CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, gelir dağılımındaki adaletsizliğin artmasını ve derinleşen yoksulluğu TBMM gündemine taşıdı.
CHP’li vekil; “Ak Parti iktidarının uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle, yoksulluğun giderek derinleştiği, işçi, emekli, memur gibi dar gelirlilerin maaş ve ücret artışlarının enflasyon karşısında baskılanarak düşürüldüğü, kamunun kaynaklarının iktidar ve yandaşları tarafından adeta yağmalandığı, uygulanan yanlış vergi sistemi nedeniyle alt gelir gruplarının gelirine göre daha yüksek oranda vergi ödediği, üst gelir gruplarının ise gelirine oranla çok daha az oranda vergi ödediği, en zengin grup ile en yoksul grup arasındaki gelir farkı makasının günden güne açıldığı ve bu şekilde gelir dağılımındaki adaletsizliğin çok daha arttığı bir dönem yaşanmaktadır. Bu sebeplerle, özellikle son 10 yılda, başta iktidara yakın olan en zengin grup olmak üzere zenginler çok daha zenginleşmiş ancak yoksul sayısı artmış ve dar gelirli halk yığınları ise çok daha fazla yoksullaşmıştır” dedi.
SON 10 YILDA SADECE EN ZENGİN KESİMİN GELİRİ ARTTI
Sadece en yüksek gelir düzeyine sahip yüzde 20’lik kesimin gelirinin arttığına dikkat çeken Ünal Demirtaş; “TÜİK’in son 10 yıllık verilere baktığımızda ise, zenginlerin sürekli zenginleştiği, toplumun kalan kesimlerinin tamamının yoksullaştığı daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. 2010 yılı verilerine göre; toplumun en yoksul yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 6.5’ini, ikinci en yoksul kesim gelirin yüzde11’ini, üçüncü yüzde 20’lik dilim yüzde 15,5’ini, dördüncü yüzde 20’lik dilim yüzde 21,9’unu, en zengin yüzde 20’lik dilim ise gelirin yüzde 45,2’sini almıştır. 2020 yılı gelir dağılımı verilerine baktığımızda; toplumun en yoksul yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 5.9’unu, ikinci en yoksul kesim gelirin yüzde10.6’sını, üçüncü yüzde 20’lik dilim yüzde 14.9’unu, dördüncü yüzde 20’lik dilim yüzde 21.1’ini, en zengin yüzde 20’lik dilim ise gelirin yüzde 47,5’ini almıştır. Yani, toplumun tüm kesimlerinin milli gelirden aldığı oran düşmüş ama en zengin yüzde 20’lik kesimin payı yüzde 47,5’e yükselmiştir. Son 10 yılda sadece en zengin yüzde 20’lik kesimin geliri artmıştır” dedi.
VATANDAŞ, DÖVİZDEKİ ARTIŞLA BAŞ EDEMİYOR
Ünal Demirtaş, özellikle son dönemde dövizdeki önlenemez yükseliş karşısında halkın daha fazla yoksullaştığına dikkat çekerek; “Dövizdeki artış engellenemiyor, enflasyon yüzde 50’yi buldu, ülkede tam bir ekonomik buhran yaşanıyor. Çarşı, pazarda fiyatlar el yakıyor. Dar geliri vatandaş bırakın ayın sonunu getirmeyi bir günün sonunu zor getiriyor. Bir avuç azınlığın gelirinin yükseldiği, Saray ve yandaşlarının zenginleştiği Türkiye’de kötü yönetimin bedelini halk ödüyor.
TBMM’de bir meclis araştırma komisyonu kurulması gerektiğini söyleyen Ünal Demirtaş, önergesinde şunları ifade etti;
YOKSULLUK DAHA TRAJİK BOYUTLARA GELEBİLİR
Yıldan yıla artan gelir adaletsizliği ve derinleşen yoksulluk karşısında bu sorunları çözmeye yönelik politikalar uygulanmaması nedeniyle toplumun çok büyük bir kesimi, ağır ekonomik ve sosyal sorunlar altında ezilmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve derinleşen yoksulluk karşısında önlem alınmamaya devam edilmesi halinde, yoksulluğun daha da trajik boyutlara ulaşacağı ve çok daha büyük sosyal sorunlara yol açacağı açıktır. Bu sebeplerle gelir adaletsizliği ve yoksulluk, ülkemizde ivedi çözüm bekleyen en önemli sosyo-ekonomik sorunlardan birisidir.
