CHP İstanbul Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Aykut Erdoğdu, iktidarın güvenilirliğini tamamen kaybettiğini, vatandaşın artık hiçbir vaatlerine inanmadığını bildirerek, “Vatandaşta iktidara karşı o kadar güvensizlik var ki, kimse pozisyonunu terk etmiyor. Hükümet ne derse desin, bankalar mevduata yüzde 17-18 faiz veredursun, bankalarda parası olan vatandaş da şirketler de döviz ve altından TL’ye dönmüyor” dedi.
Erdoğdu, yaptığı açıklamada, çağdaş bir ekonominin güven unsuru üzerine kurulabileceğini, güven ve istikrar olmadan ekonominin kap-kaç ekonomisi temelinden kurtulamayacağını belirten Erdoğdu kurdaki dalgalanmaya dikkat çekti. Merkez Bankası’nda, pandemiden önceki dönem olan 2020’nin 21 Şubat’ında 6,11 olan dolar kurunun 6 Kasım’da 8,48’e çıktığına işaret eden Erdoğdu, 31 Aralık’ta 7,43’e, 2021’in 12 Şubat’ında ise 7,03’e düştüğünü hatırlattı. Dolardaki düşüşün bu kadarla da kalmadığını 16 Şubat’ta 6,93, 19 Şubat’ta ise 6,97 olan doların, 26 Şubat’ta tekrar yükselişe geçerek 7,38’e kadar çıktığını vurgulayan Erdoğdu, dolar kurunun bu kadar dalgalandığı başka bir ülkenin bulunmadığını ifade ederek şunları kaydetti:
2-3 AYDA BİR, EKONOMİ POLİTİKASI KOMPLE DEĞİŞİYOR
“2020’nin 6 Kasım’ında piyasada 8,57, Merkez Bankasında 8,48 TL olan dolar, 16 Şubat’ta Merkez Bankası’nda 6,93’ün altına indi ama döviz ve altında bir çözülme olmadı. Merkez Bankası’nın politika faizine baktığımızda ise şunu görüyoruz. Politika faizi 25 Şubat 2015’de yüzde 7,50 iken, 1 Haziran 2018’den itibaren yüzde 8’den hızla 14 Eylül 2018’de yüzde 24’e kadar çıktı. İktidar, faiz, kur ve enflasyonu aynı anda düşürme gibi ekonomide imkansız üçlü denileni yapmaya çalıştı. Hatta ekonomi politikasını ters yüz edecek bir söylemle enflasyonun faizin sonucu olduğu iddiasını ortaya attı. Temmuz 2019’dan itibaren politika faizi hızla düşürülerek Mayıs 2020’de yüzde 8,25’e kadar indirildi. Sonuç eşyanın tabiatı gereği hüsranla sonuçlanıp ekonomi duvara toslayınca da damada yol verildi. Politika faizi ise 2020’nin son aylarında önce yüzde 10,25, sonra yüzde 15’e, Aralık’ta ise yüzde 17’ye çıkarıldı.
Politika faizini, 2018’de 106 günde yüzde 8’den yüzde 24’e yükselten, 2019-2020 döneminde 300 günde yüzde 24’den yüzde 8,25’e, ardından 25 Eylül-25 Aralık arasında 91 günde yüzde 8,25’den yüzde 17’e çıkaran bir iktidarın ekonomi politikasına kim inanır? Gelişmiş ülkelerde Merkez Bankaları bir faiz değişikliğinde kılı kırk yararken, bırakın aylık-iki aylık, kimi zaman yıl boyunca izleyeceği faiz politikasını önceden taahhüt edip, taahhüdüne harfi harfine uyarken, bizde politika bir günde değişiyor, bugün söylenenin yarın tersi söyleniyor.”
“VATANDAŞ İKTİDAR GİBİ GÜNLÜK KARARLAR VERMİYOR”
Vatandaşın sanılanın aksine bütün bunları ekonomi uzmanlarından bile iyi tahlil ettiğini bildiren Erdoğdu, şöyle devam etti:
“Vatandaş, iktidar gibi günlük kararlar vermiyor. Uzun dönemli bir bakış açısıyla politikasını belirliyor. Nitekim vatandaş, dolar ve altının uzun vadede kriz yaşayan bir ekonomide düşmek bir yana artacağını öngörüyor. Yatırım kararlarını da buna göre veriyor. Maaşını alan elindeki avucundakiyle gidip altın, dolara, avro alıyor. Büyük bölümünü de yine ay içinde bozdurup harcamalarını yapıyor. Bu yatırım değil, vatandaş elindekini korumaya çalışıyor. Dolarizasyon bir türlü kırılamıyor.”
VATANDAŞ TASARRUFUNU DOLAR, AVRO VE ALTINA YATIRIYOR
Verilerden de bu durumun görüldüğünü kaydeden Erdoğdu, son bir yılda altın gibi kıymetli maden depo hesapları dahil bankalardaki yabancı para mevduatının 228,4 milyar dolardan 264,4 milyar dolara çıktığını, bu parada gerçek kişilerin mevduatının 122,3 milyar dolardan 148,7 milyar dolara yükseldiğine dikkati çekti. Altının içinde yer aldığı kıymetli maden depo hesaplarının ise son bir yılda 17 milyar dolardan 38,2 milyar dolara çıktığını vurgulayan Erdoğdu, “İlginç olan, insanların daha çok altına yönelmesi. Son bir yılda kıymetli maden depo hesapları yüzde 124, miktar olarak da 21 milyar dolar artış gösterirken, döviz hesaplarındaki artış yüzde 7, miktar olarak yaklaşık 15 milyar dolarda kaldı. Katılım bankalarındaki kıymetli maden depo hesaplarındaki artış yüzde 155’i, döviz hesaplarındaki artış yüzde 35’i buldu” dedi.
ÜLKE GÜNLÜK KARARLARLA YÖNETİLİYOR
Erdoğdu, 2-3 ayda politika faizinin üç katına çıkıp, ardından üçte bire inmemesi gerektiğini, böyle bir ekonominin sağlıklı olamayacağını dile getirerek, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Ülke o kadar günlük kararlarla yönetiliyor ki, akıl alır gibi değil. Örneğin kurumlar vergisinde geçmişe yönelik bir artış olacağı şeklinde haberler basında yer aldı. Tamamlanmış 2020 yılını da içine alacak şekilde ek kurumlar vergisinden söz ediliyor. Herkes hesabını kitabını yapmış, ödeyeceği vergi belli olmuş. Sonra sil baştan, geçen yılın gelirleri üzerine yeni bir vergi... İngiltere’de parlamentonun ve dolayısıyla demokrasinin de temeli olan Magna Carta keyfi vergilendirmeye karşı ortaya çıktı. 1215 tarihli Magna Carta’dan bu yana, yani 806 yıldır keyfi vergilendirme yok. Biz de var.
En son 27 Şubat Cumartesi günü, apar topar okulların açılmasını 1 Mart’tan 2 Mart’a aldılar. Sebep Cumhurbaşkanı’nın 1 Mart’taki Bakanlar Kurulu toplantısında konuyu yeniden ele alacağız demesi. Türkiye büyük bir ülke. Buna göre hareket edilmeli, apar topar kararlar verilmemelidir. CHP iktidarında kısa, orta ve uzun vadeli politikalar uygulanacak, günlük kararlarla ekonomi şekillendirilmeye çalışılmayacak.”