CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Yurttan Sesler'e özel açıklamalarda bulundu. Öztrak, Afrika Kalkınma Bankası'na gönderilecek paraya tepki göstererek "Korona salgınıyla hem halk sağlığı alanında hem de ekonomik olarak mücadele etmek için yapmamız gereken çok şey varken, kasamız maalesef boş" dedi.
CHP'li Öztrak'ın açıklamaları şöyle:
"Merkez Bankası kasasında kara günde kullanılacak tek bir delikli kuruş kalmadı"
"Türkiye Korona salgınının neden olduğu ekonomik türbülansa, zaten 2018 ortasında başlayan kendi ekonomik krizi sürerken yakalandı. 2019’u yüzde 1’in altında bir büyüme, resmi rakamlarla bile rekorlar kıran işsizlikle bitirdik. Dahası, yapılan hatalar nedeniyle kötü günler için ekonomide neredeyse hiçbir manevra alanı kalmadı. İktidar, geçen yıl kâr ve ihtiyat akçesi olarak Merkez Bankası’nın 78 milyar lirasına el koydu. Milletin kefen parasını yerel seçimlerde harcadı. Bu yılın başında da Merkez Bankası’nın 41 milyar lirasına el koydu. Bunu da yandaş müteahhitlere geciken ödemeleri yapmak için kullandılar. Şimdi Merkez Bankası kasasında kara günde kullanılacak tek bir delikli kuruş kalmadı.
Net döviz rezervlerimiz yılbaşında 37 milyar dolardı, 19 Mart 2020 tarihi itibariyle TCMB’nin net rezervi 17 milyar dolara geriledi. Merkez Bankası’nın SWAP’lar yoluyla aldığı emanet dövizler de düşüldüğünde, kasanın aslında tamtakır olduğu ortada. Bu nedenle Türkiye’nin risk primi olağanüstü seviyelerde seyrediyor. Salgın vurduğu İtalya’nın kredi risk primi (CDS) 186 puan, yine salgından çok olumsuz etkilenen İspanya’nın risk primi 121 puan, Türkiye’nin risk primi ise 534 puan.
"Korona salgını bir halk sağlığı meselesidir"
Korona salgını kuşkusuz ki öncelikle bir halk sağlığı meselesidir. Devletlerin öncelikli görevi vatandaşlarının hastalığa yakalanmaması için gerekli tedbirleri almak, hastalığa yakalananların sağlığına en kısa sürede kavuşması için elden ne geliyorsa yapmaktır. Fakat bu salgının ekonomik boyutuyla ilgili tedbirlerin de acilen alınması şarttır. Bu salgını atlattıktan sonra ayağa hızlıca kalkabilmek için vatandaşlarımızın ve sektörlerimizin korunması gerekiyor.
Bu çerçevede, Saray yakın zamanda bir paket açıkladı. Üzerine “100 milyar TL’lik paket” yazılan metne sağından baktık, solundan baktık ama ne yazık ki içinde 100 milyar TL’lik bir tedbir göremedik. Bu pakette, en düşük emekli maaşının 1.500 liraya yükseltilmesi ve ihtiyaç sahibi ailelere nakdi yardım için ilave 2 milyar lira ayrılması dışında ciddi bir kamu harcaması kalemi yok. Gerisi vergiye, SGK primine, borçlara takla attırıp işvereni bir süre rahatlatmak, yani yine aspirin tedavisi, yine pansuman.
Ekonomide ciddi bir tsunami kıyılarımıza vurmuşken, TBMM’ye getirilen Türkiye’nin Afrika Kalkınma Bankası’nın sermaye artırımına astronomik bir payla katılmasına yönelik yasa düşündürücü. Afrika Kalkınma Bankası’nın sermayesi üye ülkelerin ortak kararıyla yüzde 125 artırılırken, getirilen yasayla Türkiye’nin taahhüdü yüzde 752 artırılıyor. İktidar, anlaşmanın Türkiye’nin bankadaki oy gücünün korunması ve özel sektörün Afrika'daki yatırım ve ticaret imkânlarından pay almasının sağlanmasıyla alakalı olduğunu ifade ediyor.
"Mantığını anlamak gerçekten mümkün değil"
Ekonomi bir önceliklendirme meselesidir. Şu anda hastanelerimizde Korona salgınıyla mücadele için yeterli ekipman olup olmadığını tartışırken, sınırlı olan kaynaklarımızı hovardaca kullanamayız. Ülkemiz, bu kadar sıkıntılı bir ekonomik tablonun içindeyken, Afrika Kalkınma Bankası için 800 milyon dolara yakın bir taahhüdün mantığını anlamak gerçekten mümkün değil. Ayrıca kanun çerçevesinde bu rakam Cumhurbaşkanının kararıyla 5 katına kadar artırılabilmesi öngörülüyor ki bu 4 milyar dolar demektir. Bugüne kadar yapılan hatalar nedeniyle rezervlerimiz erimiş vaziyette. Korona salgınıyla hem halk sağlığı alanında hem de ekonomik olarak mücadele etmek için yapmamız gereken çok şey varken, kasamız maalesef boş. Bu durumda Afrika Kalkınma Bankası için böyle olağanüstü bir taahhüdün altına girmek doğru değildir."