CHP Mersin Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Alpay Antmen, adli yıl açılışı nedeniyle yazılı basın açıklaması yaptı. Antmen "Yürütmenin başı ve siyasi bir partinin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı'nın Sarayı'nda yapılacak törenin adı, adli yıl açılış töreni olsa da, gerçekte adaletin kapanış törenidir. Sarayda yapılan adli yıl açılışı, yargının cenaze törenidir." ifadelerini kullandı.
Yargı mensuplarının kimsenin önünde eğilmemesi ve önlerini iliklememesi için cübbelerinde düğme olmadığını kaydeden CHP'li Vekil "Şimdi yandaş yargıçlar cübbelerinde düğme olmamasına rağmen önlerini ilikleme yarışına giriyor. Bakınız; Hukukun Üstünlüğü Endeksinde Türkiye 128 ülke içinde 107. Sırada. Hukukun Üstünlüğü Endeksinde iktidar gücünün hukuka bağlılığı sıralamasında 128 ülke arasında 124.sırada, temel haklara saygıda Türkiye maalesef 123'üncü sırada. Yargı mensupları AKP il ve ilçe başkanlarından seçiliyor. Hakimler bağımsız karar veremiyor. Yargı mensupları Anayasaya değil Saraya bakarak karar veriyor. Talimatla verilen her yargı kararı, gömülen yargının üzerine biraz daha toprak atmak demek." Dedi.
Alpay Antmen'in açıklamalarında öne çıkanlar şu şekilde;
YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ SONA ERDİ
Yeni adli yıl başlıyor. Maalesef Hukuk camiası yeni adli yıla geçen tüm yıllardan daha fazla sancılı ve sorunlu girecek. Çoklu baro, liyakatsiz hakim-savcı atamaları, her gün karşılaştığımız başka bir hukuksuz karar devletle vatandaşın bağını daha fazla koparıyor. Adaletin olmadığı yerde vatandaşlar devlete olan aidiyet duygusunu kaybeder. Hukuk devleti ilkesi, tüm hukukçular bir yana, hukukçu olmayan ancak hukuka tabi olan tüm devlet kurum ve kuruluşlarının dahi takip etmesi gereken en önemli ilkedir. Oysa bugün yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü sona erdi. Hatırlarsanız "Yargının itibarı yerlerde sürünüyor" sözleri bizzat yargının üst düzey temsilcileri tarafından ifade edilmişti.
DİKTATÖRLÜĞÜN OLDUĞU YERDE ADALET OLMAZ
Totaliter diktatörlüğün kurulduğu bu sistemle birlikte yargı ve adalet mekanizması Anayasaya ve çağdaş hukuk normlarına göre değil; kişilere göre karar vermeye başladı. Bireylerin hukuk güvenceleri ortadan kalktı. Hakimler talimatla karar vermeye başladı ve devlette liyakat ve yasal yapılanma yerini partizanlığa, tutuculuğa, düşmanlaştırmaya ve liyakatsizliğe bıraktı. Bu nedenle de iktidarın 'seçilmişleri' gibi atanmış hakim-savcıları da ya yerlerini korumak ya da yerlerinden olmamak için hukuka değil, tek adamın ağzına bakıyor.
AKP İKTİDARI YARGIYI CÜBBELİ TETİKÇİLERE TESLİM ETTİ
AKP İktidarı 2010 ila 2014 yılı arasında yargıyı şimdi her biri yargılanmakta olan alçak ve hain FETÖ'ye, cüppeli tetikçilerine teslim etmişti. 2014 yılında "Yargıda Birlik Platformu" adı altında bir araya gelen Hakim ve Savcılarımız HSYK'daki FETÖ Terör Örgütü egemenliğine son vermişti. Ancak ne acıdır ki 2014 yılından sonra Hakim ve Savcılık mesleğine girişte siyasi iktidar partisi yandaşı olanlar ve hatta AKP'nin İl ve İlçelerinde görev yapmış avukatlar, hakim ve savcı yapıldı. Bu atamalar halen devam ediyor. Bu dönemde yargıda siyasallaşma gün geçtikçe had safhaya ulaştı. Siyasallaşan bir yargı düzeninde yeni adli yıla gireceğiz.
ADALETE VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE SAHİP ÇIKACAĞIZ
Bu sistemde kimse güvende değildir. Herkesin canı da, malı da özgürlüğü de tehlike altındadır. Çünkü bireyleri koruyan hukuk nosyonları ortadan kaldırılmış durumdadır. Birilerinin durmadan zenginleştirildiği, vatandaşların ise açlıktan intihar ettiği bir ortamda iç barış sağlanamaz. Güçlü olanın hep "haklı" olduğu yerde birlik ve barış sağlanamaz. Huzur ve güvenlik adaleti tesis etmekle mümkündür. Adaleti ve yargıyı öldürerek cenaze namazını kılanlar adil bir Türkiye kuramazlar. Ayrıca; hukuksuzluklar karşısında sessiz kalmak, yapılan ve yapılmak istenen yanlışlara da ortak olmak demektir. Her şeye rağmen, ümitsizliğe kapılmadan demokrasiye, barışa, kardeşliğe , Cumhuriyetimizin temel kazanımlarına , tam bağımsız yargıya , insan haklarına , adalete ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmaya devam edeceğiz.