TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2025 bütçe görüşmelerinde; “Beni her şeye inandırabilirsiniz ama Temmuz ayında zeytinyağının 116 lira olduğuna inanmam. Çünkü o tarihlerde -üreticiyim ben- üreticinin elindeki zeytinyağının fiyatı 200 lira, 250 liraydı; raftaki fiyat 300 lira, 350 liraydı. Siz 116 lira ortalama fiyat tespit etmişsiniz. Bu 116 lira olan zeytinyağını nereden buldunuz diye sorduk, cevap veremediniz. Siz, 116 liraya zeytinyağını nereden bulduğunuzun cevabını veremediniz ama Tarım Bakanlığı verdi. Geçtiğimiz günlerde, tağşişli, hileli mallar listesini yayınladı. Büyük ihtimalle TÜİK'in sepetini hazırlayanlar bu tağşişli mallara tenezzül etmişler. Biz buraya gelirken yanımızda memleketten Akhisar'ın halis muhlis zeytinyağını getirdik, bunu giderken TÜİK Başkanımıza vereceğiz çünkü tağşiş mallar gıda için oldukça sıkıntılıdır” şeklinde konuştu.
Bütçe Kanunlaşmadan Rakamlar Değişti
Bütçe kanunlaşmadan rakamlarında sapmalar yaşandığına dikkat çeken Bakırlıoğlu “Sayın Bakanım, bütçe kanunu teklifini hazırlarken en önemli iki parametrenizden birincisi, 2025 yılı yıl sonu enflasyonu yüzde 17,5; ikinci parametre de büyüme yüzde 4'tü yani bunlar üzerinde siz bu bütçeyi hazırladınız. Ancak Merkez Bankasının enflasyon raporuna baktığımız zaman, 2025 yılıyla alakalı yıl sonu enflasyonunu yüzde 17,5'ten yüzde 21'e çıkardığını, 2026 yılı yıl sonu enflasyonunu da yüzde 9,5'tan yüzde 12'ye çıkardığını görüyoruz yani tek haneli enflasyon 2027 yılına kaldı gibi gözüküyor. 2024 yıl sonu enflasyonunu da yüzde 44'e çıkarmış. Benzer durum büyüme rakamlarında da var; piyasa katılımcıları 2025 yılı büyüme oranını yüzde 3,3'ten yüzde 3,2'ye düşürdü, IMF de yüzde 2,7'ye düşürdü büyüme oranını. Şimdi, çok ironik bir şey; biz şu anda bütçeyi tartışıyoruz, bütçe kanunu teklifini tartışıyoruz, bu teklifi tartışıyoruz, kanunlaşmadan şu anda hem büyüme rakamlarında hem de enflasyon rakamlarında ciddi sapma var. Bu durum bu tartıştığımız bütçeyi de bir nevi anlamsız hâle getiriyor. Mesela, aslında ben bu rakamların iyimser olduğunu da görmekteyim büyümeye dair çünkü sanayide çok ciddi bir durgunluk söz konusu, kapasite kullanım oranlarında çok ciddi düşüşler var. Sanayinin, imalat sanayisinin bilhassa millî gelirden aldığı pay her geçen çeyrekte azalıyor; 2022'de yüzde 26,4 olan sanayinin millî gelirden aldığı pay, 2024'ün ikinci çeyreğinde yüzde 19,8'e düşmüş durumda; bu şimdiye kadar ki en düşük oranlardan bir tanesi. Büyümenin lokomotifi daha düne kadar ihracattı, dış ticaretti. Dış ticaret hacmine bakıyoruz, çok ciddi düşüşler olduğunu görmekteyiz. Dış ticaret hacminin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2023'te yüzde 54 iken, 2024'te yüzde 45,8; 2025'te de yüzde 44 olacağı öngörülmekte. İstanbul Ticaret Odasının ekim raporuna baktığımız zaman, orada yirmi bir aydır üst üste daralmadan bahsetmekte ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı "Ülke batıyor. Yüzde 50 faizle nasıl yatırım yapalım, nasıl üretim yapalım, nasıl ihracat yapalım?" diyor. Yani şimdi ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki bir yandan durgunluk emareleri söz konusu -yeterince büyüyemeyeceğiz- bir yandan da enflasyon devam edecek. Yani bu şu manaya geliyor: Bu işsizlik demek oluyor. Bu, özellikle sabit gelirli, dar gelirli yurttaşlarımız için oldukça sıkıntılı günlerin yaklaşacağını, hiç değilse devam edeceğini bizlere göstermekte “dedi.
