CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından “Pandemi ve Basın Özgürlüğü” kitabı yayımlandı. CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın başkanlığında düzenlenen 22 temsilcinin katılımı ve yazılı katkı sunan PMD gibi örgütlerin katkılarıyla gerçekleşen “Pandemide Basın Özgürlüğü, Basın Kanunu, Sorunlar ve Öneriler” Çevrimiçi toplantısında sunulan önerilerin de yer aldığı kitap, CHP İl ve İlçe Örgütleri ile belediyelere ve ilgili hak örgütleriyle gazetecilere gönderildi.
SADECE “GAZETECİLER” DEĞİL “GAZETECİLİK” MESLEĞİ İKTİDARIN HEDEFİNDE
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kitap önsözünde; Tek adam rejiminde otoriterleşmenin yarattığı baskı, korku ve sansürün ulaştığı boyutun demokrasimizi tehdit ettiği” tespitinden yola çıkarak sadece gazetecilerin değil “gazetecilik” mesleğinin de hedef alındığına dikkat çekti: “Ekonomik buhran yaşayan ülkemizde COVİD-19 pandemisinin başlamasının üzerinden bir yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen liyakatsızlığı düstur haline getiren iktidar, ülkeyi yönetememe beceriksizliğinin faturasını ne yazık ki topluma kesiyor. Toplumun farklı kesimlerinin yaşadığı zorlukları, gazeteciler bu zorlu süreçte en derin şekilde yaşamak zorunda bırakılıyor. Binlerce gazeteci işsiz, hapishanelerde sadece gazetecilik yaptığı için tutuklu yüzlerce gazetecinin hakları gasp ediliyor, hem “muhalif gazeteciler” hem “gazetecilik” mesleğinin kendisi iktidar tarafından hedef alınıyor. Pandemiyle adil yaşam koşullarından iyice uzaklaşılıyor, emekçilerin üzerindeki vergi yükü artıyor, derin yoksulluk artıyor, matbaalar kapanıyor, gazeteciler sendikasızlaştırma, siyasallaştırma ve kutuplaştırma ile karşı karşıya bırakılıyor.”
“BASIN HÜRDÜR SANSÜR EDİLEMEZ”
“Genelgelerle, hukuksuzluklarla, baskı ve sindirme yöntemleriyle ülkemizi yönetemediği, pandemi koşullarını bahane ederek hak ve özgürlükleri tırpanladığı, yaşam tarzına müdahaleleri artırdığı ortada olan iktidarın toplumsal barışı, hak ve özgürlükleri hedef alan uygulamaları karşısında basın özgürlüğünün önemini her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz. “12 Eylül askeri darbesinde bile bu kadar ağır bir tablo hiç görmemiştik.” Diyen Kemal Kılıçdaroğlu; “Bir dikta yönetiminde, bir sivil darbe yönetiminde her türlü baskıya rağmen direnen, ilkeli gazetecilere yürekten teşekkür”lerini sundu.
TARİHE NOT DÜŞÜYORUZ
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı olarak “Pandemi ve Çocuk” kitabının ardından “Pandemi ve Basın Özgürlüğü” kitabını hak ihlallerinin hat safhaya ulaştığı bu dönemde “tarihe not düşmek” için çıkardıklarını belirten CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca “1 yılı aşkın süredir yaşadığımız pandemide basın emekçilerinin sıkıntılı bir dönem geçirdiğinin ve hak odaklı habercilik yaparken hak ihlalleriyle karşılaştıklarının farkındayız. Yaşam hakkı ihlalleri başta olmak üzere temel haklarına erişmekte zorluk çeken, özgürlükleri kısıtlanan, şiddete, kötü muamele ve baskıya maruz bırakılan, çalışma hakkından mahrum kalan, özlük haklarında, kıdem tazminatında, basın kartlarında iktidarın adımlarıyla hakları tırpanlanan, işsizlikle ve güvencesizlikle sınanan, örgütlenmedeki sıkıntılar nedeniyle patronlara mecbur bırakılan, sırf gazetecilik yaptığı için gözaltına alınan, tutuklanan, haksız yere cezaevinde tutulan, mesleklerini zor koşullara rağmen sürdürmek için emek veren, halkın haber alma hakkına erişim engellerine rağmen basın ve ifade özgürlüğünün savunucuları olarak demokrasimize katkıları sonsuz olan tüm gazetecilere böylesi zor bir dönemde mesleklerine duydukları bağlılık ve ilkeli gazetecilik anlayışları nedeniyle teşekkür ediyorum” diyerek COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybeden gazetecileri andı. Pandemi ve Basın Özgürlüğü kitabı; insan hakları ve çocuk hakları savunucusu olarak kitabın hazırlanmasında emeği geçen, Kistik Fibrozis hastası iken yaşam hakkı ihlal edilen CHP Grup Hukuk Danışmanı Avukat Dilek Kumcu anısına ithaf edildi.
