CHP İstanbul Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Aykut Erdoğdu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulanmasıyla birlikte ekonomideki bütün dengeler bozulurken, artan kurun ihracata faydası değil, zararı olduğunu belirterek, “Rekabetçi kurla ihracat artışı sağlarız diye düşünüyorlardı ama olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Tek adam sisteminde kur artışlarının ani ve yüksek olması, reel ihracatı artırmadı, aksine azalttı” dedi.
Erdoğdu, Nisan 2018 tarihinden bu yana dolarda görülen artışın ihracata olumlu bir yansıması olmadığının rakamlara bakıldığında görüldüğünü vurgulayarak, 2 Nisan 2018 ile son açıklanan dış ticaret verilerinin esas olduğu 30 Ekim’de cari fiyatlarla ABD Dolarının Merkez Bankası döviz alış kurunun yüzde 106,6 artışla 3,95 liradan 8,32 liraya çıktığına dikkat çekti. Dolardaki bu uzun vadeli artışa karşın 2020 Ekim itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatın 2019 Ekim ayına kıyasla 180,2 milyar dolardan 167,2 milyar dolara düşerek yüzde 7,2 azaldığını belirten Erdoğdu, iktidarın kurun belli bir düzeyde tutulması için harcanan döviz rezervlerine rağmen başarısız olduğunu söyledi.
İktidarın bu başarısızlığı ve dövizdeki artışı durduramamasının ardından, güvenilir ve yapısal bir program hazırlamak yerine, “önemli olan kurun seviyesi değil, rekabetçi olup olmaması” şeklinde bir söylem geliştirdiğini kaydeden Erdoğdu, şunları söyledi:
DAMAT BAKAN ANLAMSIZ SÖZLERİNİN ALTINDA KALDI
“Kuru belli bir düzeyde tutamayacağının farkına vardığını anlayan ama ekonomiden anlamadan Hazine ve Maliye Bakanlığı yapan damat, uçuşa geçen döviz kuruyla ihracatı artırılabileceğini söylemesinin hiçbir mantığı yoktu. Nitekim bu anlamsız söylemlerin altında kalarak istifa etti. İhracat ve kur verilerine baktığımızda TL’nin reel değeri düştükçe ihracatın beklendiği gibi artmadığı, aksine gerilediği görülüyor. Üstelik TL’nin değer kaybı, ihracatı artırmadığı gibi halkı da yoksullaştırıyor. Mayıs-Temmuz aylarında artmış gibi görünen ihracat değerleri ise tamamen pandemi döneminde Türkiye’nin, Çin’in yerini kısa dönemli doldurma etkisinden kaynaklandı. Ancak Temmuz ayından sonra ihracatta pandemi nedeniyle daralan Çin pazarının olumlu etkisinden de yararlanamadık.”
İhracatın gelişimi ile reel kur arasındaki ilişki incelendiğinde 2008 Ocak ile 2014 Aralık döneminde aylık ihracatın TL’nin mutedil değer kaybından etkilendiği ve bir miktar artış görüldüğüne işaret eden Erdoğdu, “Bu durumun iki nedenden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Yani, ya TL’nin değer kaybına rağmen reel ihracat bu durumdan etkilenmiyor ya da reel kurdaki gerileme reel olarak ihracatı artırıyor olmasına rağmen, ihracat yapılırken daha düşük gelir elde edilmesinden kaynaklanıyor” diye konuştu.
KURDAKİ HAREKET,İHRACATA 2018 YILI NİSAN AYINA KADAR YANSIDI
Reel kurdaki hareketin reel ihracata 2018 yılı Nisan ayına kadar birebir yansıdığının söylenebileceğini belirten Erdoğdu, şöyle devam etti:
“Bu ilişkinin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin etkilerinin hissedilmeye başladığı 2018 yılı Nisan ayına kadar bu şekilde sürdüğü görülüyor. Oysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulandığı son dönemde bu ilişkinin tamamen şekil değiştirdiği ve Türk Lirası’nın değer kaybının ihracatı artırmak yerine azaltma yönünde bir harekete geçmeye başladığı verilerle ortaya çıkıyor. TL’nin değer kaybı reel ihracat üzerinde etkili ancak bu etkinin güçlü olabilmesi için değer kaybının mutedil ve üreticiler tarafından kolay hazmedilebilir oranlarda gerçekleşmesi gerekiyor. Tek adam sisteminde kur artışları ani ve yüksek düzeyli sıçramalarla sürdü. Bu durum fiyatlama ve üretim kararlarında belirsizliklere yol açıyor. Bu da ihracat kapasitesini olumsuz etkiliyor. Pandemi sonrası Çinli üreticilerin yerini almak için bir çıkış yaptığımız süreci devam ettiremediğimizi de ortaya koyuyor. Tek adam sistemi ve onun liyakatsiz bağlılığı esas alan uygulamaları Türkiye’ye sadece zaman kaybettirmedi aynı zamanda her alanda gerileme de yarattı.”