ayrı bir sınav konusu değil mi?
"Mersin Mitingine katılım hakkında, neden yazmadığımı" soranlara için -şimdi- yazıyorum. Mitinglerdeki coşku, mitinge katılanların sayısından daha önemli olduğu için yazmadım.
Mitinge katılan net sayı, çok önemliyse; mitinge katılanların bulunduğu yerin yüzölçümünü vererek -metrekareye düşen insan sayısına göre- kaç kişinin katıldığını bulmak için de bir sınav yapabilirdik.
Sınav yapıldıkça; devletimize harç ödeniyor. Sınav sorusunu hazırlayanlara, sınavda görev alanlara ve sınavı değerlendirenlere de ücret ödediğimiz için ekonomimiz canlanmaz mıydı?
Atasözleri ve deyimlerimizin anlamı ile ilgili bir sınav yaparak "Baldız, baldan tatlıdır, sözü, ne anlama gelir?" diye tek soruluk yazılı bir sınav yapsaydık; birileri "Baldan tatlı olan baldız değil daldızdır. Daldızın anlamı, kovandan bal alınan ve genellikle demirden yapılan çubuk veya ağaçtan yapılmış arı kovanının iç yüzeyi olup baldız ile hiçbir ilgisi yoktur" diye yanıt verebilirdi.
Böylece, yıllardır "Daldız(kovandan bal alınan çubuk) baldan tatlıdır" sözünü "Baldız baldan tatlıdır" diye söyleyen bir toplum "Baldız ile zina nikaha zarar vermez" diyenleri kınardı belki.
Son olarak, yöneticilerimizi -yalnızca- "Ülkemizin, çözülmesi gereken onca sorunu varken; üç kuruş zam vermek için öğretmenleri sınavdan geçirmeye ve kurucu lideri en büyük başöğretmenken yeni başöğretmenler aramaya gerek var mı?" sorusu olan bir sınavdan geçirsek olmaz mı?(08.12.2021)