Özgür Özel: "Cumhurbaşkanı adayı değilim"

Gündem

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir televizyon programında; "Cumhurbaşkanı adayı değilim, çok net. Ben neye adayım, biliyor musunuz? Ben Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve hepimizin partisini yeniden iktidar yapmaya ve iktidar olduğu gece genel başkan olmaya tarihe böyle geçmeye" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir televizyon programında; "Cumhurbaşkanı adayı değilim, çok net. Ben neye adayım, biliyor musunuz? Ben Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve hepimizin partisini yeniden iktidar yapmaya ve iktidar olduğu gece genel başkan olmaya tarihe böyle geçmek...Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 yıllık iktidarını sona erdiren, yeniden CHP’li bir cumhurbaşkanı seçtiren, yeniden parlamenter sisteme geçiş döneminin genel başkanı olmuş, partinin bakanlarını, cumhurbaşkanını, meclis grubunu koordine eden bu işi başaran ekipte genel başkanlık görevini yapmış birisi olarak tarihe geçmek onurların en büyüğü" dedi.

CHP Genel Başkanı Özel, Habertürk yayınına katıldı. Özel'in değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle:

"Meselenin iktidar olduğumuz gününe bakıyorum"

"Pazartesi günü benden önceki üç genel başkanımızla bir araya geleceğiz, sayın Karayalçın, sayın Altan Öymen ve sayın Hikmet Çetin ile İstanbul'da, Altan bey İstanbul'da, onu yormamak için biz geldik. Tüzük ile ilgili sayın genel başkanlardan nereye geldik, ne noktadayız ve ne öneriyorlar onu alacağım. Ayrıca da döndükten sonra Ankara'da da takip eden hafta içinde sayın Kılıçdaroğlu'na da hem geldiğimiz nokta konusunda bilgi verip hem de onun önerilerini alacağım ve tüzüğümüze işleyeceğiz.

Mesela ne olacak? CHP’de genel başkan adayı olmak için yüzde 5 imza toplamanız gerekiyor delegelerden, 65 imza. Geçmişte bu çok sorunlar oluyordu. Mevcut genel başkanın etrafındaki ekip bütün delegelerin imzalarını topluyor, aday olacakları imza kalmıyor. Ben aday olacaktım olamadım tartışmaları oluyordu. Ben şunu önerdim: Delegelerden yüzde 5 imza toplanır. Bir delege birden fazla kişiye imza verebilir, hiç problem yok. 'Ben Özgür Özel'i de rakibini de kürsüde görmek istiyorum' diyor delege. Konuşsunlar, orada karar vereceğim, niye aday olamayasın?

Ayrıca şunu koyacağız tüzüğe, Divan yüzde 10'dan fazla imza kabul etmeyecek. Geçmişte hatırlıyorsunuz '900 imza teslim ettim, şu kadar oy aldım'. Öyle bir şey yok. 120'den çok imza vermek de yok. Kimsenin siyaset alanını kapatmayacağız. Genel başkanın karşısına rakip çıkmak isteyen ya imza toplayamadım, genel merkez baskı yaptı, en basitinden bu adımı atarak başlamak istiyoruz.

Öyle bir iç tüzük yapmalıyız ki... Herkes şeye bakıyor, 'Öne o mu geçer bu mu geçer'. Türkiye'yi yönetmeye hazırlanıyoruz. Ben Meclis grubumda bütün komisyonların başkanlarını düşünmek, tasarlamak ve bunların ön seçimden ya da kontenjanlarla ama mutlaka ön seçimin çok etkili olacağı bir şekilde oluşmasını sağlamak durumundayım. Meselenin iktidar olduğumuz gününe bakıyorum.