Dünyada Gıda Enflasyonu Düşüyor Bizde Artıyor
Türkiye gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında birinci olduğunu vurgulayan Bakırlıoğlu “Öyle bir şey ki bakın, bütün dünyada, bütün OECD ülkelerinde gıda enflasyonu düşürüyor. Tüm ülke enflasyonlarını, rakamlarını topladığımız zaman, Türkiye'nin gıda enflasyon rakamına yaklaşamıyor; birçoğunda negatif. Şöyle bir düzeltme yapıldı Merkez Bankası enflasyon raporunda: Yıl sonundaki gıda enflasyonunu yüzde 35'ten yüzde 41,8'e revize ettiler yani artış söz konusu. Şimdi, benim elimde hal fiyatları var; Kumluca -Türkiye'deki en büyük pazarlardan bir tanesi- Merkez Toptancı Hali sebze fiyatları, 9 Kasım 2024 Cumartesi gününün fiyatları. Domates 40 liraymış, geçen sene aynı tarihte domates 14 liraymış; 14 liradan 40 liraya. Ha, bunun üzerine rafa girdiği zaman da yüzde 30, yüzde 40 daha koyun; pazardaki fiyatları buradan çıkarabilirsiniz. Çarliston biber geçen sene 10 liraymış, bu sene 45 lira. Sivri biber, geçen sene 16 liraymış, bu sene 45 lira. Kapya biberi geçen sene 27 liraymış, bu sene 60 lira. Hepsi 2 kat, 3 kat artmış. Mesela, salatalık geçen sene 3 liraymış, bakın, geçen sene salatalığın hâldeki fiyatı 3 liraymış, bugün kaç para biliyor musunuz? 30 lira, 10 kat artmış salatalık fiyatı. Rakamlar böyleyken siz diyorsunuz ki -veyahut da TÜİK diyor- "Türkiye'de gıda enflasyonu yıl sonunda yüzde 41 olacak." Yani hepsi, katlanarak artıyor, artmaya da devam edecek. Bakın, önümüzdeki günlerde daha da çok artacak. Gıda enflasyonu en büyük derdimiz olacak çünkü siz çiftçiyi, hayvancıyı küstürdünüz, üretim yapamaz hâle getirdiniz. Bu toprakların birçoğu önümüzdeki sene boş kalacak, ekilip biçilmeyecek. Bu ahırların birçoğu önümüzdeki dönemde boş kalacak. “ diye konuştu.
TÜİK’in Rakamlarıyla Pazar Fiyatları Arasında Dağlar Kadar Fark Var
TÜİK'ten neden bu sepetteki malların fiyatlarını gizlediğini soran Bakırlıoğlu şunları söyledi: “Sorduğumuzda ‘Efendim, Eurostat da açıklamıyor.’ Siz açıklıyordunuz. Neden açıklamayı bıraktınız? Çünkü sizin açıkladığınız rakamlarla hâldeki fiyat ve pazardaki fiyatın arasında makas iyice açılmıştı ve açıklamaktan vazgeçtiniz ama endeksleri açıklıyordunuz. O endekslerden de sepetteki fiyatlara matematiksel hesaplarla ulaşabiliyorduk ve bu geçtiğimiz Temmuz ayında yayınlandı. Buna göre sepetteki kiranın, Türkiye'deki ortalama kiranın 6.256 lira olduğunu Temmuz ayında iddia ediyordunuz, beyaz peynir 149 lira, zeytinyağının da 116 lira olduğunu iddia ediyordunuz. Yani Türkiye'de 6 bin lira kira bulunabilir belki ama ortalama kira olmaz bu. Beni her şeye inandırabilirsiniz ama Temmuz ayında zeytinyağının 116 lira olduğuna inanmam çünkü o tarihlerde -üreticiyim ben- üreticinin elindeki zeytinyağının fiyatı 200 lira, 250 liraydı; raftaki fiyat 300 lira, 350 liraydı. Siz 116 lira ortalama fiyat tespit etmişsiniz. Peki, o zaman biz size sorduk, ya bu 116 lira olan zeytinyağını nereden bulduk diye sorduk, cevap veremediniz. Sizin cevap veremediğiniz soruya cevabı Tarım Bakanlığı verdi. Geçtiğimiz günlerde, biliyorsunuz, tağşişli, hileli mallar listesini yayınladı. Siz 116 lira zeytinyağını nereden bulduğunuzun cevabını veremediniz, Tarım Bakanlığı verdi. Büyük ihtimalle TÜİK'in sepetini hazırlayanlar bu tağşişli mallara tenezzül etmişler. Biz buraya gelirken yanımızda memleketten Akhisar'ın halis muhlis zeytinyağını getirdik, bunu giderken TÜİK Başkanımıza vereceğiz çünkü tağşiş mallar gıda için oldukça sıkıntılıdır.”
