21.10.2023, 10:03

2024 Yılı Bütçesi ve iktidarın ekonomideki adalet anlayışı

Cumhurbaşkanlığı’nca hazırlanan 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki ilgili komisyona gönderildi.

Bu kanun teklifi üzerinde daha çok konuşacağız. Bu hafta sonu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Ankara’da düzenleyeceği bir panelde bu konuyu enine boyuna tartışacağız. Şimdilik bu yazıda sadece önemli bulduğumuz hususlardan birine değinmekle yetinelim.

Devasa bütçe açığı

Bütçe Teklifinde 2024 yılı için; 11 Trilyon 89 Milyar TL’lik gider (GSYH’nin yüzde 27’si); 8 Trilyon 437 Milyar TL’lik gelir öngörülüyor. Dolayısıyla bütçe açığının 2 Trilyon 651,9 Milyar TL (yüzde 6,4), faiz dışı açığın ise 1 trilyon 398 milyar TL olarak gerçekleşmesi öngörülüyor.

Böylece önümüzdeki OVP döneminde 3 yılda 3 Trilyon 654 Milyar TL bütçe açığı verilmiş olacak. Bu üç yıllık dönemdeki faiz dışı açığın ise 945,3 Milyar TL’ye indirilmesi hedefleniyor. Bu da halka dönük sosyal harcamalarda ciddi bir kesinti olacağını ve/veya vergi yükünün daha da artacağını gösteriyor.

Bu yılın Ocak - Eylül (9 aylık) dönemi bütçe açığının 512 Milyar TL olduğu dikkate alındığında, iktidar bloku yılın geri kalan son üç ayında 2 Trilyon 140 Milyar TL’lik bir açığı gerçekleştirecek harcamalarda bulunacak demektir. Yani iktidar sadece deprem harcamaları değil, yerel yönetim seçimleri yolunda çok ciddi harcama yapmayı da planlamış görünüyor.

Bütçede olası Orta Doğu savaşı yok

Bu da her şey yolunda giderse böyle olabilecek. Ancak işler planlandığı gibi gitmeyebilir. Örnek olarak, iki haftayı tamamlamış olan ve tüm Orta Doğu’ya yayılma ihtimali bulunan İsrail- Filistin savaşının neden olacağı ekonomik zarar bu bütçe hazırlanırken dikkate alınmadı.

Kaldı ki, bütçe hazırlanırken esas alınan hem 12’nci Kalkınma Planı hem de Orta Vadeli Program temenniler manzumesinden öteye giden belgeler değiller. Yani “her şey kontrolümüz altına” modunda hazırlanan bu belgelere dayalı olarak hazırlanan bir bütçenin öngörülerinin tutmaması hayli muhtemel. Bunların başında da bütçe açığı geliyor.

Enflasyon tam gaz

İktisat biliminin kuralları gereği, bu çaptaki kamu açıkları, ekonomiyi büyütebilse de, kaçınılmaz olarak enflasyonu körükler.

Yani artık ülkede arz/maliyet yönlü maliyet enflasyonun yanı sıra, kamu harcamalarındaki bu devasa artışın neden olduğu bütçe açığından kaynaklı talep yönlü bir enflasyon da mevcut.

Çünkü enerji, hammadde ve döviz darboğazının hüküm sürdüğü ve en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ekonomilerinin durgunluğa girdiği bir dönemde kamu harcamalarıyla pompalanan talebi hızla karşılayabilecek, böylece fiyat artışlarına yol açmayacak bir üretim artışı mevcut değil.

Sermayeye desteğe devam

Böylece, gelecek yıl için de enflasyon yüksek hızda sürecek ve bunu faiz artışları izleyecektir. Bunun, emekçiler ve küçük üreticilerin borç yükünü artırmasının yan sıra, yüksek enflasyon altında ezilen halklarımızı daha da yoksullaştıracağı ise aşikâr.

Diğer yandan deprem, ekonomik kriz ve savaşın neden olacağı böyle büyük çapta bütçe açığı ortada iken iktidar bloku sermaye kesimini kollamaya devam ediyor. İktidar, geçen yılı yüzde 400’lerin üzerinde net kârlılıkla kapatmış olan bu kesimden, bu gerçeğe ve böyle bir tarihsel dönemde olunmasına rağmen, alması gerektiği vergilerin önemli bir kısmını almayı da düşünmüyor.

Oysa dünya tarihinde sermayenin ağır bir biçimde vergilendirmesinin çok sayıda örneği var. Örneğin 1929-1937 Büyük Buhranı ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında sermaye üzerinden alınan Gelir ve Kurumlar vergileri yüzde 90’ı dahi (ABD ve İngiltere’de) aşmış ve ekonomik tahribatın bütçeye olan yansımaları da büyük ölçüde azaltılabilmişti. Bu vergiler neo-liberal döneme (1980’li yıllar) kadar da bu ağırlıkta kalabilmişti.

Meşhur “vergi harcamaları”

Bizde ise tam tersi bir durum yıllardır sürüyor. Örneğin, iktidar bloku “vergi indirimi, muafiyeti, istisnası” (vergi harcamaları) adı altında sermaye kesiminden bu yıl 2 trilyon 210 milyar TL’lik bir vergiyi almayacağını Bütçe Kanun Teklifiyle açıkladı. Dahası 2024-2026 dönemini kapsayan üç yılda bu tutar 8 trilyon 211 milyar TL’yi bulacak.

