İyi Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar; TBMM’de depreme ilişkin yaptığı konuşmada, Türkiye’deki nüfusun %66’sının deprem kuşağı üzerinde yaşadığını hatırlatarak; deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasında alınması gereken tedbirleri sıraladı. Türkiye’de afet konutlarının da afete uğradığını belirterek; depremle mücadele için, Japonya örneğinden yola çıkarak; Türkiye’yi deprem konusunda ortak paydada hareket etmeye çağırdı.
TBMM Genel Kurulunda, Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Raporu görüşüldü.
Rapor üzerine söz alan İyi Parti’li Yaşar; insanı depremin değil çürük binaların öldürdüğünü vurgulayarak "Bu olay kesinlikle partiler üstüdür, bunun hiçbir siyasi tarafı yoktur. Bu yapılan son çalışmaların da Hükümetin ve idarenin programlarında yer alacağını ümit ediyoruz. Bundan sonra daha somut adımlar görelim ki bizim yaptığımız çalışmalar da hedefine ulaşsın." diye konuştu.
DEPREMİ 3 AŞAMALI OLARAK İNCELEMELİYİZ
Depremin 3 aşamalı olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden İYİ Partili Yaşar; bunları şu şekilde sıraladı:
1- Deprem öncesi alınması gereken tedbirler
2- Deprem anında alınması gereken tedbirler
3- Deprem sonrası alınması gereken tedbirler
Madde başlıkların detaylarına da değinen Yaşar; özellikle deprem öncesi alınması gereken tedbirlerin başında belediyelerin ada ve parsel deprem haritalarının olmasına, ölçekli haritalarda milimetrik hesapların ve zemin etütlerinin önemine, yapı denetiminin ve kentsel dönüşümün, yapı kayıt belgesi, mülkiyet probleminin çözülmesi gerekliliğine değindi.
YAPI DENETİM ŞİRKETLERİ SADECE STATİKÇİLERDEN İBARET OLMAMALI
Özellikle Yapı Denetim şirketlerinin önemine değinen Yaşar buradaki personelin yetersizliğine değinerek, yapı denetim şirketlerinin bünyelerinde statikçiden başka; zemin etütçüleri, jeo fizikçiler ve mekanik elektrikçilerinde bulunması ve denetim aşamasında etkin rol oynamaları gerektiğini ifade etti. Bu kişilerin aynı zamanda yaptıkları işlerden sorumlu olmaları gerektiğini vurguladı.
DASK BEDELİ VE FİNANSMAN MODELLERİ YETERSİZ
Deprem sigortası kapsamında DASK tarafından verilen azami teminat tutarı olan 268 Bin TL’nin yıkılan bir binanın yeniden inşası için son derece yetersiz olduğunu söyleyen Yaşar; “. Bu deprem sigortaları yapılırken de biz binanın evsafına bakmıyoruz, sadece bir bildirimle yapıyoruz, kim bildiriyorsa ona göre sırasını, onun bildirimini esas alarak bu sigortaları yapıyoruz. Dolayısıyla, bununla ilgili de ciddi bir incelemenin yapılması lazım, sigortayla ilgili rakamlar 268 bin TL mertebesine çıktı ama 268 bin lirayla bir daire inşa etmenin hele bugünkü maliyetlerle, bugünkü rakamlarla mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz; muhakkak bu rakamla ilgili de bir çalışma yapılması lazım.” dedi.
Türkiye’de afet konusunda en büyük sorunlardan birinin de kaynak sorunu olduğunu belirten Yaşar; buna ilişkin farklı finansman modellerinin geliştirilmesi gerektiğini; bu konuda özel sektörün de devreye sokularak etkin denetim mekanizmaları ile kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında İmar Barışı ve kentsel dönüşüme de değinen Yaşar; “"imar barışı" adı altında yaklaşık 24 milyar civarında bir para toplandı. Sadece para toplamaya yönelik faaliyetlerle bu işlerin altından kalkamayız, bu işin sonucunun da nereye gittiği konusunda şahsen bizim de bir fikrimiz yok. Ben ümit ediyorum ki en azından bu toplanan paralar bu alanda kentsel dönüşümle ilgili kullanılmaktadır.” Dedi.
