"Seçime giden yol eşit değil"

İstanbul

“Seçim Kanunu” hakkında değerlendirmelerde bulunan CHP'li Kaboğlu, “Siyasal partilere ve seçimlere ilişkin anayasal hükümlerin büyük ölçüde askıda olması, demokratik siyaset alanını daraltmakta ve demokratik toplum düzenini sürekli baskılamaktadır.” dedi.

TBMM, Genel Kurulu’nda 321 sıra sayısıyla görüşülerek kabul edilen “Seçim Kanunu” hakkında değerlendirmelerde bulunan Kaboğlu, “Siyasal partilere ve seçimlere ilişkin anayasal hükümlerin büyük ölçüde askıda olması, demokratik siyaset alanını daraltmakta ve demokratik toplum düzenini sürekli baskılamaktadır.” diyerek üç temel soruna dikkat çekti.

SİYASAL PARTİLER, EŞİT KOŞULLARDA YARIŞMAMAKTADIR

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Parti başkanlığı, Anayasa’nın, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığına ilişkin hükümleri ile bağdaşmadığını ve Anayasal eşitlik ilkesini ihlal ediyor olması sonucu TBMM’de temsil edilen partiler, haklar ve yükümlülükler bakımından, madde 68 ve 69 hükümleri kapsamında Anayasa önünde eşit olmadığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Devleti ve yürütmeyi tek başına temsil eden ve şirket statüsündeki Varlık Fonu başkanlığını da yapan şahsiyet, parti genel başkanıdır. Söz konusu kişi, Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların ve atanmış kişilerin de -Anayasa’ya aykırı olduğu halde- katıldığı parti faaliyetlerinde, parti genel başkanı sıfatını değil, Cumhurbaşkanı unvanını kullanmaktadır. Bu, halkın kendisine tevdi ettiği kamusal sorumluluğu istismar etmekten başka bir şey değildir.” dedi.

SEÇİM KANUNLARI, AYRIMCI DÜZENLEMELER İÇERMEKTEDİR

Anayasa Komisyonu üyesi Kaboğlu, seçimlere giden yolun “eşit” ortam ve olanaklar sunmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Eşitsizlik, seçim öncesi/esnası ve sonrası her safhasında, Cumhur ittifakı partileri ve özellikle AKP’nin, çok unvanlı genel başkana sahip olması nedeniyle, Devlet olanaklarını parti lehine yine seferber edecektir. Cumhurbaşkanı’nı seçim yasaklarının dışında tutmak suretiyle Cumhur İttifakı partilerini kurtarmaya yönelen bu kanun teklifi, “beytülmâl”ı bir şahsın ve bir zümrenin esenliği için yağmalamayı kendisine yakıştırmakta utanılacak bir hal görmemektedir.” dedi.

DEMOKRATİK TOPLUM DÜZENİ SAYGI GÖRMEMEKTEDİR

Kaboğlu son olarak, siyasal partilerin eşit koşullarda yarışmaması ve ayrımcı düzenlemelerle, demokratik siyaset alanı, Cumhur İttifakı dışında kalan partiler için iyice daraltıldığını söyleyip demokratik toplumun Anayasal özgürlüklerini de kullanılamadığını dikkat çekerek şunları aktardı:

Medya, Kişi-Parti-Devlet’in propaganda aygıtı olarak kullanıldığından, partiler, faaliyetlerini topluma yansıtma bakımından eşit konumda değiller. Yurttaşlar ise, “siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma” yönünden eşit değil; zira, düşünce ve ifade özgürlükleri ile barışçıl toplanma ve gösteri özgürlükleri, hukuk dışı şekilde ve şiddet kullanılarak sürekli bastırılmakta ve ölçüsüz yaptırımlara tabi tutulmaktadır.” dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.