Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülen Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Hakkında Kanun Teklifinde bir konuşma yapan Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, “İmar Barışı ile yaratılan mağduriyetleri, tapulu arazilerine yaptıkları evleri yıkılan insanlarımızı daha ne kadar görmezden, duymazdan geleceğiz? Bu mağduriyetleri hep birlikte çözelim ve Çaykaramıza, Uzungöl’e ve yaylalarımıza huzuru yeniden getirelim” çağrısında bulundu.
İmar Kanunu’nda yapılacak düzenlemeleri kapsayan kanun teklifinde, İmar Barışı mağdurlarına çare olacak bir madde bulunmamasını eleştiren CHP’li Kaya, sözlerine şöyle devam etti:
“DOĞAYI KORUYORUZ ALGISI YARATILIYOR”
“İmar Kanunu’nda düzenlemeler yapacak bir kanun teklifini görüşüyoruz ama içinde yayla evleri yıkılan insanlarımıza ve İmar Barışı mağdurlarına çare olacak hiçbir madde yok. Niye yok? İmar Barışı ile yaratılan mağduriyetleri, tapulu arazilerine yaptıkları evleri yıkılan insanlarımızı daha ne kadar görmezden, duymazdan geleceğiz? Çaykara’mızın, Uzungöl’ün ve yaylalarımızın huzurunu bozan, insanlarımıza büyük mağduriyetler yaşatan ve ‘Doğayı Koruyoruz’ algısıyla yapılan yıkımlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Amaç doğayı korumaksa bu mücadelede en önde biz oluruz, bunu herkes biliyor.
Yaylacılık Karadeniz bölgemizin kadim kültürlerinden biridir. Yaylacılarımız, ilkbahar sonundan itibaren hayvanlarını yaylalara çıkarmaya başlarlar ve yaz sonuna kadar burada kalırlar. Yürürlükte olan 4342 sayılı Mera Kanununun 20.maddesi ‘Yaylalarda ev, ahır ve benzeri inşaatlar yapılamaz’ diyor. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Yaylacısınız, 5-6 ay yaylada kalacaksınız ama burada ne sizin ne de hayvanlarınızın kalabileceği bir yeriniz yok, ne yaparsınız? Hayvanlarınız ve kendiniz için korunaklı bir yer yaparsınız, Değil mi? İşte yaylacılarımız da bunu yapmış. Bazıları da atadan, dededen kalan eski evlerini tamiratla, tadilatla yenilemişler.
“ZULME DÖNÜŞEN UYGULAMALAR”
Sonra ne mi oldu? Yaylacısın, değilsin hiç bakılmadan sabah vakti TOMA’larla, iş makinalarıyla bu insanların kapılarına dayandılar, zulme dönüşen uygulamalarla evlerini başlarına yıktılar. Yaylalar elbette işgal edilmesin, o güzellikleri korumak, geleceğe taşımak hepimizin görevi. Ama yaylacılık yapan, tereyağı, peynir üreten, geçimini hayvancılıkla sağlayan insanlarımız da mağdur edilmesin.
Yaylacılara, otlak ve mera alanı dışında kalan alanlarda yer gösterilsin, bedeli karşılığında ve belirli modelde ahşap veya taş ev yapabilme olanağı sağlansın. Tel çitler kaldırılsın, yaylalarımıza bir düzen, bir kural getirilsin. Yayla evleri sorununun çözümü için bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Ümit ediyorum ki tüm partilerin katkısıyla bu sorunu çözeceğiz.”
“GİTTİK GÖRDÜK, BÜYÜK HAKSIZLIK EDİLİYOR”
CHP milletvekilleriyle bölgeye giderek, araştırmalar yaptıklarını da ifade eden Kaya, özellikle Çaykara’da yıkımlarla ilgili yapılan yorumlarda evleri yıkılan vatandaşlara büyük haksızlık yapıldığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Önemli bir konu da Çaykara İlçemizin mahallelerinde yapılan yıkımlardır. Bazıları konuyu hiç araştırmadan, oturdukları yerden yorum yapıyor ve evleri yıkılan bu insanları ‘işgalci’ olarak tanımlıyor. ‘Fırsatçı’ diyenler, ‘Doğa Katili’ diyenler oluyor. Bu insanlara hiç hak etmedikleri sözler söyleniyor, büyük haksızlıklar yapılıyor.
