TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi CHP Antalya Milletvekili Av.Cavit Arı, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi teklifinin geneli üzerine dün Plan ve Bütçe Komisyonda yapılan toplantıda adı Manavgat yangınıyla anılan ancak Akseki, İbradı, Gündoğmuş ilçelerinde ve Alanya'da da yine etkisini gösteren yangınlarda evleri yanan vatandaşların mağduriyetini gündeme taşıdı. Milletvekili Av.Cavit Arı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a hitaben “Yangın bölgesinde vatandaşımız mağdur durumdadır. Bir taraftan müteahhitler gelmiş orada şantiyelerini kurmakta ama bir taraftan da vatandaş evinin kaça yapılacağını bugün dahi bilmemektedir. Manavgat ve bölgesindeki halkımızın mağduriyetinin giderilmesi ve evi yapılacak vatandaşlardan bir kuruş dahi talep edilmemesi gerekir.” dedi.
“YANGINLA MÜCADELEDE KESİNLİKLE VE KESİNLİKLE SINIFTA KALDINIZ”
Bakın, siz "Büyük ülke." demektesiniz ama büyük ülke olarak şunu beceremediniz ve vatandaşı perişan ettiniz diyen Arı, “Antalya'da, Manavgat'ta ve sonrasında Marmaris, Bodrum bölgesinde malum olduğu üzere Türkiye'nin belki de en büyük yangınlarından birini yaşadık. Adı Manavgat yangınıyla anılan ancak Akseki, İbradı, Gündoğmuş ilçelerimizde ve Alanya'da da yine etkisini gösteren bir yangın sürecini yaşadı Antalya bölgesi. Bu süreçte buradan açıkça söylüyorum: Yangın söndürmeyle ilgili mücadelede kesinlikle ve kesinlikle sınıfta kaldınız. Gerekli uçak ve helikopter kullanımında, tahsisinde maalesef yeterli olamadınız ve hatta o yangınla mücadele sürecini dahi siyasallaştırmaya çalıştığınız. İlçenin belediye başkanını, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanını siz koordinasyona bile sokmadınız. Yapılacak olan yardımlarda belediyeler eliyle yapılmasını önlemeye çalıştığınız. İllaki iktidarınıza bağlı kurumlar üzerinden yardım yapılması için vatandaşı zorladınız. Polisiyle, jandarmasıyla yardıma gelen araçları yönlendirmeye çalıştınız. Orada bile siyaset yapmaya çalıştınız. Yangınlarda bini geçkin ev yandı. Daha geçen hafta yangın bölgesindeydim. Vatandaşımız çaresiz beklenti içerisinde, vatandaşımız kaderine mahkûm edilmiş durumda. Yangın süreci içerisinde Sayın Cumhurbaşkanı geldi dedi ki: "Evleriniz yapılacak, yüzde 60'ını biz karşılayacağız, yüzde 40'ını siz." Üç gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı geldi "Evleriniz yapılacak, yüzde 50'sini biz, yüzde 50'sini siz." yani daha iki gün içerisinde bile yüzde 10 değişti. Şimdi, ne oldu? Evleri yanan kişilerin evlerinin ne şekilde yapılacağına, kaça yapılacağına dair vatandaşın kesinlikle bilgisi yok. Ancak buna rağmen vatandaşlara boş sözleşmeler imzalattırılarak kaç para ödeyeceği belli olmayan rakamların altına taahhüt imzası attırılmakta. Bu yangın klasik bir yangın değildir. Klasik bir şekilde evi yanmış bir vatandaşın yangın süreci değildir. Burada devletin görevini gereği gibi yapmaması nedeniyle, gerektiği gibi mücadele edip ormanları söndüremediği için binlerce vatandaşımız mağdur olmuş durumdadır. Şimdi, o vatandaşımızın evi zaten yanmış, o evdeki anıları yanmış, geçmişi yanmış, eşyaları yanmış, tüm hatıraları yanmış. Şimdi ne denmekte? Şimdi yapılacak evin yüzde 50'sine yirmi yıl süreyle kredi borçlandırması yapılmakta. Ya, zaten 60 yaşına, 70 yaşına, 80 yaşına gelmiş bu vatandaşın yirmi sene borç altına sokulması ne demektir? Devlet olarak, bu bütçeden bunları planlayıp mağdur olan bu vatandaşın mağduriyetini giderebilecek bir gücünüz dahi yok ve üstelik gönüllü bir şekilde "Biz bu vatandaşların mağduriyetini gidereceğiz. Oraya müsaade edin. Biz bu evleri yapacağız." diyen yardımseverleri bile sokmadığınız o bölgeye. Çünkü gidip kendiniz başaramadığınız mücadele üzerinden de siyaset yapmaya çalışmayı planlamaktasınız. Kısa özet, yangın bölgesinde vatandaşımız mağdur durumdadır. Bir taraftan müteahhitler gelmiş orada şantiyelerini kurmakta ama bir taraftan da vatandaş evinin kaça yapılacağını bugün dahi bilmemektedir. Manavgat ve bölgesindeki halkımızın mağduriyetinin giderilmesi ve evi yapılacak vatandaşlardan bir kuruş dahi talep edilmemesi gerekir.” diyerek konuşmasını tamamladı.