Dr. Dikran Kavalcıyan mesleğini de dünyaya geldiği toprakları da çok seviyordu. Bu nedenle Boston Üniversitesi'nde tıp öğrenimini tamamlar tamamlamaz döndü memlekete ve Adapazarında başladı mesleğini icra etmeye. Yıl 1875...
İki yıl sonra kızı Zaruhi dünyaya geldi. Dikran bey kızının da bir doktor olarak yetişmesini arzu etmekte idi daha onun dünyaya geldiği anlarda bile.
Çalışkan ve disiplinli bir çocuktu Zaruhi. Orta okulu Bahçecik’te kurulu Amerikan kolejinde (Bugünkü Üsküdar Amerikan Lisesi) liseyi ise Robert Kolej’de tamamladı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra baba mesleğini icra etmek düşüncesi kendisinde de oluşmuş ki Amerika Birleşik Devletlerine tıp okumaya gitti. Yıl 1899...
Illinois’de öğrenim gördü. Okulun 1903 yılı mezunları arasında şöyle bir kayıt var:
“Kavaljian, Zaroohie Serope, M.D., Adapazar, Turkey”
Doktor olmuştu olmasına da sorun bundan sonra başlayacaktı. Öyle ya hem kadın hem de Ermeni. Doktorluk onun ne haddine?
Zaruhi de farkında durumun.
Okuldan mezun olduğu tarihlerde Chicago’da yayımlanan The Woman’s Medical Journal adlı dergi “genç Türkiyeli kadın” Zaruhi Kavalcıyan ile bir röportaj yapmış ve kendisine Türkiye’ye döndüğüne nasıl karşılanmayı umduğunu sormuş. Zaruhi'nin yanıtı her şeyi ortaya koyuyor :
“Türkiye’de nasıl karşılanacağımı bilmiyorum. Hekimlik yapmama izin verilip verilmeyeceğini de. Ama hiç değilse ebelik yapmak için izin alabilmeyi umuyorum.”
Bir düşünün şimdi, genç bir kadın tıp doktoru. Öğrenim gördüğü ülkede kalsa mesleğini icra edecek. Memleketine dönerse ne olacağını bilmiyor.
Bu şartlarda bile memleketine dönüp orada yaşamak ve çalışmak arzusunda. Mesleğini icra edemese eğer ebelik yapmaya razı. Memleket sevgisi daha güzel nasıl tanımlanabilir?
Evet izin verilmedi mesleğini icra etmesine. Diplomasını onaylatmak için yaptığı başvuru dikkate alınmadı. 1920'ye kadar.
Yine de şanslı idi. Babasının muayenehanesinde asistanlık yapabiliyordu hiç değilse.
Bir yandan da mezun olduğu okulda biyoloji öğretmenliği yapmakta idi.
Babasının vefatından sonra da sürdürdü hastalara şifa verme uğraşını. Birinci büyük paylaşım savaşı koşullarında hasta ve yaralı bakım kuruluşlarında aktif görevler aldı. Doktor olarak görev yapmasına izin verilmemiş olması engellemedi onun çalışma azmini.
1921 yılında okulu İstanbul Üsküdar’a taşınınca o da diğer öğretmenlerle birlikte İstanbul’a geldi yerleşmek için.
1921 yılında bir konferans vermiş Amerikan Kız Kolejinde. Konu başlığı şöyle:
“Bir Hekim olarak deneyimlerim”
Bu konferans metni yok meydanda. Keşke bulunabilse idi Türkiye tıp tarihi açısından ne kadar değerli bir belge olurdu.
İstanbul’a yerleştiği yıllarda kadınların da hekimlik yapabilme izni çıkmıştı artık. Öğretmenliği yanında Üsküdar’da hekim olarak da faaliyet göstermeye başladı. Dr. Kaval çok sevildi Üsküdar’da.
1952 de Emekli oldu. Çalışmayı bıraktı.
Haziran 1969 da veda etti dünyaya.
Feriköy Protestan mezarlığında yatar.
Dr. Kavalcıyan’dan 17 yıl sonra dünyaya gelen Safiye Ali, Amerikan Koleji öğrencisi iken rol model olarak Kavalcıyan hocasını seçmişti kendisine. Onun yolunu izleyerek tıp doktoru oldu. 1921 yılında
Kayıtlara Türkiye’nin ilk kadın doktoru olarak geçti.
"Afedersiniz Ermeni" olan Dr. Kavalcıyan dikkate alınmamıştı.
Dr Safiye Ali haberdar olsa idi bu durumdan, sanırım ilk itiraz eden kendisi olurdu.
Fatma Ökmen 2 Ay Önce
Hocam Dikran bey ailemin doktoruydu Adapazarında...Çok değer verilirdi ve hep sevgiyle anılırdı. TEŞEKKÜRLER kıymetli hocamm...