CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca Kanal İstanbul'un ÇED raporunun onaylanmasına ilişkin açıklama yaptı.
CHP'li Karaca'nın açıklaması şöyle:
"Başından beri Kanal İstanbul Projesinin sahibi gibi davranan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a, “Bakan” olduğunu hatırlatmaya çalıştık ancak kendisi bu sorumluluktan ısrarla kaçtı. Sonuçta, oluşan durum şu; proje sahibi olarak verdiği ÇED raporunu, Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak onayladı. Resmi istatistikler de gösteriyor ki; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı zaten ÇED Olumlu ya da ÇED Gerekli Değildir kararı vermek üzere koşullanmış.
DEMOKRATİK HUKUK DEVLETLERİNDE, HALKIN KATILIMI ZORUNLUDUR
ÇED sürecinin esaslı unsuru, halkın katılımıdır. Bu doğa haklarının ve demokrasinin de bir unsurudur. Çevresel karar alma süreçlerine halkı katmak zorundasınız. Bu halka karşı bir lütuf değil, demokrasinin doğal sonucudur. Tabi ki bunlar demokratik hukuk devletlerinde olur. Bizimki gibi, tek adam rejimlerinde, proje sahibi ile projeyi denetleyen kişi aynı kişi olabiliyor. İstediğiniz kadar itiraz edin, biz bunu yapacağız diyen parti lideri bir Cumhurbaşkanının demokrasisi de, adaleti de bu…
RAZI EDEMEDİĞİNİZ HALKIN İTİRAZLARINI DİKKATE ALMADINIZ
Kanal İstanbul projesi için hazırlanan ÇED raporunun askıya çıkarılmasının ardından projeye itirazları olan yüz bini aşkın kişi, dilekçelerle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine müracaat ederek itiraz etmişti. Halkın gönlü razı değil. Ekonomik krizin yıkıcı etkileriyle baş başa bırakılan vatandaş, böylesine riskleri barındıran mega projelere ihtiyaç olmadığını biliyor. Bu dayatmacı anlayıştan da, tek adamın direttiği ben yaptım oldu işlerinden de halk bıktı.
İSTANBUL KANALI, ASRIN PROJESİ DEĞİL, ASRIN HUKUKSUZLUĞUDUR
Yurttaşlarımızın itiraz ettiği projede, Bakanlık Asrın Hukuksuzluğunu yaptı. DSİ, TÜBİTAK, Devlet Hava Meydanları gibi birçok kuruluşun kurum görüşleri ÇED raporundan çıkarıldı, ÇED raporunda bu kurumların verdiği bilgilere aykırı veriler sunuldu, olumsuz görüş veren kurumlar tehdit edilerek görüşleri değiştirilmeye çalışıldı, bu kurumlarda çalışan personel hakkında soruşturmalar başlatıldı… Başka saymaya gerek var mı?
ÖNGÖRÜSÜZLÜKLERİNİN BEDELİNİ ÖDEYECEKLER, GİDİŞ PROJELERİ OLACAK
Kanal İstanbul aynı zamanda hırs projesidir. Kanal İstanbul ile ilgili yapılan anketler de ortaya koyuyor ki Kanal İstanbul’u her beş İstanbulludan dördü bu projenin yapılmasını desteklemiyor, ciddi itirazlar yüksek rakamlarda… Ekolojik bir yıkım projesi olan Kanal İstanbul’da diretme, yanlışta ısrar; bugüne kadarki en düşük desteğe sahip projelerden biri olan Kanal İstanbul ile ilgili halkın tepkisini yok saymak demektir, günceli ve siyaseti okuyamama öngörüsüzlüğü demektir. Emin olun Kanal İstanbul, iktidarın demokratik tepkileri, itirazları dikkate almamasının bedelini ödediği gidiş projesi olacaktır.
İSTANBUL’UN DOĞASINI, CUMHURBAŞKANI’NDAN, BAKANLARDAN KORUYACAĞIZ.
Her çevre uyuşmazlığında olduğu gibi, bu sefer de İstanbul’un doğasını, su kaynaklarını, ormanlarını, tarım alanlarını, tarihi ve kültürel varlıklarını korumak, yine yurttaşlara düşecek. ÇED Olumlu kararına 30 gün içerisinde İstanbul İdare Mahkemelerinde dava açmak gerekiyor. Denetleme yapması beklenen Murat Kurum, Cumhurbaşkanı’nın kanunsuz emirlerini aşacak iradeye sahip olmadığı için; bu ulvi görevi yurttaşlar yürütecek. CHP olarak, Kanal İstanbul sürecinin takipçisi olacağız."