"Erken seçimin teknik şartları şu an elimizde yok"

(Erken seçimle ilgili soru üzerine) Bugün karar alalım, 60 gün sonra iktidarız. Ben seçimi isterim, ben bugünden razıyım, bugünden hazırım. Ama seçim için ya Tayyip bey evet diyecek ya Meclis'te 360, o da yok. Ama ben meydan meydan geziyorum, bugün Gaziantep'te fıstık mitinginde olacağım. Daha önce bir bakın, seçimlerden sonra ilk miting ne zaman yapılmış, bazen 2,5-3 yıl sonra yapılmış ve birkaç tane yapılmış. Ben seçimden beri, seçimden bugüne 5 ayda 10'ununcu mitingime gidiyorum, vatandaşın derdini dile getirdiğimiz. O yüzden, biz erken seçim istiyoruz. Erken seçimin teknik şartları şu an elimizde yok. Ama bugün çiftçi eylemlerini görüyorsunuz, eğer o bütün Türkiye'yi sararsa, emekliler sokaklara dökülürse, asgari ücrete zam almayan işçiler tepkisini erken seçim talebiyle dile getirirlerse erken seçimden kimse kaçamaz.

(‘Kitabın ortasından sorayım Cumhurbaşkanı adayı mısınız’ sorusu üzerine) Cumhurbaşkanı adayı değilim. Çok net, kitabın ortasından cevap. Ben neye adayım, biliyor musunuz? Ben daha önce de 100 kere partililerimize anlatmıştım, ilkini başardım, şimdi ikincisini başaracağız. Ben Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve hepimizin partisini yeniden iktidar yapmaya ve iktidar olduğu gece genel başkan olmaya tarihe böyle geçmek... Bu hiç azımsanacak bir talep, bu hiç azımsanacak bir irade, bu hiç azımsanacak bir siyasi hedef değildir. Ben tarihe, Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 yıllık iktidarını sona erdiren, yeniden CHP’li bir cumhurbaşkanı seçtiren, yeniden parlamenter sisteme geçiş döneminin genel başkanı olmuş, partinin bakanlarını, cumhurbaşkanını, meclis grubunu koordine eden bu işi başaran ekipte genel başkanlık görevini yapmış birisi olarak tarihe geçmek onurların en büyüğü.

(Cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceği sorusu üzerine) Benim gönlümden geçen tüm üyelerin ön seçim sonucunu Meclis grubumuza bildirmektir. Meclis grubumuza deriz ki, 'Biz 1,6 milyon üyemize sorduk, sonuç bu arkadaşlar' deriz. Bütün üyelerin seçtiği bir adaya da Meclis grubunun hayır diyecek hali yok. Ben meseleye son derece çoğulcu bir yerden bakıyorum.

"İkili ilişkilerimizde hiçbir sorun yok"

(Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarında bir sorun olup olmadığı sorusu üzerine) Ben yerel seçimler öncesinde de sonrasında da kendisini birkaç kez ziyaret ettim, sohbet ettik. İkili ilişkilerimizde hiçbir sorun yok. Kemal beyin ağzından bana doğru söylenmiş bir eleştiri hiç duymadım. 'Kemal bey şunu yanlış buluyor, bunu yanlış buluyor' diye yazıp çiziyorlar. Erdoğan ile görüşmeye gitmeden önce Kemal beye telefon açtım, 'Ne önerirsiniz efendim' dedim. Önce randevulaştık görüşecektik, bir aksilik çıktı gidemedim, telefonda 25 dakika konuştuk. Kendisi de bana dedi ki, 'Şunu, şunu, şunu söylerseniz iyi olur. Buraya dikkat edin' filan dedi. Görüşme bittikten sonra da kendisine bilgi verdim.

(İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun görüşmesinin tüzük kurultayından önce gerçekleşmesinin ne anlama geldiği sorusu üzerine) Son derece sağlıklı bir görüşme. Hiç böyle bir görüşmenin yapılmamasını düşünmek saçmalık. Hani normalleşme diyoruz ya, normali bu, yapılmazsa anormal.