Böyle Absürt Durum Ancak Türkiye’de Olur
Yıl sonu enflasyon hedeflerinin TÜİK’e rağmen tutmayacağına dikkat çeken Bakırlıoğlu “Yıl sonu enflasyon hedefiniz yüzde 44. Şimdi, yüzde 44 tutar mı? Bence tutmaz çünkü önümüzdeki iki ay boyunca yüzde 1,5'luk aylık enflasyon olması lazım. Tuttuğunu varsayalım -tutturabilirsiniz de elinizde TÜİK var nasıl olsa, o sorun değil- eğer bu şayet tutarsa BAĞKUR, SGK emeklisi önümüzdeki yıl yüzde 16 zam alacak, memur ve memur emeklisi yüzde 11 zam alacak, asgari ücrete de -kafaya koydunuz- yüzde 25 zam olacak. Şimdi, Aralık ayında resmî kira artışı ne kadar olacak? Eğer enflasyon yüzde 44 olursa on iki aylık ortalamayla bugün için yüzde 62,0; yıl sonunda da yüzde 58 rakamı çıkacak. Şimdi, emeklinin gelirinin yüzde 32'si TÜİK'e göre kiraya gidiyor ve onlar için hayati öneme sahip. Siz emekliye yüzde 11, yüzde 16 zam vereceksiniz ve diyeceksiniz ki: ‘Kiraya yüzde 58 zam olacak.’ Allah aşkına, böyle bir şey olabilir mi? Şimdi, hane halkı gelirinin yüzde 24'ü kiraya gidiyor gene TÜİK'e göre; siz memura diyeceksiniz ki: "Yüzde 11 zam yapıyorum.", asgari ücretliye dönüp diyeceksiniz ki: ‘Yüzde 25, yüzde 30 zam yapıyorum ama sen kirana yüzde 58 artış yapacaksın.’ Ya, bu olacak iş değil, böyle absürt durum herhâlde bir tek Türkiye'de olur. Asgari ücretliye girmeyeyim, işin içinden çıkamayız yani 17 bin lirayla asgari ücretlinin nasıl yaşadığı, hakikaten de ne kadar kira veriyor, nasıl yaşıyor, hakikaten de muamma bir şey. Memurlardan bahsedelim ya, memurlarımızdan bahsedelim: Uzman öğretmen bugün için 52 bin lira maaş alıyor. Siz bu rakamlarla bu uzman öğretmene yüzde 11, yüzde 11,5 zam vereceksiniz, yaklaşık 5.700 lira zam vereceksiniz önümüzdeki süreçte. Ve gene TÜİK'in, Türkiye'de ortalama kira 17.800 lira yapılan araştırmalarda. Diyelim ki TÜİK'in rakamları doğru olsun, işte yüzde 25'in, hane halkının yüzde 25'i kiraya gittiğini varsayalım, 52 bin lira ücret alan birisinin de 13 bin liraya kirada oturduğunu varsayalım. Şimdi, siz bu adamın, bu uzman öğretmenimizin maaşına 5.720 lira zam yapacaksınız, 13 bin liraya kirada oturduğunu düşünürsek aralık ayında kira sözleşmesi geldiyse 7.500 lira fark olacak, 7.500 lira fark olacak. Yani şimdi siz hakikaten de memurunuzun maaşında bir artış yapmış oluyor musunuz, olmuyor musunuz? Bu hakikaten de sıkıntılı bir durum, çok ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıyayız, çok ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıyayız. Önümüzdeki en büyük problemlerden bir tanesi bu olmaya devam edecek” dedi.