TÜRKİYE GELİR ADALETİNDE AVRUPA’DA SONUNCU SIRADA
Bir ülkede milli gelirin dağılımının adaletli olup olmadığını ölçmek için Gini Katsayısı kullanılmaktadır. Katsayı 0 ile 1 arasında değerler almakta ve değerin yükselmesi gelir adaletsizliğinin artması anlamına gelmektedir. Örneğin herkesin aynı gelire sahip olduğu bir toplumun Gini katsayısı “0” olurken, tüm gelirin bir kişide toplandığı toplumun Gini katsayısı “1” çıkmaktadır. Türkiye’nin 2020 yılı Gini katsayısı TÜİK tarafından 0,410 olarak açıklanmıştır. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat)tarafından 2019 yılında yayınlanan verilere göre AB ülkeleri Gini Katsayısı ortalaması 0,302’dir. Türkiye’nin 2020 yılında Gini katsayısı 0,410’ur. Bu rakam, maalesef son 5 yılın da en yüksek oranıdır. Gini Katsayısında, Türkiye’den sonra en yüksek düzey 0,408’lik değer ile Bulgaristan gelmektedir. İtalya’nın Gini Katsayısı 0,328, Yunanistan’ın 0,310, Almanya’nın 0,297, Fransa’nın ise 0,292’dir. Türkiye maalesef 0,410 Gini katsayısı ile 34 Avrupa Birliği ülkesi arasında en yüksek Gini Katsayısına sahip ülkedir. OECD üyesi ülkelerinin 2019 yılı Gini katsayılarına göre ise, Türkiye 40 ülke arasında 36’ıncı sırada, yani gelir dağılımı en bozuk olan ülkeler arasında yer almaktadır.
MİLLİ GELİR DAHA DA DÜŞECEK
Kişi başına düşen milli gelir miktarı da, gelir adaletsizliğindeki makasın açıldığının bir başka göstergesidir. Türkiye’de, kişi başına düşen milli gelir bakımından, 2014 yılından bu yana belirgin bir düşüş vardır. 2014 yılında, kişi başına düşen milli gelir 12 bin 178 dolar iken bu rakam,2015 yılında 11 bin 85 dolar, 2016 yılında 10 bin 964 dolar, 2017 yılında 10 bin 696 dolar, 2018’de 9 bin 793 dolar,2019’da 9 bin 208 dolar, 2020 yılında ise 8 bin 597 dolar olmuştur. Bu rakamlar, ülkemizde son 7 yıldır en zengin grup dışında kalan grupların gelirlerinde önemli düşüşler olduğunu ve giderek artan bir yoksullaşma söz konusu olduğu ortaya koymaktadır. Ancak 2021 yılında kötü yönetim nedeniyle derinleşerek devam eden ekonomik buhran ve buna bağlı olarak da döviz kurlarında meydana gelen büyük artışlar sonucu 2021 yılında kişi başı milli gelirin çok daha aşağılara düşeceği ve geniş halk yığınlarının çok daha fazla yoksullaşacağı öngörülmektedir.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2020 yılı verilerine göre Türkiye, kişi başına düşen milli geliriyle 192 ülke arasında 74’üncü sırada yer almaktadır. Türkiye, 2020 yılı için açıklanan 8.597 dolarlık kişi başına milli gelirleriyle, Bulgaristan, Romanya, Nauru, Kazakistan, Uruguay, Polonya gibi onlarca ülkenin gerisinde kalmıştır. Aynı araştırmada Lüksemburg yıllık 109 bin 602 dolar ile ilk sırada, 455 dolar ile Mozambik ise 189’uncu sırada yer almıştır. Ülkemizde kişi başına gelirde ilk sıralarda yer alan Lüksemburglular, Almanlar, Norveçliler gibi yaşayan zengin ve mutlu bir azınlık olduğu gibi Mozambikliler, Kongolular gibi yaşamak zorunda kalan yoksul ve mutsuz on milyonlar vardır.
KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR DÜNYA ORTALAMASININ ALTINDA
2020 Yılında kişi başına gelirin dünya ortalamasının 11.000 dolar civarında olduğu düşünülür ise, 2020 yılında 8.597 dolarlık kişi başı gelir ile Türkiye’deki kişi başı gelir dünya ortalamasının çok altında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde ülkemiz orta gelir tuzağındadır.
EN ZENGİN İLE EN YOKSUL ARASINDAKİ 8 KAT GELİR FARKI VAR
Gelir dağılımına ilişkin son 15 yıllık makyajlı TÜİK verilerine göre, ülkemizde, en zengin yüzde 20’lik grubun geliri, yüzde 1 oranında artmıştır. TÜİK’e göre 2006 yılında, 68 milyon 626 bin nüfusun, en yoksul 13 milyon 725 bini milli gelirden yüzde 5.8 oranında pay alırken, en zengin 13 milyon 725 bini gelirden yüzde 46,5 oranında pay almıştır. 2020 yılında ise 83 milyon 614 bin nüfusun, en yoksul 16 milyon 722 bini milli gelirden yüzde 5.9’unu alırken, en zengin 16 milyon 722 bini gelirin yüzde 47,5’ini almıştır. 2020 yılında, en zengin ile en yoksul kesim arasındaki gelir farkı, 8 kata çıkmıştır.