"AK Parti'nin 22 yılda yarattığı enkaza ortak olacak enayi değilim"

(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesine ilişkin soru üzerine) Merhabalaşmak, el sıkışmak koalisyon protokolü imzalamak demek değil. Ben AK Parti'nin 22 yılda yarattığı enkaza son düzlükte ortak olacak enayi de değilim, açık söyleyeyim. Ama benim şuna ihtiyacım var. Bu ülkede sabah yatağından ana muhalefet lideri ve hatta son yerel seçimlerde ekonominin yüzde 80'i, nüfusun yüzde 65’ini kazanmış birinci partinin lideri olarak uyanıyorsanız camide bile birbirinin yüzüne bakmayanlardan biri olamazsınız, olmamalısınız. Bu noktaya gelmişti Türkiye. Biri bir adımı atacaktı, ben o adımı attım.

(Meclis’teki kavgayla ilgili soru üzerine) Meclis'teki kavga yakışmıyor. 13 yıldır milletvekilliği yapıyorum ve bunun 9 yıla yakın bir süresi grup başkanvekili olarak geçti. Meclis'te hiç kan görmemiştim, kan gördüm. Kadına şiddet görmemiştim, onu gördüm, utanç içindeyim. Sayın Meclis Başkanı'nın bu konuda inisiyatif alması lazımdı. O gün kendisini aradım ve dedim ki 'Sayın Başkan lütfen gidin ve bu toplantıya siz başkanlık edin'. Bekir Bozdağ'a atmışlar topu. Hem hukuku katlediyor hem neredeyse milletvekilleri katlediliyor sessiz kalıyor. Gidin o yönetimi ele alın dedim.

"Mikroba hastalık yaptığı için hesap soramazsın"

(Ahmet Şık'ın konuşmasıyla ilgili soru üzerine) O konuşma doğru bir konuşma değil, katılmıyorum. Ama o konuşmayla Alpay Özalan'ın yaptığı vahşet aynı kefeye konamaz. Ben Alpay Özalan'a çok bir şey demem. Çünkü mikroba hastalık yaptığı için hesap soramazsın, onun işi o.

Can Atalay’ın içeride durduğu her gün Hatay’ın iradesine saygısızlık. Başta Devlet Bahçeli’ye saygısızlık. Meclis’in ilk günü oturumu o yönetti, Can Atalay’ı yemen etmeye çağırdı, yollamadılar. 600 milletvekili Can Atalay’ı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na seçtik, Meclis iradesine saygısızlık. Birileri Meclis’e had bildirmeye çalışıyor oradan birileri, Meclis’in bu konuda yapacak bir şeyi yokmuş. Biz 360’mız bir araya gelince Can Atalay’ı değil Türkiye’deki tüm mahkumları çıkaracak genel af yetkimiz var. 400 kişi bir araya gelirsek referandumsuz anayasayı değiştirme yetkimiz var. 600 kişilik Meclis’e saraydan birileri Meclis’in yapabileceği bir şey yok diyor. Herkes haddini hududunu bilecek.

(Beşar Esad ile görüşüp görüşmeyeceği sorusu üzerine) Ben hem CHP Genel Başkanı hem Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı olarak Beşar Esad ile görüşmek istediğimi önce alternatif kanallardan sonra arka kapı diplomasisiyle, sonra resmi yazı yollayarak talep ettik. Gün bekliyoruz. Ayağım kırık olmasaydı 1 Eylül'de, Dünya Barış Günü'nde orada olmayı çok istiyordum ama herhalde kurultayın hemen sonrasına kalacak, Filistin'e gidiyorum Ramallah ve Batı Şeria'ya. Sayın Mahmud Abbas ile telefonda konuştum “Oturuma katılamadım, gelmek istiyorum” dedim. Dedi ki, 'CHP, bizim batıya açılan penceremiz oldu bu dönemde. CHP lideri randevu istemez, ikinci vatanına ne zaman gelmek istiyorsa biz de karşılarız' dedi. Eğer kendisi uygun görürse, başta ben çok sayıda sol sosyal demokrat lider veya Türkiye’den bazı siyasiler kendisine eşlik etmek isteriz. Derse ki Gazze’ye giderken, yanında bizi isterse ben kendisiyle Gazze’ye gitmeye varım.

(Hamas’a terör örgütü demiştiniz denmesi üzerine) CHP Genel Başkanı olarak Hamas'a terör örgütü demedim, 'terör eylemleri yapıyor' dedim."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.