HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında konuştu. HDP'ye yönelik Kobane soruşturması ve kapatma davasına ilişkin konuşan Sancar, kumpas davalarıyla karşı karşıya olduklarını söyledi ve ekledi: "Savcı'nın dosyada unuttuğu belge, emniyetin yargıya nasıl talimat verdiğini açıkça gösteriyor."
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor. HDP'ye yönelik davalar hakkında açıklamalarda bulunan Temelli, Kobane davasına ilişkin, "Bir kumpas davasıyla karşı karşıyayız. Kobane davası kapatma davası gibi temelsizdir ve çökmeye mahkumdur" dedi.
HDP'ye açılan kapatma davasına ilişkin de, "AYM'nin açtığı bu kapıdan, hukukun aşığının bir nebze girmesine imkan tanımaktır" ifadesini kullanan Sancar, " Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı boşuna zaman harcamamalıdır. Demokratik siyaset imkanlarını yok etmenin parçası olmamalıdır" şeklinde konuştu.
HDP'ye yönelik kapatma davasının hazırlığını Terörle Mücadele Şubesi'nin Savcı'ya talimatla başlattığını söyleyen Sancar, "Savcı'nın dosyada unuttuğu belge, emniyetin yargıya nasıl talimat verdiğini açıkça gösteriyor" dedi.
'TALAN DEĞİL, HALK SAĞLIĞI ESAS ALINMALI'
Koronavirüs salgınına ilişkin de açıklamalarda bulunan Sancar, "Vaka sayılarının açıklanandan daha fazla olduğu söyleniyor. Bunlar gerçek olsa bile, bu sayılar bu ülkenin Urugay'dan sonra nüfusa göre vaka sayısında dünyada ikinci durumda. Aşılamada da aynı şeyler yaşanıyor. Eğer bu hızda 2022 sonuna kadar aşılanmanın tamamlanamayacağı meslek örgütleri tarafından ifade ediliyor. En başında beri söylüyoruz. Halk sağlığını esas almak lazım, talan düzenini değil" diye konuştu.
ancar'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
KOBANE DAVASI
"Herkesin şunu net olarak bilmesini istiyoruz. Bu siyasi bir intikam davası... Bu yıllardır süren darbe planının belki de en önemli kavşağıdır. Bir kumpas davasıyla karşı karşıyayız. Kürt halkının siyasette özne olmasını ortadan kaldırma çabasıdır. Hukuk, hakikat, belge, bilgi yok bu davada. Kapatma davası gibi temelsizdir ve çökmeye mahkumdur.
'KAPATMA DAVASI GÜNDEMDEN DÜŞMELİ'
AYM'nin açtığı bu kapıdan, hukukun aşığının bir nebze girmesine imkan tanımaktır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı boşuna zaman harcamamalıdır. Demokratik siyaset imkanlarını yok etmenin parçası olmamalıdır. Bu dava gündemden düşsün, yeni bir adım da ortaya atılsın.
Kobane davasının başlangıcı 7 Haziran seçimlerinden sonraya denk geliyor. Sandıkta ağır yenilgi alan AKP, Genel Başkanı'nın ağzından bu partinin yöneticileri bunun bedenili ödeyecektir diyor. Davayı başlatan bu sözlerdir. Mesele açıkça anlaşılıyor. Kaybetmenin acısını siyaseten HDP'ye ve halka ödettirmek istiyorlar. Dokunulmazlıkların 2016 Mayıs'ından kaldırılmasından sonra HDP'ye yönelik 4 Kasım darbesi bu sürecin diğer bir aşamasıydı. Demokratik siyaseti çökertme ve demokrasi umutlarını bütünüyle tasviye etme planının önemli bir halkasıyla karşı karşıyayız. Demokrasiyi sıfırlamak isteyen tekçi iktidar düzenini, topluma nefes aldırmaya çalışan, gerçek adaleti, adil bir barışı bu ülkede kurmak isteyen tüm demokrasi güçlerini ve toplumsal muhalefeti hedef alan bir davayla karşı karşıyayız. Bu kumpas davası hukuk zemininden tamamen çıkmış, ülkeyi tekçi iktidarın hedef ve amaçlarına göre dizayn etme çabasının aracı haline gelmiştir.
'HDP'NİN KARŞISINA SİYASETLE ÇIKAMIYORLAR'
Başaramayacaklar. HDP'nin karşısına siyasetle çıkamıyorlar. Yargıyla, baskıyla, polisle sindirmeye çalışıyorlar. Ama yürüyüşümüz devam edecektir kararlı bir şekilde.
Yargılanan değerli dostlarımız elbette mahkeme salonunda tarihi savunmalar yapacaklar. Bu iddiaları bir bir çürütecekler, yalanları ortaya serecekler. Duruşmalar hukuksuzluğun, kumpasların yargılandığı adalet hesaplaşmasına dönüşecek. Bu dava yalan üzerine kurulmuştur. Arkadaşlarımız bunları mahkeme salonunda ortaya koyacaklar ama ben birkaç yalanı paylaşmak istiyorum.
Ne demişlerdi? 'HDP 7 Haziran'dan sonra halkı sokağa döktü.' Cumhırbaşkanı söyledi bunu. Yalan! 6-8 Ekim protestolar, 7 Haziran'dan 8 ay önce gerçekleşti.
'6-8 Ekim protestoları HDP'nin attığı tweetle başladı'. Külliyen yalan. Gerçek ne? Protestolar, IŞİD'in Kobani'ye yönelik saldırılarıyla birlikte Eylül başlarında ortaya çıktı. Ölümler, Erdoğan'ın 7 Ekim'de söylediği 'Kobani düştü düşecek' sözünden sonra polisin protestocuları otomatik tüfeklerle taramasıyla başladı. O güne kadar barışçıl süren protestolara kan bulaştı, karanlık bir ortam ortaya çıktı.