Ak Parti hükümetlerinin ilk yıllarında dış borca, tüketime ve ranta dayalı olarak artan milli gelirden alt gelir grupları hak ettikleri payı alamamışlar, bu sebeple daha çok yoksullaşmışlardır. Ancak iktidar ülkemizdeki yoksulluğun ulaştığı bu dramatik hali görmemekte ısrar etmekte ve iktidarın bir Bakanı “aşırı yoksulluk Türkiye için sorun olmaktan çıktı” sözlerini çekinmeden söyleyebilmektedir. Oysa, milyonlar barınma, ısınma, gıda gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktadır. Makyajlı TÜİK verilerine göre bile; nüfusun, 31 milyon 188 bin 157’si et, tavuk ve balık gibi gıda maddelerini alamamakta, 16 milyon 973 bin 715 kişisi ise ısınma ihtiyacını karşılayamamak, 22 milyon 910 bin 335 kişisi ise maddi yoksunluk çekmektedir. Milyonlarca yoksul vatandaşımız pazar yerlerinde atılmış, çürük sebzelerle, çöpten buldukları yiyeceklerle karnını doyurmaya çalışmaktadır. Nitekim 2021’in ilk 5 ayında 1 milyon 525 bin abonenin elektriği, yine 674 bin abonenin ise doğalgazı borçlarını ödeyemediği için kesilmiştir.
Bunun yanında yapılan kamuoyu araştırmaları, TÜİK’in temel ihtiyaçların karşılanması ile ilgili açıkladığı rakamların gerçeği yansıtmadığını, gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu göstermektedir. Metropoll Araştırma şirketinin son araştırmasına göre; halkın yüzde 29'u beslenme, barınma, kira gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamakta, toplumun yüzde 49'u geliri ile sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Kazandığı gelirlerle, tüm ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabildiğini söyleyenlerin oranı pandeminin ilk dönemleri olan Nisan 2020'de yüzde 26 iken, bu oran Eylül 2021'de yüzde 21.7'ye düşmüştür. Aynı dönemde temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını açıklayanların oranı ise yüzde 24.2'den yüzde 28.7'ye çıkmıştır.
YOKSULLUK ARTIYOR
TÜİK’in “Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Fert Gelirine Göre Bölgesel Yoksul Sayıları ve Yoksulluk Oranları” 2006-2020 yılı arasında, yoksul sayıları ve medyan gelirin yüzde 60’ına göre belirlenmiş, yıllık yoksulluk sınırı gelirleri, Türk Lirası ve ortalama yıllık kur üzerinden hesaplanmış dolar karşılıkları şöyledir;
2006 yılında,17 milyon 165 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,2 bin 821 TL 1972 dolar, 2007 yılında,16 milyon 53 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,3 bin 649 TL, 2 bin 806 dolar, 2008 yılında,16 milyon 714 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,3 bin 797 TL, 2 bin 943 dolar, 2009 yılında,17 milyon 123 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,4 bin 227 TL, 2 bin 744 dolar, 2010 yılında,16 milyon 963 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,4 bin 457 TL,2 bin 971 dolar, 2011 yılında,16 milyon 569 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,4 bin 883 TL, 2 bin 923 dolar, 2012 yılında,16 milyon 741 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,5 bin 418 TL, 3 bin 26 dolar,2013 yılında,16 milyon 706 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,6 bin 12 TL, 3 bin 164 dolar, 2014 yılında,16 milyon 501 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,6 bin 665 TL,3 bin 57 dolar, 2015 yılında,16 milyon 706 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,7 bin 495 TL, 2 bin 755 dolar, 2016 yılında,16 milyon 328 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,8 bin 539 TL,2 bin 827 dolar, 2017 yılında,15 milyon 864 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,9 bin 532 TL, 2 bin 618 dolar, 2018 yılında,16 milyon 888 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,10 bin 670 TL, 2 bin 218 dolar, 2019 yılında,17 milyon 207 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,12 bin 952 TL, 2 bin 284 dolar, 2020 yılında,17 milyon 921 bin yoksul vatandaşımızın yıllık geliri,14 bin 873 TL, 2 bin 124 dolardır.
Toplumun en yoksul kesiminin son 5 yıldaki gelirine baktığımızda;2017 yılında,15 milyon 864 bin yoksul vatandaşımızın geliri, yıllık 2 bin 618 dolar, aylık 218 dolar ve günlük 7,2 dolar iken,2020 yılında 17 milyon 921 bin yoksul vatandaşımızın geliri yıllık 2 bin 124 dolara, aylık 177 dolara, günlük de 5.9 dolara düşmüştür. 2020 yılında en yoksul kesimin yıllık kazancı, dolar bazında son 14 yılın en düşük seviyesindedir. Öte yandan ekonomik buhranın günden güne arttığı, Türk Lirasının döviz karşısında her geçen gün yüksek oranlarda değer kaybettiği önergenin verildiği 2021 yılında ise yoksul vatandaşlarımızın yıllık gelirlerinin dolar bazında 2006 yılındaki 1972 doların da gerisine düşeceği öngörülmektedir.