Oysa iktidar almaktan vazgeçtiği bu vergileri alsa, bu yıl neredeyse hiç bütçe açığı vermeyeceği gibi, önümüzdeki üç yıl boyunca bütçe fazlası verebilecek.

Bu durum da elbette, öncelikle, iktidarın ve Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in “mali disiplin” anlayışını sorgulatıyor? “Böyle vergi teşviklerini daraltacağız” derken, bu yılkinin iki katından daha fazla artırmanın bir rasyonalitesi var mıdır? “Ekonomi yönetimini tekrar rasyonel temellere oturtacağız” sözünün karşılığı bu mudur?

İktidar blokunun adalet anlayışı: sadece “kendine Müslüman”

Dahası, iktidar, bu bütçe kanun teklifi ile halka dönük sosyal harcamaları kısıp, halktan aldığı KDV ve ÖTV’nin ağırlığını daha da artırırken, sermayeden alınması gereken vergiyi almadığında, sadece halka kemer sıktırdıklarının farkında olmadığımızı mı düşünüyor?

Ekonomi yönetimi hem faiz oranlarını artırmayı sürdürerek borçlu halkı, küçük üreticileri ve esnafı ezerken, şimdi de böyle vergi politikalarıyla halkın daha çok ezileceğini öngöremiyor mu?

Gücü sadece halka yeten bir iktidar mı, yoksa bu bir siyasal tercih mi?

Belli ki iktidarın gücü ancak emekçiye, halka yetiyor. Belki de bütçenin sınıfsal bir tercih aracı olduğunun bilincinde olarak, bu tercihini yıllardır yaptığı gibi emekçiden, halktan yana değil, sermayeden, zenginden yana yapıyor.

Özcesi, iktidarın adalet anlayışının ne olduğunu 21 yıldır uygulamalarından biliyoruz. Ancak şu soruyu bir kez daha sormamız gerekiyor:

Bütçe Kanun Teklifinde öngörülen devasa bütçe açıklarının enflasyonu daha da artıracağı bilinmesine rağmen, nasıl bu üç yılın sonunda enflasyonun tek haneli rakama indirilebileceğini ve işçiyi, memuru, emekliyi, yoksulu enflasyona ezdirmeyeceğinizi söyleyebiliyorsunuz? Gerçeklerle ne zaman yüzleşeceksiniz?

Anahtar sözcükler: 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, Adalet, Bütçe Açığı, Enflasyon, Vergi yükü, Yoksulluk.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 44
2. Fenerbahçe 16 36
3. Samsunspor 16 30
4. Göztepe 16 28
5. Eyüpspor 17 27
6. Beşiktaş 16 26
7. Başakşehir 16 23
8. Gaziantep FK 16 21
9. Antalyaspor 16 21
10. Kasımpasa 16 20
11. Konyaspor 16 20
12. Rizespor 16 20
13. Trabzonspor 16 19
14. Sivasspor 17 19
15. Alanyaspor 16 18
16. Kayserispor 16 15
17. Bodrumspor 16 14
18. Hatayspor 16 9
19. A.Demirspor 16 5
Takımlar O P
1. Kocaelispor 17 35
2. Bandırmaspor 17 33
3. Karagümrük 17 31
4. Erzurumspor 17 29
5. Keçiörengücü 17 27
6. Igdir FK 17 25
7. Amed Sportif 17 25
8. Ahlatçı Çorum FK 17 25
9. İstanbulspor 17 24
10. Ankaragücü 17 24
11. Manisa FK 17 23
12. Pendikspor 17 23
13. Gençlerbirliği 17 23
14. Esenler Erokspor 17 22
15. Boluspor 17 22
16. Ümraniye 17 22
17. Şanlıurfaspor 17 21
18. Sakaryaspor 17 21
19. Adanaspor 17 14
20. Yeni Malatyaspor 17 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 16 39
2. Chelsea 17 35
3. Arsenal 17 33
4. Nottingham Forest 17 31
5. Bournemouth 17 28
6. Aston Villa 17 28
7. M.City 17 27
8. Newcastle 17 26
9. Fulham 17 25
10. Brighton 17 25
11. Tottenham 17 23
12. Brentford 17 23
13. M. United 17 22
14. West Ham United 17 20
15. Everton 16 16
16. Crystal Palace 17 16
17. Leicester City 17 14
18. Wolves 17 12
19. Ipswich Town 17 12
20. Southampton 17 6
Takımlar O P
1. Atletico Madrid 18 41
2. Real Madrid 18 40
3. Barcelona 19 38
4. Athletic Bilbao 19 36
5. Villarreal 18 30
6. Mallorca 19 30
7. Real Sociedad 18 25
8. Girona 18 25
9. Real Betis 18 25
10. Osasuna 18 25
11. Celta Vigo 18 24
12. Rayo Vallecano 18 22
13. Las Palmas 18 22
14. Sevilla 18 22
15. Leganes 18 18
16. Deportivo Alaves 18 17
17. Getafe 18 16
18. Espanyol 18 15
19. Valencia 17 12
20. Real Valladolid 18 12