İKTİDARIN “DÜŞMANLAŞTIRICI POLİTİKALARI”NA KARŞI “DAYANIŞMA VE ÖRGÜTLENME HAKKI”
Gülizar Biçer Karaca, “Gazetecilik mesleğine “itibar kaybı” yaşatan ve gazetecileri olduğu gibi gazeteciliği de hedef alan söylem, tutum ve girişimlerle “havuz medyası” tanımını basın tarihine kara bir leke olarak hayatımıza sokan iktidarın basın ve ifade özgürlüğüne yönelik “düşmanlaştırıcı politikaları” karşısında dayanışmak, örgütlenmek, sendikal hakları savunmak, demokrasi, insan hakları ile ifade ve basın özgürlüğünde diretmek sorumluluğunu taşıyoruz.” diyerek, 22 Basın meslek örgütüne CHP’nin çevrimiçi toplantısına katılımları ve kitaba katkıları için teşekkürlerini ifade etti.
BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ TESPİTLERİ
CHP’nin Parti Programı ve 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde basın ve ve ifade özgürlüğüne dair tespitlerin yer aldığı kitapta pandemide yaşanan sorunlar, şiddet, işsizlik, özlük ve çalışma hakkı ihlalleri, cezaevlerindeki gazeteciler, RTÜK ve BİK gibi idari ve anayasal kurumlar ile yargının basın özgürlüğüne müdahalesi, yasamadaki çoğunluk gücünün basın özgürlüğünü yok sayması, basın kanunu ve dijital gazetecilik ile yerel medya başlıkları ve konuları dahilinde tespitler yer alıyor. CHP tarafından düzenlenen çevrimiçi toplantıya katılarak tespit ve taleplerini ileten basın meslek örgütleri temsilcilerinin çarpıcı ifadeleri de pandemide basın özgürlüğüne yönelik ihalleri ve sorunun çok boyutluluğunu ortaya koyuyor:
“Pandemi sürecinde, görevlerini yaparken hayatlarını kaybeden meslektaşlarımız basın şehitleridir. Zor günlerde izleyicilerinin, dinleyicilerinin, takipçilerinin haber alması için gazeteciler zor koşullara rağmen görevlerini yapıyor.”
“Hiçbir şekilde özgürlüğün yaşanmadığı bir süreç içindeyiz. Gazetecilik yapan gazeteciler terörist, faaliyeti ise terör diye görülüyorsa her şey bitmiş demektir. Gazeteciye gazetecilik faaliyetinden ötürü kelepçe takılmamalı. Kelepçeye hayır kampanyası başlatılmalı, herkes sahip çıkmalı…”
“Anadolu medyasında gazeteciliğin can çekiştiğini değil öldüğünü, halkın haber alma hakkından yoksun kaldığını söyleyebiliriz.”
“Koronavirüs 1 yıl önce başladı. Anadolu basınında ise koronavirüs 5 yıl önce başladı. 5 yıl önce 1800 olan resmi ilan alan gazete sayısı, bugün 925’lere düştü. 100 civarında TV ekranlarını karartmak zorunda kaldı.”
“Cumhurbaşkanının memuru gibi çalışan RTÜK ve BİK yapısı olduğu sürece TV ekranları kararmaya devam edecek, resmi ilanlarda adaletsizlik sürecek. Son 4-5 yılda verilen ilan kesme cezaları, tarihte sanırım yok.”
“Ne yazık ki yazdığımız değil yazmadığımız haberlerden para kazanır haline geldik. Merdiven altı gazeteciliğin önlenmesi gerekiyor. Ekonomik özgürlük şart.”
“Unutulmamalıdır ki, gazetecisi özgür olmayan ülkelerde demokrasiden söz edilemez.”
HAK ODAKLI GAZETECİLİK DESTEĞİ ve CEZALANDIRMADAN YOKSUN BİR GAZETECİLİK
Gazetecilerin proje, rapor ve tespitlerine atıfta bulunulan kitapta meslek örgütlerinin beklentilerine cevap vereceklerini belirten Gülizar Biçer Karaca “Dijital medya, bağımsız medya ve yerel medyaya teknolojik altyapı, ekip ekipman desteği sağlanması, toplu iş sözleşmeleri, Google Facebook Youtube vb. platformalarla temas, gazetecilik tanımının mevzuatta düzenlenmesi, gelişen teknoloji doğrultusunda güçlendirme, gazetecilik imajına katkı, gazetecilerin güçlendirilmesi, ırkçı-tür-cü-cinsiyetçi-ayrımcı bir medya dilinin önüne geçilmesi için hak odaklı habercilik teşviki, dijital okuryazarlık, medya okuryazarlığı derslerinin zorunlu olması, tüm yurttaşlara çevrimiçi medya okuryazarlığı kampanyası, gazeteci örgütlerinin desteklenmesi, sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılması, sırf gazetecilik yaptığı için gazetecilerin cezalandırılma ve hapsedilmesinin sonlandırılması gazetecilerin ve ilgili meslek örgütlerinin başlıca talepleri arasındadır.”