DEPREM ANINDA KİTLENEN TRAFİK; KESİLEN İLETİŞİM VE YETERSİZ TOPLANMA ALANLARI SORUNU
Deprem anında deprem bölgesine ulaşımda trafik nedeniyle sorun yaşandığını; iletişim hatlarının koptuğunu ve deprem anında çarpık kentleşme nedeniyle toplanma alanları konusunda sıkıntı yaşandığını ifade eden Yaşar; bu konuların da biran önce çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi
DEPREM SONRASI ORTAYA ÇIKAN VAHİM TABLO
Deprem sonrası bakıldığında; Türkiye’de hep aynı tabloların yaşandığını belirten Yaşar; “Bütün depremlerde üç aşağı beş yukarı aynı sonuçları görüyoruz. Yetersiz malzeme, donatılarda korozyon, düzensiz taşıyıcı sistemler, bitişik düzende yapılanların çarpışma etkisi, sünek olmayan donatı detayları, yetersiz kesit boyutları, kısa kolanlar, kısa kirişler, yetersiz yatay rijitlik esnek çerçeveli yapılar, yumuşak, zayıf katlar, mimari projelerden kaynaklı sorunlar, taşıyıcı olmayan bölme duvarlarının kaldırılması... Yani biz üç aşağı beş yukarı bütün deprem sonrası yapılan tespitlerde işte kolonlar kesildi, dükkânlar yapıldı veyahut araya katlar ilave edildi veya çatı katlar oldu veya konsollarla, çekmelerle bu felaketlere davetiye çıkardı... Artık bunların da bir an önce üstesinden gelmemiz lazım..” dedi
AFET BAKANLIĞI KURULMALI
Türkiye’de afetle mücadele için mutlaka bir Afet Bakanlığının kurulması gerektiğini vurgulayan Yaşar; “Mutlaka güçlü, etkin ve geniş bütçeli bir Afet Bakanlığı kurulmalı ve bu sorunlar; çok başlı olmadan, tek bir elden çözülmelidir. “dedi.
AFET KONUTLARI DA AFETE UĞRADI
Saha çalışmaları sırasında gördüğü bir durumu da TBMM kürsüsünden paylaşan Yaşar; “Sinop ilinde yaşanan Sel felaketi sonrasında İYİ Parti adına görev alarak incelemeye gittiği Ayancık İlçesi Babaçay köyünde afet sonrası yapılan afet konutlarının da afete uğradığına şahit olduğunu ifade etti.
Yaşar sözlerine; “Babaçay köyünde daha önce aynı şekilde sel felaketi yaşanmış. Bununla ilgili devlet afet konutları yapmış. Ancak bu konutlarda yine dere yatağına yapılmış. Oluşan son afette de maalesef bu konutlarda da yıkılmış ve can kaybına neden olmuştur.” Diyerek devam etti ve yapılan büyük hataların tekrarlanmaması gerektiğini önemle vurguladı.
JAPONYA ÖRNEĞİ
Konuşmasına depremle mücadele konusunda teknolojik ve bilimsel olarak kendini geliştirmiş olan Japonya örneğini veren Yaşar; Japonya’nın deprem ve tsunami ile mücadelesinde aldıkları önlemleri şu başlıklar altında sıralayarak konuşmasını sürdürdü:
“Japonya deprem sınavını Depreme dayanıklı binalar, deprem öncesi uyarıcı akıllı telefon uygulamaları, depreme hazır trenler, deprem öncesi aktif hale gelebilen TV yayınları, farkındalık eğitimleri, hatırlatıcı deprem anıt müzeleri, her evde olan deprem çantaları ve tsunamiyi önleyici su tahliye tüneli ile geçti.
Biz de, ülke olarak tıpkı Japonya gibi bunu başarabiliriz.
Türkiye, bu konuda her türlü teknolojiyi alabilecek, kullanabilecek ve uygulayabilecek güçtedir.
Bundan sonra top hükümettedir.
Komisyonda gösterilen çabaların boşa gitmemesi için raporda yer alan mevzuat çalışmalarını da bir an önce yapılmasını diliyor”