CHP YDK Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda “Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında konuşma yaptı.
İHRACATIN GELİŞMESİNDE CİDDİ BİR KATKISI YOK
Bu yasa gündeme geldiğinde, bu yasa tartışılmaya başladığında heyecanlandım. Acaba ihracatçı için ne getiriyor, acaba Türkiye'de ihracatın gelişmesi için ciddi bir katkısı olacak mı diye. Ancak baktığımızda, çok ciddi bir katkı yok. İşin özüne baktığınızda Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı uzun zamandır atanamıyor; bu sorunu çözmek için bir yasal düzenleme getirilmiş. Bir binanın devriyle ilgili bir sıkıntı var, bu binanın devri, helal akreditasyon, bir de yirmi yıllık devri iktidarında bu Hükûmetin hiç aklına gelmeyen fuarlarla ilgili düzenleme; fuarlardan belediyelerin aldıkları reklam katkı payının ortadan kaldırılmasıyla ilgili düzenleme getiriliyor. İktidarın yirmi yıllık süresince aklına gelmemiş, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde olunca böyle bir düzenleme akla gelmiş.
EKONOMİMİZİN KRONİK PROBLEMLERİNİNDEN BİR TANESİ İHRACAT
İhracatçı birliklerinin İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine aktaracakları paylarla ilgili mutlaka İhracatçılar Birliğinin yedek akçelerinde para tutulması gerekiyor. Çünkü ihracatçılar birliklerinin yapmak zorunda oldukları projeler var. Mesela yurt dışı pazarlar için gerekli analiz laboratuvarları gibi. Burada kendi ekonomik yapılarının güçlü tutulması gerekiyor. İhracatın artırılması gerekiyor, döviz kazandırıcı işlemlerin artırılması gerekiyor. Bizim ülkemizin ekonomisinin kronik problemlerinden bir tanesi ihracat. ‘İhracatta rekor kırıyoruz.’ Evet, bu ülkenin bir ferdi olarak ihracatta nitelikli bir rekorun kırılması benim açımdan gurur verici bir şey olurdu ama okumayı yanlış yapıyorsunuz. Okumayı düzgün yaparsanız burada bir rekordan bahsetmeniz mümkün değil. Şöyle ki: Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ihracat/kilo rakamlarına baktığınız zaman 4 dolarlardan başlar, 2 dolarlara kadar iner. 2,5 dolar civarına Almanya, Çin Halk Cumhuriyeti 1,53 dolar. Birim kilo ihracatı, Türkiye Cumhuriyeti’nde geçen ay 1,30 dolar iken, rekor kırıldığı söylendiği dönemde, Nisan ayında- birim ihracat kilosunu 1,28 dolara satıyor. Bunun anlamı şu: Biz buradaki kaynaklarımızı ve emeğimizi yurt dışına çok ucuza satıyoruz.
ALTERNATİFSİZ ÜRÜNLERDEN BİR TANESİ FINDIK
Sektörel bazda baktığımız zaman ihracatta en çok ağaç ve orman ürünlerinde yüzde 33 civarı bir artış var, ondan sonra çimento ve çimento dışı, seramik gibi ürünlerde yüzde 41, mücevherde yüzde 30 civarı. Geçtiğimiz nisanla bu nisanı kıyasladığımızda artış madencilik ürünlerinde yüzde 26,6. Bir ihracatı geliştirmek istiyorsak eğer Türkiye'nin alternatifsiz ürünlerini değerinde satacak önlemler almak zorundayız. Mesela bu ülkenin alternatifsiz ürünlerinden bir tanesi, tarım ürünlerinden bir tanesi fındık ve fındık ürünleri. Bu sene baktığınızda fındık ve fındık ürünleri ihracatında eksi yüzde 33,5'lik bir gerileme var. Yani buna Ege Bölgesi'nde incir ve üzüm, tarım ürünleri olarak baz alırsanız, bunları değerinde satacak önlemler almazsanız, bunları değerinde satıp pazarlayamazsanız burada ciddi sıkıntılar yaşarız.
MARKALARI CEZALANDIRIYORSUNUZ
Konulardan bir tanesi, Turquality kapsamında bazı sektörlerin teşvik edilmesi. 2564 sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Sektörleri Markalaşma Desteği Hakkında Karar'da bir düzenlemeye gittiniz. Bu düzenlemenin geçici 7'nci maddesinde Türkiye'nin özellikle gastronomi alanında dünyaya mal olmuş bir markasını baz alarak diğer bütün markaları cezalandırıyorsunuz. "Franchising"leri bu yıl itibarıyla Turquality markasının dışına çıkarıyorsunuz; bu doğru değil, bizim döviz kazandırıcı hizmetlere ihtiyacımız var, hızlı bir şekilde bu 7'nci maddeyi gözden geçirmeniz gerekiyor.
İHRACATIN NİTELİKLİ OLARAK ARTIRILMASINI İSİYORUZ
Biz Türkiye'de ihracatın artırılmasını istiyoruz, ülkede ekonominin rayına oturabilmesi için hem ihracat hem döviz getirici tüm işlemlerin artması gerektiğinden, nitelikli bir artıştan bahsetmek istiyoruz. Nitelikli artıştan bahsedebilmek için de Türkiye'nin mesela savunma sanayisinde artış var, bu doğru, nitelikli bir artış fakat onun ötesinde bilgi ve bilgi teknolojileri ihraç eden ve kendi ürünlerini değerinde satan bir Türkiye gerçeğini bulmak istiyoruz. Eğer bunu başaramazsak gelecek yüzyıla ne maden ne ağaç bırakacağız. Bir de emeğimizi uluslararası piyasalarda ucuz fiyata satmış olacağız; bunların gözden geçirilmesi, eğer ihracatla ilgili düzenlemeler yapılacaksa bir an evvel teknoloji ihraç eden şirketlerin, yenilik ihraç eden şirketlerin destekleneceği mekanizmaları yaratmak zorundayız.