banner94

11.07.2024, 18:45

Kiracı ev sahip olma hayalini kuramıyor

Türkiye’deki barınma sorunu, hem bir konuta sahip olamama hem de son yıllardaki yüksek kira artışları yüzünden giderek ciddi bir sosyal soruna dönüştü.

Emekçilerin asgari ücrete, emeklilerinse kök ücretlerine zam yapılması taleplerini dikkate almayan siyasal iktidarsa, sadece enflasyondaki değil (özellikle de gıdada), aynı zamanda konut fiyatları ve konut kiralarındaki yüksek artışları da görmezden geliyor.

Konut kiraları son 9 yılda 6 kattan fazla arttı

Oysa Türkiye’de 2015 yılındaki ortalama konut kira fiyat endeksini 100 kabul ettiğimizde, 2024 yılının ilk çeyreğinde bu endeks 6,6 kat artarak 663 oldu. Yani son 9 yılda kiralar yüzde 663 kat arttı:

Konut Kira Fiyat Endeksi

Sadece enflasyonda değil kira artışlarında da birinciyiz!

Böylece Türkiye, tıpkı enflasyonda olduğu gibi, konut kiralarındaki artış açısından da OECD ülkeleri arasında ilk sırada bulunuyor. Dahası, Türkiye’deki konut kira fiyatlarındaki bu artış, kendinden sonra ikinci büyük artışa sahip olan Litvanya’dakinin 3,7 katından fazla.

Türkiye’deki asgari ücret düzeyinin düşük olmadığını Endonezya, Tayland, Şili ve Kolombiya örnekleriyle kıyaslama yaparak veren Bakan Şimşek acaba bu ülkelerin hiçbirinde kiraların Türkiye’deki gibi bu denli hızla artmadığının farkında mı?

Örneğin Kolombiya’da kira fiyat endeksi sadece 137 oldu. Oysa aynı dönemde Türkiye’de endeks ise 663 oldu. Yani Türkiye’de kiralar Kolombiya’ya göre neredeyse 5 kat arttı. Ama Bakan Şimşek bunu görmüyor ya da görmek istemiyor.

Emekçiler artık ev kirasını ödeyebilmek için çalışıyorlar

Özetle, Bu ülkede emekçiler artık sadece kendilerine açlık sınırının altında ücretleri layık gören patronlar ve yüksek faiz ve işlem masrafı ödettiren tefeci bankalar için çalışmıyor aynı zamanda ev sahipleri için de çalışıyorlar.

Yani açlık ve yoksulluk düzeyinin altındaki ücretleri; fahiş kârlar, faizler/işlem masrafları, kiralar ve vergiler biçiminde emekçilerden geri alınıp tekrar zenginlerin ve devletin kasasına konuluyor. Ayrıca devletin aldığı vergilerin çoğunluğu yine bu zenginleri daha zengin yapmak için, onlara hizmet eden düzeni sürdürmek için harcanıyor.

Arsa-arazi sahipliği temel eşitsizlik kaynağı

Keza birçok ilde konut fiyatları, nüfusun çoğunluğunun karşılayamayacağı seviyelere ulaştığından konut, emlak yatırımcıları ve spekülatörler için olduğu kadar, ev sahipleri için de genellikle kazançlı bir yatırıma dönüştü. Bugün çok sayıda konut sahipliği, yüksek kira ve arazi fiyatı enflasyonu yoluyla toprak sahiplerini daha da zengin ediyor ve milli gelirin alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına akmasına hizmet ediyor.

Bu arada iktidar kiralarda yüzde 25 artış sınırı uygulamasına bu ay itibarıyla son verdi. Bu denli yüksek kiralar ve ciddi barınma sorunu ortada iken, kiracı ile ev sahiplerini bir kez daha karşı karşıya getirecek bir karar aldı. Bunu da “ekonomide işlerin yoluna girmeğe başladığı” inancı ile yaptığını ileri sürüyor. Yani iktidar milyonlarca asgari ve düşük ücretli, emekli kiracının kaderini bir kez daha piyasa mekanizmasının insafına terk etti.

Diğer yandan, ücretlilerin (özellikle de asgari ücretlilerin) uzun vadeli konut kredisi gibi banka kredileriyle ev sahibi olabilmesi artık neredeyse imkânsız. Çünkü sıkı para politikasının bir sonucu olarak artırılan faizlerle birlikte, hızla artmakta olan konut fiyatları karşısında ev sahibi olabilmek artık bir hayal bile değil.

‘Konut Satın Alınabilirlik Endeksi’nin söyledikleri

Yeri gelmişken bir uluslararası endeksten daha (Konut Satın Alınabilirlik Endeksinden) söz edelim.

Bu uluslararası endeks 1970 başı ile 2021 sonunu içeren bir dönemi ve aralarında Türkiye’ni de bulunduğu toplam 40 ülkeyi kapsıyor.

“Satın alınabilirlik, medyan gelirli bir hane halkının bir ülkedeki ortalama fiyatlı bir evi satın alabilmek için gereken ipotek kredisini almaya hak kazanabilmesi” olarak tanımlanıyor.

Yani konut satın alınabilirliği, bir hane halkının diğer temel ihtiyaçlarını karşılamaya devam ederken ve hala bir gelir tamponuna sahipken, bir ev/konut satın almak için gereken düzenli ipotek ödemelerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanıyor.

