CHP PM üyesi, İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Ednan Arslan Çevre Kanunu’nda yapılan değişiklikler için toplanan Çevre Komisyonu toplantısında getirilen teklife ve iktidarın çevreye ilişkin duyarsızlığına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
HER ŞEYİN BAŞI ÇEVRE
CHP’li Ednan Arslan Çevre Komisyonu’nun daha sık toplanması gerektiğini vurguladığı konuşmasında, ‘Çevre Komisyonu çok sık toplanması gereken ama toplanmayan, komisyonu doğrudan ilgilendiren düzenlemelerde bile, bugün olduğu gibi sadece tali olarak toplanan bir Komisyon oldu. Dünyada gittiğiniz her uluslararası toplantıda iklim krizi başta olmak üzere, çevreyle ilgili konular birinci gündem maddesi oluyor ve çok önemli görüş ve düşünceler paylaşılarak önemli kararlar alınıyor. Ancak ülkemizde çevreyle ilgili yaşanan pek çok sorun ve sıkıntıya rağmen komisyon olarak yeteri kadar toplanarak çalışma yapmış değiliz.’ Diye eleştirilerde bulundu.
NİMET RUSYA’NIN KÜLFET TÜRKİYE’NİN
Seçim sürecine girildiğini hatırlatan ve değerlendirmelerini ‘tarihe de not düşmek adına yapmak istediğini’ ifade eden CHP’li Arslan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hepimizin bildiği gibi Akkuyu’da Rusya tarafından yapımı gerçekleştirilen bir Nükleer Santral var. Yap-işlet-sahip ol gibi ucube bir modelle, ilk defa ülkemizin egemenlik sınırları içerisinde bir başka ülkeye ait santral kuruluyor. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak adına kurulan, Rusya'ya göbekten bağlandığımız on beş yılın sonunda da cebimizden 100 milyar dolar para çıkacak bir işten bahsediyorum. Ruslar santrali yapıyorlar, işletecekler, her türlü ticareti de yapacak ve sahibi olacaklar. Santralin nükleer atıkları ise Türkiye’ye kalacak. Yani, Nükleer atıkları bertaraf etme yükü ülkemize kalacak. Çevre Komisyonunun konuşması gereken, üzerinde uzun uzun tartışması gereken işlerden biri bu Akkuyu Nükleer Santrali ve Nükleer atıkların bertarafıdır. Santralde nükleer reaksiyon ile elektrik üretilecek. Sonuç olarak izotoplar oluşacak. Rusya yararlı izotopları alıp götürecek, kullanacak, atıkları ise getirip Anadolu'da bize teslim edecek. Atıkların bertaraf edilememesi ve bir sızıntı olması halinde ilgili bakanlıklar nasıl bir iş birliği yapacaklar? Çevre Bakanlığının, Enerji Bakanlığının bu konuda nasıl bir eylem planı var? Yetkililerin kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir.
Bu nükleer santralde bir teknoloji transferi yok. Santralin sahibi Rusya. Ülkemiz sadece elektrik satın alan müşteri konumunda. Üstelik üretilen elektriği fahiş fiyatla alacağız. En son yapılan GES ihalelerinde kilovatsaat başına 1,16 sentlere düşen elektrik alımları var iken, bu santral ile Rusya’dan kilovatsaat başına 12,35 ila 15,33 sent aralığında yıllarca elektrik alacağız.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Çevre Komisyonu olarak 2'ncisinin Sinop'ta, 3'üncüsünün Trakya'da yapılması için yer aranmasına ya da fizibilite yapılmasına karşı tepki gösterip ses yükseltmemiz gerekir.”
DENİZLERİMİZİ KİRLETMEK BU KADAR UCUZ MU?
Komisyonda görüşülen ve teklifte yer alan büyük tonajlı gemilere uygulanan cezaların düşürülmesine ilişkin düzenleme hakkında değerlendirmelerde bulunan CHP’li Arslan şöyle konuştu:
“100 bin grostonluk gemiler ve daha büyük tonajlı gemiler için aynı miktarda ceza öngörülüyor. Balast suyu geminin taşıma kapasitesinin yüzde 30'u ila 35'idir. 100 bin grostonluk gemi ile 300 bin grostonluk geminin arasındaki balast suyu farkı 3 kat. Getirilen teklifle 3 kat daha fazla kirleten ile 3 kat daha az kirleten aynı kefeye konuyor. Peki, uluslararası alanda İtalya, Yunanistan, İspanya cezaları nasıl uyguluyor? Denizlerine balast suyu ve kirleticiler döküldüğünde bu ülkeler ne kadar ceza uyguluyorlar? Bizim denizlerimizi kirletmek, Avrupa Birliği ülkelerinin denizlerini kirletmekten daha mı ucuz? Yedi ay önce artış yapılan düzenlemede, nasıl bir yanlış yapıldı ki tekrar bir düzenleme yapılıyor? Bunların açıklanması, izah edilmesi gerekir.”
DOLGU ALANA YERALTI OTOPARKI BÜYÜK RİSK
CHP’li Arslan kıyılarda dolgu alanlara yapılması düşünülen yeraltı otoparkı düzenlemesi için ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu dolgu alanlarına ve kurutularak elde edilen alanlara yeraltı otopark yapılması beraberinde büyük riskler getirir. Dolgu alanların üstüne zaten zaman zaman, ‘yeşil alan, açık otopark, büfe’ gibi pek çok yapı yapıldı. En son havaalanı bile yapıldı.
Şimdi yerin altına gözükmeyecek şekilde otopark da yapılsın isteniyor. Bu ciddiyetle değerlendirilmesi gereken bir konu. Çünkü bu dolgular, öyle ya da böyle ne kadar kurutulmuş olsa da sıvılaşma alanları. Buraların jeolojik etütlerinin çok iyi yapılması gerek. O dolgu alanlarının ileri bir teknolojiyle oluşturulması lazım. Ama ülkemizdeki dolgu alanları hafriyat dökülerek su kaynağının kurutulması ile kıyının doldurulması şeklinde oluşturuluyor.
Ayrıca getirilen düzenlemenin ucu açık. Dolgu alanı ya da alanları tekrar açılarak, herhangi bir teknoloji tarif etmeden yeraltı otoparkı yapılmak isteniyor. Bu çok riskli ve tehlikeli bir iş. Bu kadar tehlikeli bir konuyu gündeme getirenlerin, yani iktidar mensuplarının; ‘Düzenleme özel bir yer için mi isteniyor? Dolgu alanlarının altına yeryüzünden gözükmeyecek şekilde otopark nasıl yapılacak? Hangi teknoloji kullanılacak? Nerede yapılacak? Bunun için hangi fizibilite ve jeolojik etütler yapılacak? Hangi inşaat tekniğiyle yapılacak? sorularını yanıtlanması ve kamuoyunu bilgilendirmelerini bekliyoruz.”