CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren yetiştirici ve üretici örgütlerine göre 2022 yılında 100 binden fazla hayvancılık işletmesinin kapandığını ve en az 500 bin damızlık hayvanın kesime gittiğini söyledi. Başevirgen, “Önümüz Ramazan bayramı, hayvancılık sektöründe işler yolunda gitmiyor ve maalesef sektörü daha da kötü günler bekliyor. Üreticilerimiz kredi-borç-icra döngüsünde savruluyor. Yem fiyatları, enerji fiyatları ve işçilik giderleri sürekli artarken süt fiyatlarındaki artışın bunların çok gerisinde kalmasının bir sonucu olarak sektörden büyük bir kaçış var. İktidar tüm bu olanlara adeta kulağını tıkamış, gözünü kapatmış. Maalesef felakete doğru sürükleniyoruz ve olası bir kıtlık kapıya dayandı.” Dedi.
“İçme sütündeki gerçek azalış yüzde 30”
“TÜİK verilerine göre bu yılın Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, tereyağı üretimi yüzde 27,1; içme sütü üretimi yüzde 24,1; ayran üretimi yüzde 13,3; inek peyniri üretimi yüzde 5,4; yoğurt üretimi yüzde 3,9 azaldı.” Diyen Başevirgen, “TÜİK bile böyle diyorsa, gerçek tablonun vahametini düşünün. Üstelik Ekim ayının üzerinden 3 ay geçti. Yaşanan son gelişmelere bakıldığında üretim miktarlarındaki azalışa en az %5 daha eklemiz gerekir. Yani içme sütü üretimindeki azalış %30 civarındadır. Mevsim etkisinin dışında süt arzında büyük bir azalma var. ” Diye konuştu.
“Ulusal Süt Konseyi neden yeni fiyatı açıklamıyor?”
Basında çiğ süt fiyatlarına büyük zam yapıldığı haberlerini değerlendiren Bekir Başevirgen, “Referans fiyat halen 8.50 lira, prim desteği ise 50 kuruş. Serbest piyasada sanayici 11.50 liradan süt alıyor. Fiili olarak çiğ süt fiyatları 3 lira zamlanmışken Ulusal Süt Konseyi neden yeni fiyatı açıklamıyor? Eğer eski fiyatlar üzerinden yapılmış anlaşmalar varsa süt üreticileri, tedarikçileri ve hatta süt sanayicileri açısından büyük bir zarar söz konusu değil mi?” diye sordu.
“Çiğ süt referans fiyatının açıklanmasını zincir marketler mi istemiyor?”
Sektörde dolaşan söylentilere bakılırsa çiğ süt referans fiyatının açıklanmasını istemeyen zincir marketlerin olduğunu söyleyen Başevirgen, “Eski fiyattan yapılan anlaşmalara göre süt ve süt ürünü almaya devam etmek istiyorlar. Buna karşılık raf fiyatlarına zam yapmamayı taahhüt ediyorlar. Yani 8.50 lira olan çiğ süt taban fiyatı 11.50 liraya çıkarsa verdikleri zam yapmama sözünü tutamayacaklarını belirtiyorlar. Hali hazırda kilosu 150 lira olan peynirin kilosu böyle bir durumda kaç lira olur? İktidarın, enflasyonla ilgili çizdiği pembe tablo bir anda kararmaz mı? Çalışanlara verdikleri zamların aslında olması gerekenin çok altında olduğu ortaya çıkmaz mı?
“Fiyat artışlarının nedeni ‘tepkisel’ değil, üretici zarar ediyor ve sektörden kaçıyor”
İktidarın, serbest piyasadaki çiğ süt fiyat artışlarının nedeni ‘tepkisel’ olarak yorumladığına dikkat çeken Bekir Başevirgen, “ İktidar, ülkemizde bu aylarda genelde süt arzında azalma yaşandığını, birkaç ay sonra arzdaki artışla birlikte fiyatların düşeceğini söyleyecek. Ama gerçek böyle değil. Üretici zarar ediyor ve sektörden kaçıyor. Mevsimsel etkilerden bağımsız olarak, hayvan sayımız azaldığı için üretimimiz sürekli düşüyor” dedi.
“İktidar, tüketiciyi koruyormuş gibi görünerek sektörün dibine dinamit koyuyor”
Yetiştirici maliyetlerindeki artışı ve arzdaki azalışı Avrupa Birliği Ülkelerinin de yaşadığını ifade eden Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “AB-27 ülkelerinde ortalama süt üretici fiyatları 2022 yılı Kasım ayı itibariyle 57,78 c/kg. Bu yılın Ocak ayı beklentisi ise 58 c/kg civarında. Türk lirası bazında 11,60 lira/litre olması gereken fiyat maalesef hala 8,50 lira. Avrupa Birliği Ülkeleri ile ülkemiz arasındaki en önemli fark burada, onlar piyasa koşullarına göre fiyatlandırma yapmaktan çekinmiyorlar ve üreticiye hakkını teslim ediyorlar. Bizim iktidarımız ise sözde tüketiciyi koruyormuş görünerek sektörün dibine dinamit koyuyor.”
“Hayvancılık sektörünü seçim kaygılarına kurban etmeyin”
Bu kötü tabloyu ortadan kaldırmak için iktidarın yapması gerekenleri de sıralayan Başevirgen, “Zaman kaybetmeden süt/ yem paritesini destek primi hariç asgari 1,3 seviyesine çekilmeli. Damızlık hayvancılık desteklerini sadeleştirilmeli ve destek miktarını artırılmalı. Kaba yem kaynaklarının artırılması için yem bitkisi ekimi yapanlara ilave destekler vermeli. Yetiştiricilerimizin akaryakıt, elektrik, su, işçilik ve nakliye gibi işletme giderlerini ayrıca sübvanse etmeli. En önemlisi “Devlette süreklilik esastır” ilkesinden sapmamalıdır. Yani hayvancılık sektörünü, çalışanlara yapmadığı zamma veya seçim kaygılarına kurban etmemelidir” diye konuştu.