CHP İstanbul Milletvekili Avukat Turan Aydoğan Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin araştırılması istemiyle Meclis Araştırma Önergesi verdi. Aydoğan, "Gün geçtikçe insanca yaşam koşullarından uzaklaşan bir ülke halini alıyoruz" diyerek tepki gösterdi.
CHP'li Aydoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (THİV) 2020 yılının 8 ayına (1 Ocak - 31 Ağustos 2020) ilişkin ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri raporunun verilerine de gönderme yaparak şunları ifade etti: "Rapora göre, Türkiye'de "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla en az 24 kişi gözaltına alındığını, 3 kişi tutuklandığı, 637 barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk güçlerinin müdahalesi sonucunda 1346 kişinin işkence ve diğer kötü̈ muamele niteliğinde uygulamalara maruz kalarak gözaltına alındığı belirtilmiş. Sadece 8 aylık bir bilanço bu. Böyle bir ortamda insanca yaşamaktan söz etmek mümkün mü?"
BAĞIMSIZ VE ÖZGÜR BASININ VARLIK SEBEBİ İKTİDARI DENETLEMEKTİR
Aydoğan düşünce ve düşünceyi ifade hakkının en temel haklardan olduğunu vurgulayarak, "İnsan haklarının başında gelen ifade özgürlüğü ile amaçlanan düşüncenin korunmasıdır. İnsan düşünceleri ve bu düşünceleri sözcüğe dökerek paylaşmasıyla diğer canlılardan ayrılan, sosyal yaşamını sürdüren bir varlıktır. İfade özgürlüğü demokrasi için hayati önem taşır. Basının, medya kuruluşlarının üzerindeki baskılar yetmedi sosyal medyada vatandaşa doğrudan baskı yapılıyor ve cezalar yağdırılıyor. Oysa bağımsız ve özgür basının varlık sebebi iktidarı denetlemektir, bir anlamda yoldan çıkmaya meyledince yolu hatırlatma görevi vardır. Fakat iktidar kendisine en ufak bir müdahaleyi bile kaldıramayacak kadar çok hataya batmış durumda. Kendileri büyük hatalar ediyor evet ama sonuçlarına vatandaş ağır bir biçimde katlanmak zorunda kalıyor." şeklinde konuştu.
BU ÜLKE İNSANLARI BU TÜR MAHKÛMİYETLERİ HAK ETMİYOR
Anayasa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddelerine vurgu yapan Aydoğan, "İnsan olmanın gerekleri birçok temel madde ile hem Anayasamızda hem de imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde teminat altına alınmıştır. Bugün bir vatandaş iktidarı eleştirdi diye hapis cezası alıyorsa bu iktidar hak ve hürriyetlere doğrudan müdahale ediyor demektir. İnsan hakları alanında uluslararası ilişkilerde ve düzenlemelerde sadece devletlerin iç hukukuna bakılmaz. İnsan haklarının uluslararası düzeyde korunması amacıyla devletler çeşitli sözleşmeler imzalanmış ve sözleşmelere aksi tutum ve davranış sergilenmesi durumunda da yaptırımlara maruz kalınacağını bilerek imzalamış. Zaten bu anlamda AYM Türkiye'yi birçok kere mahkûm da etmiştir. Bu ülke insanları bu tür mahkûmiyetleri hak etmiyor. İnsanca yaşanabilecek bir ülke olmak için bu konuların şeffaf bir biçimde araştırılması gerekiyor. Bu araştırmanın yeri de elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir." dedi.