2023 yılında yapılan bir akademik çalışmaya göre, aşağıdaki grafikten de görülebileceği gibi, konut satınalınabilirlik gücü açısından Türkiye sondan ikinci sırada yer alıyor. (2)

Kısaca, bu ülkede hanelerin düzenli uzun vadeli konut kredisi ödeme gücü yok. Bu verinin 2021 yılan ait olduğunun altını çizelim. Yani içinde bulunduğumuz 2024 yılında emekçilerin durumunun çok daha vahim olduğunu söylemeye gerek yok sanırız.

‘Demokratik Katılımcı Ekonomi’de konut sorunu nasıl çözülecek?

Barınma çok farklı özelliklere sahip bir mal ya da hizmet türüdür. Barınma herkesin yaşamak için bir yere ihtiyacı olduğu ve çok uzun bir süre, genellikle yüzlerce yıl ayakta kalacak binalardan oluştuğu için toplum için gereklidir.

Bu, toplum açısından barınmanın (konutun), bireyleri, toplulukları farklı kimlikleri uzun yıllar etkileyecek önemli bir uzun vadeli varlık olduğu anlamına gelir. Bu yüzden de insan haklarına ve sosyal adalete yeterince önem verilen ülkelerde barınma/konut konusu bir kamu politikası olarak ele alınır ve piyasalara bırakılmaz.

Konut sorununun toplumdan, emekten ve doğadan yana çözümünde bugünden başvurabileceğimiz bir kalkınma ve gelişme modeli olan Demokratik Katılımcı Ekonomi Modeli’nde ise ticarileşmiş konutlar yerine barınma hakkını karşılamaya dönük sosyal konutlar üretilir. Bu öncelikle konutun üzerine inşa edileceği arazi ve konutun mülkiyet biçimi değiştirilerek, yani sosyal mülkiyete geçiş yapılarak sağlanır.

Bu model altında, konutun metalaştırma yoluyla spekülatörlere ve ev sahiplerine rant ve kazanç kapısı haline getirilmesi önlenir. Katılımcı bir ekonomide arazi ve binalar toplumdaki herkesin mülkiyetindedir. Bunlar “müşterekler” olarak kabul edildiğinden, çeşitli toplumsal kuruluşlar (bireyler dâhil) arazi ve konut binalarının vekilleri olurlar, konut sakinleri fiyat değişimlerinden dolayı bugünkü gibi ev alıp ev sahibi olmazlar ve satarken kâr (veya zarar) elde etmezler. Bunun yerine, sakinler konuta erişim sağlamak için makul bir ücret öderler. Konut, toplum açısından uzun vadeli önemli bir varlık olmaya devam edeceğinden, toplum; tüketici meclisleri, federasyonları ve siyasi kurumları aracılığıyla konut planlaması ve inşasında büyük söz sahibidir. (3)

Konut politikasının temel ilkesi ise, herkesin refahını destekleyen bir yerde ve çevrede yaşama hakkının olmasıdır. Ayrıca, konut politikasını geliştirirken, aynı zamanda konutun iklim ve çevresel etkilerine de odaklanılmalıdır (zira sera gazı emisyonlarının azımsanamayacak bir kısmı inşaat ve binalardan kaynaklanmaktadır). İyi bir şehir planlaması, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve binaların uzun hizmet ömrüne sahip olması ise karbon ayak izini azaltır.

Son olarak böyle bir konut politikası altında demokratik toplumun rolü şöyle özetlenebilir:

İmar planlarının hazırlanması (konut, ticari veya endüstriyel kullanım gibi belirli kullanımlar için araziyi bölgelere ayırmak), yapı ruhsatlarının kontrol edilmesi, yapı yönetmeliklerine, çevre standartlarına karar verilmesi, tüketici tercihleri, demografik eğilimler ve iç göç hakkında bilgi sağlamak, çöp toplama, elektrik şebekeleri, su ve kanalizasyon, toplu taşıma sistemleri, kütüphaneler, oyun alanları, parklar, müzeler, spor tesisleri, halka açık yüzme havuzları vb. kamu tesislerinin ve hizmetlerinin organizasyonuna ve yönetimine katılmak ve sonunda, arazi geliştirme izinleri vererek, yeni konut ve diğer binaların geliştirilmesi için hangi arazilerin uygun olacağına kendi kurumları aracılığıyla karar vermek. (4)

Kuşkusuz böyle bir konut politikası ancak emekçiler başta olmak üzere tüm toplumun barınma, eğitim ve sanat/kültür, spor gibi ihtiyaçlarını ve doğanın korunmasını, farklı kimliklere eşit davranılmasını merkezine alan demokratik bir toplumda hayata geçirilebilir.

Anahtar sözcükler: Asgari ücret, Barınma sorunu, Demokratik Katılımcı Ekonomi, Konut Kira Fiyat Endeksi, Konut Satın Alınabilirlik Endeksi.

Dip notlar:

https://x.com/EconomyInformal/status/1809154377296298401 (5 July 2024).

Nina Biljanovska, Chenxu Fu, Deniz Igan, Monetary and Economic Department BIS Working Papers, No 1149 (November 2023), https://www.bis.org/publ/work1149.pdf.

Anders Sandström, Housing in a Participatory Economy, https://participatoryeconomy.org/housing-in-a-participatory-economy (27 March 2023).

Agm.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Ümraniye 13 18
11. Pendikspor 13 18
12. Manisa FK 12 17
13. Esenler Erokspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7