CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Başkent'te koronavirüsün bıraktığı etkileri ve çözüm önerilerini Yurttan Sesler'e anlattı.
CHP'li Kaya'nın koronavirüs dosyası kapsamındaki sorularımıza yanıtları şöyle:
Ankara'da bu kadar çok sayıda koronavirüs vakası görülmesini neye bağlıyorsunuz? Neler eksik bırakıldı?
Ankara’da koronavirüs vakasının çok yaygın hale gelmesinin nedeni uluslararası ulaşım ve iletişime çok daha açık olmasıdır.
Bu sebeple İstanbul/Ankara/İzmir vs gibi büyük metropollerde virüsün diğer şehirlere nazaran daha hızlı yayılacağı gözle görülen bir gerçektir. Koronavirüsü bir yangına benzetirsek; yangının ilk alev aldığı anda hızlı hareket eder ve büyümeden kontrol altına alsaydık, felaket yaşamadan yangını söndürmemiz kolay olurdu. Maalesef Sarayın Sağlık Bakanı umreden dönen 16 bin hacıyı kontrol altına almayı başaramadığı için virüsün tüm ülkeye yayılmasına sebep olmuştur.
Önemli olan insan unsurunu iyi koordine ederek, hızlı bir şekilde virüsü kontrol altına almaktır. Dünyada bizden önce virüsle mücadele eden, örnek olacak çok sayıda ülke olmasına rağmen tedbir almakta maalesef geç kalınmıştır. Bunun sorumlusu sağlık emekçileri değil; saray iktidarının yanlış politikalarıdır. Bu sebeplerden dolayı virüsün Ankara’da yaygın hale gelmesi önlenememiştir.
Sayıların yüksek olması yurttaş üzerinde nasıl bir etki bıraktı?
Virüsün rakamsal olarak yayınlanması halk arasında bir ölçüde paniğe sebep olmuşsa da, halkın doğrudan Sağlık Bakanlığı tarafından bilgilendirilmesi çok önemlidir.
Hastanelerde şu anki durum nasıl? Yoğun bakım ve yatak doluluk durumuna dair bir bilginiz var mı?
TTB verilerine göre malzeme eksikliğinin yanında, işin en can alıcı yanı organize eksikliğidir. Bu sebeplerden dolayı sağlık emekçileri de kendilerini virüse karşı koruyamamıştır. Maalesef son rakamlara göre koronavirüs bulaşan sağlık emekçisi sayısı 601’e ulaşmıştır.
Özel hastanelerin de halkın hizmetine sunulması, virüsler mücadelede önemli bir katkı sağlayacaktır.
Sağlık çalışanlarının yeterli ekipmanı bulunuyor mu?
Koronavirüs sağlık emekçilerinin bugüne kadar karşılaştıkları bilinen bir salgın hastalık değildir. Tamamen yeni bir durumdur. Kullanılacak ekipmanların elde dilmesi önemli bir çaba ve organizasyon gerektirmektedir. TTB verilerine göre Sağlık Bakanlığının ekipmanın ve tıbbi ihtiyaçları sağlandığını söylemek de mümkün değildir.
Ankara'da yerel yönetimler sürecin neresinde duruyor? İşini kaybedenler veya yaşı nedeniyle evden çıkamayanlar için gerekli destek sağlanıyor mu? Belediye hesaplarına el konması işi zorlaştırdı mı?
Ankara Büyükşehir Belediyesi, hızlı hareket eden ve olanakları ölçüsünde ihtiyaç sahiplerine yardım götüren sayılı belediyelerimizden biridir. Ankara’daki yerel yönetimlerimiz ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın başvurması halinde her türlü desteği sağladıkları bilinen bir gerçektir.
Ankara altı milyonluk bir metropoldür. Belediyelerin de barınma, sağlık ve ekonomik olarak ulaşamadığı ya da yetersiz kaldığı ihtiyaç sahipleri mutlaka vardır. Örgütlenmenin yetersiz olduğu ülkemizde, belediyelerin işi daha da zorlaşmaktadır.
