CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Ege bölgesinin en önemli tarımsal sulama kaynaklarından olan Gediz Nehri'nin yıllardır kirlilik ve kuraklıkla mücadele ettiğini, nehrin nerdeyse tamamen kuruduğunu ve çevredeki fabrikaların da atıklarını nehre boşaltmasıyla birlikte Gediz’in su tutan kısımlarının ise adeta zehir saçar hale geldiğini söyledi.
Ahmetli Ziraat Odası Başkanı Adnan Ünsal ve CHP Ahmetli İlçe Başkanı Halil Buran ile birlikte Gediz nehri kıyısında incelemelerde bulunan CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “Ege Bölgesi'nin ikinci büyük nehri olan Gediz Nehri kuruma noktasına geldi. Koca nehir adeta küçücük bir çaya dönüştü. Hala su tutabilen küçük bir kısmı da kimyasal atıklar nedeniyle simsiyah akıyor. Çiftçilerin tarımsal sulamada kullandıkları en büyük kaynak ne yazık ki yok oluyor.” Dedi.
“Yer altı suları 80 metrede çıkıyor”
Ahmetli Ziraat Odası Başkanı Adnan Ünsal bölgede yaşanan sorunlarla ilgili yaptığı açıklamada, “Çocukluğumuzda bütün gençler buraya yüzmeye, balık tutmaya gelirdi. Kilolarca balık tutardık. Bugün Gediz tamamen kurudu. Yağan yağmurlar toprağı doyurmuyor. Gediz olmayınca yer altı suları da gitti. Başka su toplayacak yerimiz yok. Derin kuyu kazmak zorunda kalıyoruz. 4 sene önce yer altı suları 6 metrede su çıkıyordu. Şimdi 80 metrede su çıkıyor. Kuraklık bir yana, kirlilik de büyük bir sorun. Alaşehir, Derbent, Salihli Çayı, Karacaali Çayı, Salihli sanayi bölgesinin atıkları hep buraya dökülüyor. “ dedi.
“Gediz Nehri göz göre göre ölüme terk edildi”
Gediz Nehrindeki kirliliğin sadece Manisa’nın değil tüm Ege Havzasının sorunu olduğunu söyleyen Başevirgen, “Gediz Nehri ile ilgili uyarıları yıllardır dile getiriyoruz. Gediz Nehri Menemen Havzası’ndan İzmir körfezine kadar uzanıyor. Gediz’e Kum ve Nif Çayı olmak üzere yan dereler, sanayi ve belediyelerin olduğu her yerden kirlilik akıyor ve bu geniş bölgedeki tüm çiftçiler ürünlerini bu kimyasal dolu su ile suluyor. Özellikle toprağa karışan ağır metaller ve kimyevi atıklar tarımsal ürünlerin verim ve kalitesini düşürüyor. Burada yetişen ürünler de ülkenin dört bir yanına dağılıyor. Hem tarım hem de hayvancılık büyük tehlike altında. Yaylımın en çok olduğu yer buralar. Hayvanlar bu suyu içiyor ve buradan su içen koyunlar telef oluyor. Suyun az olduğu kısımlarda nehir dibindeki balçık da açığa çıkıyor. Etrafa çok ağır bir koku yayılıyor. Bölge halkı hem bu kokudan, hem de tarımsal sulama yapamamaktan mağdur oluyor. Yetkilileri bu konu ile ilgili olarak defalarca uyardık. Gediz Nehri göz göre göre ölüme terk edildi.” Dedi.
“Gediz Havzası Eylem Planı ne oldu?”
Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, 2012 yılında Gediz ile ilgili bir müjde verdiğini hatırlatan Bekir Başevirgen, “Bakan o tarihlerde, ‘Hiç merak etmeyin çok yakında göreceksiniz ki Gediz’in sağında solunda ellerinde oltalarla balık tutan yüzü gülen vatandaşlarımız olacak. Tüm dünya Gediz’e imrenerek bakacak’ demişti. Bu sözlerin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, kendisinden sonra gelen Bakanlar döneminde de Gediz ile ilgili bir arpa boyu yol alınamadı. Gediz Havzası koruma eylem planı ise sadece kağıt üzerinde bir proje olarak kaldı. Dünyanın imrenerek bakacağı söylenen Gediz’in sadece adı kaldı “ diye konuştu.