TBMM Başkanvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde yazılı açıklama yaptı. Biçer Karaca, basın üzerindeki baskı ve sansürün 116 yıl önce istibdat döneminde dahi yaşanmadığı ifade ederek Sinan Ateş cinayetinin görüldüğü davada avukatların sunduğu dilekçede 154 kişi arasında hedef gösterilenlerden 63’ünün gazeteci-yazar olmasının basının uğradığı kuşatmanın en açık delili olduğunu belirtti. Antidemokratik bir ortamda; gazetecilerin karşı karşıya bırakıldığı baskı, sansür ve otosansür sadece ifade ve basın özgürlüğü açısından değil, demokrasinin temel ilkeleri açısından da ciddi bir tehdittir.” diyen TBMM Başkanvekili, AKP’nin 22 yıllık iktidarında demokrasi, hak ve özgürlükleri zehirlediğine dikkat çekti.
Gülizar Biçer Karaca'nın açıklaması şöyle:
22 YILLIK İKTİDARIN TARAFGİRLİK VE SANSÜRLE İMTİHANI
22 yıl; bir dayatmalar tarihidir.
22 yıl; zorbalığın saltanatıdır.
22 yıl; gazetecilere örgütlü kötülüğün adıdır.
22 yıl; gazetecilik mesleğinin itibarsızlaştırılmasının simgesidir.
AKP; “ideolojik aygıt” olarak inşa ettiği medya düzeninde kamu kaynaklarını ve hizmetlerini tarafgirlikle kendi çıkarları için yöneterek halkın haber alma hakkını gasp etmiş; gazetecilik, basın özgürlüğü ve medya üzerindeki baskılar ciddi boyutlara ulaşmıştır. Basın meslek örgütleri, sendika, cemiyet ve federasyonların rapor ve açıklamaları, karanlık tabloyu gözler önüne sermektedir.
MESLEK ÖRGÜTLERİNİN CEZALANDIRMA VE BASKI İKLİMİNE İTİRAZI
RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında 158’inci sırada gösteriliyor.
2023 yılında, MLSA gözlemcilerinin takip ettiği 233 davada, 314'ü gazeteci olmak üzere toplam 1,646 kişi yargılandı. Bu davalarda 23 gazeteci, toplamda 67 yıl 8 ay 12 gün hapse mahkûm edildi. 29'u gazeteci olan 30 sanık tutuklu yargılandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) 2023-2024 Basın Özgürlüğü Raporu'na göre ise son bir yılda en az 14 gazeteci cezaevine girdi. Bugün itibarıyla 16 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde tutuluyor. Ceza yargılamalarında toplamda 47 yıl 1 ay 24 gün hapis cezası ve 31,160 TL adli para cezasına hükmedildi. RTÜK tarafından basın yayın kuruluşlarına 38 ayrı idari para cezası verildi, toplamda kesilen ceza tutarı 40,744,956 TL. Bu baskılar, medya üzerinde yaratılan tahakkümün en temel göstergeleridir.
MEDYAYA AKP’NİN SİYASİ İSTİKBALİNİN GARANTÖRÜ VE HAMİSİ ROLÜ
Medya AKP’nin siyasi istikbalinin hamisi bir “yalan siyasetinin” kaldıracı olamaz. Siyaset ve toplum mühendisliğinin aracısı yapılan basın özgürleşmeden, basın ilke ve etiğinin gerekleri yerine getirilmeden gazetecilik bu cendereden kurtarılamaz. Tek manşetli, aynı dilli saray gazeteciliğinin itibarsızlaştırdığı bağımsız gazetecileri hedef gösteren sistem değişmeden demokrasiye kavuşulamaz.
KONFORLU DEĞİL ONURLU GAZETECİLİK MÜMKÜN
24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü'nde, gazetecilerin özlük haklarına kavuştuğu, medyanın özgürleştiği, gazetecilere tehditlerin son bulduğu, gazeteci işsizliği gerçeğinin tersine çevrildiği, konforlu gazeteciliğin yerini bağımsız ve onurlu gazeteciliğe güvencenin aldığı özgür ve demokratik bir toplum temennisiyle tüm gazetecilere, halkın haber alma hakkı için mücadele eden basın emekçilerine teşekkürlerimizi sunuyorum. BASIN ÖNE EĞİLMESİN!