Çok sayıda fabrikada ve inşaatta çalışmak zorunda kalan ve sosyal mesafelenmeyi uygulayamayan yurttaşlar için ne söylemek istersiniz?
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de neo-liberal muhafazakar yönetim anlayışı, emeği ve emekçiyi hiçe saymaktadır. Maalesef istatistiklere göre emekçiler son yirmi yıldır, büyük oranda kendini yok sayan AKP iktidarına oy vermektedirler. Emekçilerin hak mücadelesinde başarı elde edebilmesinin ön koşulu, bilinçli ve örgütlü mücadeledir. Virüsün yayılmasında önleyici tedbirleri almak da bir bilinç işidir. Maalesef 83 milyon nüfusa sahip ülkemizde örgütlü emekçilerin sayısı 2 milyonu geçmemektedir. Virüsün yayılmasında önleyici tedbirleri almak bir bilinç işidir.
Ankara’da esnafımızın sorunları ve çözüm önerileriniz nelerdir?
Koronavirüs salgını emeğiyle geçinen herkesi vurmuştur. Depremzedelere, 15 Temmuz hain darbe girişiminde şehit düşenlerin ailelerine ve gazilere toplanan yardımların nereye gittiğinin hesabını veremeyenler; milli dayanışma adı altında yardım kampanyaları başlattı. Eğer gerçekten bu yardımlar halk için toplanıyorsa, ihtiyaç sahiplerine dağılıp dağıtılmadığını da belgeleriyle görmemiz gerek.
Bu süreç eğitim sistemimizde nasıl sorunlara yol açmıştır? Çözüm önerilerinizi paylaşabilir misiniz?
AKP iktidarında en büyük kırılma eğitim alanında kendini göstermiştir. Okuduğunu anlamayan, problem çözemeyen, matematiğe, fene, bilime yabancı bir nesil yetiştirme gayreti içine girilmiştir. Uluslararası sınav sonuçları da bunu doğrulamaktadır.
Koronavirüs salgınından sonra başlatılan uzaktan eğitim sisteminde de eğitimde adalet sağlanamamıştır. Tüm uyarılarımıza rağmen evinde internet bağlantısı, bilgisayarı, televizyonu olmayan aileler tespit edilip ihtiyaçları karşılanmamıştır.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlanması için TBMM’ye bir soru önergesi vererek sorduk. Basın açıklaması yaparak kamuoyu ile de paylaştık. Ancak uyarılarımız dikkate alınmadı. İnterneti bağlantısı ve bilgisayarı olmayan milyonlarca öğrenci uzaktan eğitimden faydalanamadı. İhtiyaçları karşılanmadığı sürece de faydalanamayacak.
Milli Eğitim Bakanı da çocuklarımızın yaklaşık yüzde 20’sinin evinde internet bağlantısı olmadığını açıkladı. Örgün eğitim kapsamında 18 milyon 108 bin 860 öğrenci bulunuyor. Yani 3 milyon 621 bin 772 öğrenci uzaktan eğitime internet üzerinden ulaşamıyor.
Evinde televizyon olmayan öğrenciler var! Onların sayısını kimse bilmiyor… Bu çocuklar uzaktan eğitime nasıl erişecekler?
Böyle devam ederse eğitimdeki fırsat ve imkan eşitsizliği nedeniyle oluşan makas daha çok açılacak. Tüm öğrencilerin evinde ücretsiz internet bağlantısı olmalıdır. Tüm teknik donanım sağlanmalıdır. Bilgisayarı ve televizyonu olmayan çocuklarımızın ihtiyaçları ivedilikle karşılanmalıdır. FATİH Projesine ayrılan bütçe ile öğrencilerin uzaktan eğitime erişmeleri için evdeki teknik donanımları tamamlanmalıdır.