Bunu nerden mi biliyoruz? Milletvekili arkadaşlarımızla Çaykara ilçemize gittik, konuyu yerinde inceledik, kamuoyunda oluşturulan algının gerçeği yansıtmadığını, yıkımların, doğayı korumakla, Uzungöl’ün silüetini düzeltmekle hiçbir ilgisinin olmadığını gördük. Yıkılacak yerlere, eski haritalar üzerinden, çok özensiz ve gelişigüzel bir çalışma sonucunda karar verildiğini ve yıkımlarda büyük haksızlıklar yapıldığını gördük.
“BU İNSANLAR, KARINCA DEĞİLLER Kİ!”
Yıkılan binaların yüzde 95’inin barınma amaçlı yapılan evler olduğunu, doğaya uygun taş ve ahşap evlerin gereksiz yere yıkıldığını gördük. Uzungöl’e kilometrelerce uzaktaki Demirli Mahallesinde, Kuruköprü’de, Yaylaönü’nde ve Köseli’de evleri yıkılan ve büyük mağduriyetler yaşatılan insanlarımızın acılarına ve yaşam mücadelelerine tanık olduk.
‘İşgalci’ olarak tanıtılan bu insanların, hiç te işgalci olmadıklarını, hazine arazisinde değil, kendi tapulu arazilerinde yaptıkları evlerinin yıkıldığını gördük. ‘Doğayı Katletmekle’ suçlanan bu insanların bir ağacı kesmeyecek kadar bilinçli, doğal yaşam alanlarını gözleri gibi koruma konusunda kararlı olduklarını gördük. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her yurttaş gibi Anayasal hakları olan barınma ve konut edinme hakkını kullanmak isteyen bu insanlar, asırlık evlerini tamir etmek istemişler, ‘Tescilli’ demiş, dokundurmamışsınız. ‘Aile kalabalıklaştı, ev lazım’ demişler, ‘İmar yok, yapamazsın’ demişsiniz. ‘İhtiyaçlarımızı dikkate alın, yerinde, gerçekçi ve uygulanabilir bir imar planı yapın’ diye rica etmişler, yapmamışsınız. Peki ne yapsın bu insanlar? Karınca değiller ki toprak altında yaşasınlar.”
“GELİN MİLLETİN BEDDUASINA ALMAYIN”
Bugün Çaykara, Uzungöl’de ve yaylalarda yaşanan mağduriyetlerinin büyük suçlusunun AKP hükümetleri olduğunun da altını çizen CHP’li Kaya, “Çünkü Uzungöl’e 18 yıldır imar planı yapmadınız, millet inşaatları yaparken uyarmadınız, hatta ‘siz yapın kimse yıkamaz’ diyerek cesaretlendirdiniz” diyerek, şu konulara değindi:
“Milletten milyonları toplayıp yapı kayıt belgesi verdiniz. Buralarda yaşayan insanların konut ihtiyaçlarını karşılayacak hiçbir tedbir almadınız, sonra da tüm kabahati bu insanlara yükleyerek acımasızca evlerini, hayallerini, yuvalarını yıktınız. Ve en acısı ‘Çoluğunuz var, çocuğunuz var, bu kış kıyamette nerede yaşayacaksınız’ diye sormadınız.
Çaykara’da, Uzungöl’de yuvalarını yıktığınız, Düzköy’de, Köprübaşı’nda, Şalpazarı’nda, Maçka’da, Sürmene’de yayla evlerini yıktığınız bu insanlar işgalci değildi, terörist hiç değildi. Ama bu insanlara adeta zulmettiniz. Gelin artık bu zulmü durdurun, milletin ahını, bedduasını daha fazla almayın. Bu mağduriyetleri hep birlikte çözelim ve Çaykaramıza, Uzungöl’e ve yaylalarımıza huzuru yeniden getirelim.”