Nevizade Sokak Numara 13. Küçük bir dükkân burası. İçine ancak 10-15 kişi sığabilir ayakta. “Bir tramvay büyüklüğünde “ diye betimlenmiş bu mekân.
Giriş bölümünün sağ tarafında duvara monte edilmiş tezgâh olarak kullanılan bir raf var. Giriş kapısının tam karşısında da meyhanenin içki ve yemek tevzi tezgâhı. Sol tarafta da birkaç minik masa ve tabure görünmekte. Bu tezgâhın arka kısmında bulunan masanın üzerinde de müşterilere ufak tertip mezeler hazırlanıyor. Fazla bakımlı bir yer değil burası. Ama çok temiz.
Bakımlı olmaması mali imkânsızlıklardan elbet. Ellili yılların başındayız. İkinci büyük paylaşım savaşı yeni bitmiş. Olumsuz etkileri hala sürmekte. Ülkenin her yanında yokluk ve kıtlık bütün ihtişamı ile kol geziyor. Bu bakımdan mazur görelim meyhanenin bakımsızlığını.
Lambo’nun yerinden söz ediyorum. Nevizade sokağının ilk meyhanelerinden biri burası. Lambo Rus asıllı. 1917 devrimi sonrasında İstanbul’a gelenlerden olmalı.
Kapandıktan sonra zamanla büfe ve bakkal dükkanı olarak işletilen bugün ise küçük bir değişiklik sonrası bir başka meyhanenin parçası haline gelen bu mekan İstanbul meyhane kültürünün mabedidir aslında. Bakın İlham Berk nasıl söz ediyor buradan:
“Lambo’nun meyhanesi belki de dünyanın en küçük meyhanesidir. Bir tramvay büyüklüğündedir. Bu dünyada Rimbaut (şiirin delifişeği) gibi, yaşadığına inanmayan Sait Faik, yalnız burada varlığından kuşku duymaz. Dünyada sanki ilk güzel günü burada olmuştur; cıgarası ilk burada yanıyordur; ocağı ilk burada tütüyor, çorbası pişiyor ve de ilk burada keyfi tamdır.
Ya Abidin Dino için nedir burası?
Yalnız Sait’tir. Abidin,Sait’in ancak burada Sait olduğunu bilir çünkü. Hem Bedri Rahmi de görünmüştür işte; arkasına da çiçeği burnunda Orhan Peker ile Turan Erol’u takmıştır. Ama Abidin ile Sait burada yalnız ikisi iken kendileridir. Bu böyledir ama Bedri Rahmi’nin gelişi ile dünya daha bir onların olmuştur.”
Alaylı akademisi denirmiş bu mekân için. Alaylı sözcüğüne katılmıyorum ama bir akademi burası kesinlikle. Kimler yok ki burada? Orhan Veli, Cahit Irgat, Oktay Rıfat, Melih Cevdet, Mücap Ofluoğlu, Münir Özkul, Sadri Alışık, Salih Tozan ve daha niceleri.
Sanat aşığıdır Mösyö Lambo. Bu müşteri grubunun arasında başka türlü olabilmek mümkün mü?
Boş kaldığı her an Rus Klasiklerini okuduğu söylenir tezgâhının başında.
Bir veresiye defteri vardır hayli ünlü. Bakınız Erol Günaydın nasıl söz ediyor bu defterden.
“O dönemler herkes züğürt. Parası çıkışmayan birşeyler yazardı Lambo’nun defterine. Ya bir şiir, ya da bir söz. Ben Galatasaray’da okurken arkadaşım Baran’la oraya gider, bir bira söyler, Lambo’nun veresiye defterini masaya koyar okurduk. Orada Oktay Rıfat’ı, Melih Cevdet’i görünce çok mutlu olurduk. Sonra hepsi ile arkadaş oldum.”
Rusça ana dili idi Lambo’nun. Karısı İstanbul Rumlarındandı. Eşinden Rumca öğrenmişti. Nasıl öğrendiği bilinmez ama Fransızcası da fena değildi. Müşterilerine yakışır bir meyhaneci yani.
**
Bir gün. Takım elbiseli, gözlüklü birtakım adamlar gelir Lambo’nundükkânına. Kimliklerini gösterip arama yaparlar. Veresiye defterine el koyup dükkânı kapatırlar. Lambo’yu da alıp götürürler. Komünist olduğu iddia edilmektedir kendisinin. Bir süre sonra bırakırlar ancak deftere el konulmuştur MAH (*) tarafından. Bu arada artık meyhanecilik yapmaması da söylenir kendisine.
Bir daha meyhanecilik yapamaz Lambo. Bir kunduracı dükkânı açar ancak çok sürmez bu macera. Mesleğini icra edememenin üzüntüsünden mi? yoksa başka bir nedenden mi? bilinmez bir akşam Dükkânını kapatır, kapıyı arkadan kitler, perdeleri örter bir taburenin üzerine çıkıp tavandan sarkıttığı ipi boynuna geçirir ve tabureye bir tekme..
Göklere çıkmıştır Lambo ve artık hep orada kalacaktır.
Lambo artık yok. Peki ya veresiye defteri? Ona el koyan MAH ne yapmıştır deftere?
Erol Günaydın da Mücap Ofluoğlu da Oktay Rifat da yıllarca peşinden koşarlar defterin ama izini bulamazlar.
İmha edilmiştir muhtemelen o defter. İnsanlık düşmanı bir mesleğin mensupları nasıl takdir edebilirler ki o defterin değerini?
(*) MAH: MİT'den önceki istihbarat teşkilatı. 1926-1965 yılları arasında faaldi. Bu tarihte yerini MİT e bıraktı.
Gülseren Güran 6 Ay Önce
Teşekkürler Hakkı, emeğine sağlık. Bu ülkeyi güzelleştirmek de suç.
Atına Eksarihidis 6 Ay Önce
Teşekkürler bizimle paylaştığınız için.