Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu CHP Sözcüsü Gamze Taşcıer yazılı bir basın açıklaması yayınlayarak, COVID-19 vakalarının artışıyla kamuda evden çalışma uygulamalarının yeniden başladığını ancak kararların cinsiyetçilik içerdiğini ifade etti.
CHP'li Taşçıer'in açıklaması şöyle:
Türkiye’de koronavirüs salgınının hızla yayılması nedeniyle önlemler yeniden sıkılaştırılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı’nın “COVID-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler” genelgesini yayınlaması sonrası iller bazında kararlar açıklanmaya başlamıştır. Ankara Valiliği’nin yayınladığı “Koronayla Mücadele Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik İlave Tedbirleri İçeren Genelge” de bunlardan biridir.
Genelgede esnek çalışmayla ilgili kararlar yer alırken, bunlardan biri olan “10 yaş ve daha küçük yaşta çocukları olan kadın personelin ikinci bir emre kadar evden çalışması” maddesi iktidarın kadına bakış açısını göstermektedir. Tekrar ve tekrar ifade ediyoruz ki, çocuk bakımı sadece kadının değil, ebeveynlerin ortak sorumluluğundadır. Çocuk bakımının yalnızca kadının sorumluluğunda olduğuna dair yargıların somutlaştığı bu karar, cinsiyetçi bir bakış açısının ve kadının aslolan görevinin çocuk bakmak olduğuna dair çarpık düşüncenin tezahürüdür.
Pandemi sürecinde küçük çocuğu olan ailelere evden çalışma imkânı verilmesi doğru olmakla birlikte, hayatın her alanında uygulanan cinsiyetçiliğin bu kararda da uygulanmış olması şaşırtıcı değil ancak üzücüdür. Olması gereken, kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın, kamuda çalışan küçük çocuklu anne ve babalara evden çalışmak için seçim hakkı tanınmasıdır. Aile, annenin mi yoksa babanın mı evden çalışacağına kendisi karar vermelidir. Bu noktada, anne veya babadan birinin kamuda, diğerinin özelde çalıştığı durumlarda sürecin takibinin zor olacağı anlaşılabilir olacaktır. Ancak hem annenin hem de babanın kamuda çalıştığı ailelere bu hakkın tanınması, Devlet’in kendi kurumlarının cinsiyetçiliğin yapıldığı yerler olmaması adına önemlidir.
Türkiye ne yazık ki, bir yandan COVID-19 salgını ile mücadele etmekteyken, bir yandan da cinsiyetçilik salgınıyla mücadele etmektedir. Zihinlere işlenmiş önyargılı kodlarla mücadele etmek bireylerin sorumluluğu olduğu kadar Devlet’in de mücadele etmesi gereken bir alandır. Devlet cinsiyetçiliğin bayrak taşıyıcısı değil, tam da karşısında olmalı, hayatın her alanında kendine yer bulan cinsiyetçiliğin tam manasıyla kazınması için önlemler almalıdır.
Valilikler ve kamu kurumlarında bu yönde alınan cinsiyetçi kararların yeniden gözden geçirilmesini talep ediyor, özel şirket ve kuruluşlara da ailelere seçim hakkı tanıyacak kolaylaştırıcı kararlar almasını ve cinsiyet ayrımcılığını teşvik etmemeleri çağrısını yapıyorum.