CHP'li Kara: "Yurttaşı mülksüzleştirmeye yönelik bir düzen kurulu"

Hatay

CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, fahiş kira artışlarına yönelik yaptığı açıklamada iktidarı eleştirerek, "İktidar mensupları her büyükşehirde yükselen gökdelenleri işaret ederek iftihar ediyorlar. Ancak, zarar verdikleri kentsel yaşam düzenine ek olarak, bugüne kadar yurttaşı mülksüzleştirdikleri de istatistiksel verilerle ortada" dedi.

CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, fahiş kira bedeli artışları ve deprem bölgesindeki kiracıların mağduriyetlerine dair yazılı bir basın açıklamasında bulundu.

Bugüne kadar AKP iktidarının konut ve inşaat odaklı bir ekonomi politikası çizdiğini ve bununla övündüğünü dile getiren Nermin Yıldırım Kara, “İktidar mensupları her büyükşehirde yükselen gökdelenleri işaret ederek iftihar ediyorlar. Ancak, zarar verdikleri kentsel yaşam düzenine ek olarak, bugüne kadar yurttaşı mülksüzleştirdikleri de istatistiksel verilerle ortada" ifadelerini kullandı.

TÜİK verilerine dikkat çeken Yıldırım Kara, "Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği yıl, yani 2002 yılında konut sahipliği oranı %73,1 seviyesindeymiş. 2022 yılı yapılan ölçümlerde ise bunun 56,7 seviyesine gerilediğini görüyoruz. 2014 yılından 2022 yılına kadar da yine kiracı sayısında keskin bir artış göze çarpıyor. Şimdi yurttaşların geneli mülksüz hale getirilirken bir kesimin konut ve mülk sahipliği sürekli artıyor. Yani oturacak ev bulamayan yurttaş bir yanda onuncu, yirminci konutunu alan “imtiyazlılar” bir yanda. Buradaki dağılım bir politik tercihtir. Bu politik tercihin sonucunda ortaya çıkan bir konut krizi var. Yine Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ekonomiyi yönetemeyen hali ve ortaya çıkan enflasyon, fırsatçılığı da beraberinde getirdi. Boşta binlerce konut dururken, ev bulamayan, fahiş fiyatlara ev tutmak zorunda kalan binlerce yurttaş ve aile mevcut. Asgari ücretin seviyesi ve alım gücündeki keskin düşüşler ortadayken, maaşının neredeyse tamamıyla yurttaşların ev kirası ödemesi bekleniyor" ifadelerine yer verdi.

"BARINMA TEMEL BİR HAKTIR"

CHP'li vekil sözlerine şöyle devam etti:

"Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.”  Anayasamızın 57. Maddesi’ne göre de, “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” Hem insanlığın ortak aklına hem de kendi anayasamıza göre barınma temel bir haktır ve devlet tarafından her yurttaşına bu sağlanmak zorundadır. Biz bugün şehirlerimizde sosyal konut adına düzgün planlamalar göremiyoruz. Gördüklerimiz ise ortalama ya da az gelire sahip olan yurttaşlar için yapılmış planlamalar değil, TOKİ marifetiyle yükselen lüks konutlardır. Kiralamalar için ise bir denetim söz konusu değil. Evet sözleşmeler yenilenirken %25 sınırı koyuldu, buna ne kadar uyuluyor, hangi durumda yurttaş hakkını arayabiliyor, bu durum belirsizliğini koruyor. Öte yandan, ilk defa kira sözleşmesi yapılacak konutlar için bir sınır yok, piyasa tamamen dengesiz şekilde ilerliyor."

"DEPREM BÖLGELERİNDE KİRACILAR ZOR DURUMDA"

Tüm bu yanlış politikaların ve denetimsizliğin deprem bölgesinde daha da yıkıcı hissedildiğini vurgulayan Yıldırım Kara, deprem bölgesinde yaşanan konut sorunlarına da dikkat çekti.

CHP'li Yıldırım Kara şunları kaydetti:

 “Deprem bölgesinde birçok insan evini kaybetti. Vali Bey’in son açıklamalarına göre sadece depremin ilk gününden itibaren, Hatay’da yıkık, acil yıkılması gereken, ağır hasarlı bina sayısı 80.512. Bu da 264.000 bağımsız bölüm anlamına geliyor. Şimdi buradaki insanlar konteyner ve çadır kentlerde evlerinin bitmesini bekliyorlar. Yurttaşlara sunulan iki opsiyon var: Ya kira yardımı alacaklar ya da konteynerlere yerleştirilecekler. Konteynerlerde yaşam şartlarının ne kadar elverişsiz olduğu aşikardır. Kiracılar için verilen 3 bin liralık, ev sahipleri için verilen 5 bin liralık yardımla ne deprem bölgelerinde ne de bu bölgelerin dışında ev tutulabilmesinin imkânı yok.

Diğer yandan az hasarlı evlerde oturanlar bu yardımlardan da faydalanamıyor. Depremi yaşayanlar çok iyi biliyor ki az hasarlı evde oturabilmek, sağlıklı şekilde hayatını idame ettirebilmek oldukça güçtür. Sadece maddi değil, aynı zamanda psikolojik bir yük var ortada. İnsanlar deneyimledikleri acılardan sonra o evlere girip tekrardan oturmak istemiyor. Aynı zamanda az hasarlı evlerde de kiracılar ile ev sahipleri arasında gerginlikler çıkabiliyor. Konut azlığını fırsat bilenler kiracısını çıkarıp daha yüksek bir fiyattan evini tekrar kiralamak istiyor. Deprem bölgesinin en temel meselesi şu anda barınmayken, devletin az hasarlı binalarda oturanlar için de acil düzenlemeler yapması gerekmektedir.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.