CHP Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan, Türkiye’nin, meclis onayı olmadan bir kararname ile ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesinden çekilmesine dair görüşlerini bildiren yazılı bir açıklama yaptı.
MECLİS ONAYI İLE YÜRÜRLÜĞE GİREN BİR SÖZLEŞME ANCAK AYNI İRADE İLE FESHEDİLEBİLİR
Milletvekili Kaplan, İstanbul Sözleşmesinin temelinde Türkiye’de eşi tarafından şiddet gördüğü gerekçesi ile 36 defa şikâyette bulunup koruma kararı talep etmesine rağmen devleti tarafından korunamadığı için; ülkesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikâyet eden “Nahide Opuz” davasının olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde aile içi şiddete karşı vatandaşını koruyamadığı gerekçesi ile ceza alan ve kadın vatandaşına ayrımcılıktan hüküm giyen ilk ülke olduğunu söyleyen Milletvekili; “Ülkemizde cereyan eden bir vakaya istinaden gerek görülen bu sözleşmeden bir kararname ile çekilmek devletin vatandaşını koruyamadığını kabul etmesidir. Oysa Türkiye vatandaşını koruyamayan ülke imajından kurtulmak için 4 Mart 2012 tarihinde TBMM’sinde oy birliğiyle (246 kabul - 0 ret) İstanbul Sözleşmesini onaylayan ilk ülke olmuştu. Ülkemizi uluslararası arenada bu duruma düşürmeyi doğru bulmuyoruz” dedi.
TEMEK HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KARARNAME İLE DÜZENLENEMEZ
TBMM’sinde oy birliği ile onaylanan bu sözleşmenin kararname ile feshedilmesinin de usule aykırı olduğunu hatırlatan Kaplan; “ Meclis onayı ile yürürlüğe giren sözleşme ancak aynı irade ile feshedilebilir. Ayrıca Anayasanın 104. Maddesine göre temel hak ve özgürlükler Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile düzenlenemez. İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddeti insan hakları ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan ve hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belgedir” dedi.
İstanbul Sözleşmesinin ev içi şiddet, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gibi sorunların çözümüne odaklanan bir dizi önlemlerden oluştuğunu söyleyen CHP’li Kaplan, “Ülkemizde her gün en az bir kadın cinayeti işleniyor. Vatandaşın can ve mal güvenliği devletinin sorumluluğundadır. Bu konuda yetersiz olduğuna karar verilen ülkemiz için İstanbul Sözleşmesi ile şiddet mağduru olan kadın ve çocukların güvenliği konusunda devletin sorumluluklarını netleştirerek uygulanabilirliği arttırmak amaçlanmıştır” dedi. İstanbul Sözleşmesinin çarpıtıldığını söyleyen Kaplan, sözleşmenin içeriği hakkında bir algı yönetimi söz konusu ve çarpıtılıyor.
İstanbul Sözleşmesinin devlete yüklediği sorumluluklar özetle şöyle;
Şiddete uğrayan kadınların güvende olması için yeterli sayıda sığınma evi açmak
Günün her saati ücretsiz telefon yardım desteği vermek
Şiddet mağdurlarına soruşturma ve kovuşturma evrelerinde koruma tedbirlerinden yararlanmaları sağlamak
Şiddet mağduru kadın ve çocukların psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanı sıra tıbbi yardım da sağlamak
Gelenek, töre ve namus gibi kavramların herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi ya da gerekçesi olarak gösterilmesi ve bu sebeple ceza indirimine gidilmesini engellemek
Eğitimin her kademesinde eşitliği ele alan konuları ders müfredatına eklemek
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALIDIR
CHP’li Milletvekili İrfan Kaplan sözlerine şöyle devam etti; “İstanbul Sözleşmesi iddia edildiği gibi aile yapısını bozan bir sözleşme değildir. Aksine aile bireylerinin ilişkilerini insan hakları çerçevesinde düzenleyen, gerekli hallerde dezavantajlı olan bireylerin devlet tarafından korunma altına alınmasını dolayısıyla olası bir cinayeti ya da şiddet eylemini önlemeyi amaçlayan bir sözleşmedir. Ve ülkemizde gerekliliği her geçen gün daha da artmaktadır. İstanbul Sözleşmesi uygulanmalı; çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır.”