CHP asgari 11 maddelik önerileri:
1-Herhangi bir medya sahibi, kim olursa olsun bu faaliyeti dışında yani medya faaliyeti dışında başka bir ticari faaliyette bulunmamalı; aktif siyasetle uğraşmamalı. Temel işi sadece medya olmalı. Çünkü böyle bir yapılanma, medya sahibini siyasal baskılar karşısında daha güçlü kılar. Birinci kuralımız bu.
2- Gazetelerin dağıtımı bütün medya sahiplerinin ortak olduğu bir şirket tarafından yapılmalı. Çünkü bir gazetenin patronajına gazetelerin dağıtımı teslim edildiğinde, dağıtım konusu rakip gazeteler için tehdit olarak kullanılabilir. Bütün gazete sahipleri bir dağıtım şirketi kurarlar hepsi eşit şekilde, eşit payda ortak olurlar dağıtımı burası yapar. Böylece hiçbir sorun çıkmaz.
3- Medyada sendikalaşma şart olmalı. Yani zorunlu olmalı. Her gazeteci mutlaka bir sendikanın üyesi olmalı. Çünkü gazeteci, patronuna karşı da özgür olmalı. Sendikadan güç alarak haberinin arkasında durabilmeli. Gazeteciye bu güven mutlaka verilmeli.
4- RTÜK’ün yani Radyo Televizyon Üst Kurulunun yeniden yapılandırılması gerekiyor. RTÜK’ün, üye yapısı meslek örgütleri ile üniversitelerin temsilini sağlayacak doğrultuda değiştirilmeli, siyasi partilere tanınan kontenjan sayısı düşürülmeli. RTÜK, cezalandırmayı değil, evrensel yayıncılık ilkeleri çerçevesinde hareket etmeyi amaçlayan yönlendirici bir kurul olmalı.
5- Hiçbir gazeteci, gazetecilik faaliyetinden kaynaklı iddialarla tutuklanmamalı. Olası yargılamaların tutuksuz olması kuralı esas olmalı.
6- Basın İlan Kurumu, internet medyasını da kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılmalı; meslek örgütlerinin temsil sayısı arttırılmalı. Gazete tirajları ve internet sitelerinin izlenme trafiği bağımsız denetim kuruluşu tarafından denetlenmeli. Basın İlan Kurumu’nun ilan kesme yetkisine son verilmeli. Kamu ilanlarının fiyat tarifesi, objektif kıstaslara bağlanarak, siyasal iktidarın keyfi tutumuna bırakılmamalı. Basın İlan Kurumu, yerel medyanın desteklenmesi konusunda pozitif ayrımcılık yapmalı.
7- Evrensel kriterlere uygun, şeffaf ve denetlenebilir bir rayting ölçüm sistemine geçilmeli. Televizyonlarda gösterilen ve “zorunlu ilan” olarak sunumu yapılan tanıtım filmlerinin ücretsiz yayınlanmasından vazgeçilmeli.
8- Basın kartı, meslek örgütlerinin ortak katılımıyla oluşturulacak bir kurul tarafından verilmeli. Devlet bu alandan tümüyle çekilmeli. Kimin gazeteci olup olmadığına devlet değil, gazeteciler karar vermeli.
9- Basın ve ifade özgürlüğüne sınırlama getiren evrensel kriterler hariç, her ne koşulda olursa olsun sansür yasaklanmalı.
10- Sosyal medya, yeni medya veya alternatif medya olarak nitelendirilen mecralarda yayınlanan haberlerin doğruluğuyla ilgili bağımsız denetim/teyit mekanizmaları oluşturulmalı.
11- Kapsamlı bir Basın Meslek Kanunu’nu, ilgili meslek örgütlerinin katılımıyla birlikte hazırlayacağız.
Yusuf Günal 3 Yıl Önce
Güzel bir çalışma. Yalnız daha sonraki İl Kongrelerinde geçen AYDIN İL KONGRESİ'nde olduğu gibi Sayın Karaca tarafından konuşma hakkı verilmemezlik yapılmasın. O zaman bu tür kitaplar anlam kazanır.