CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş hakkında açıklama yaptı. Bülbül, “Erdoğan; kendisine basit bir eleştiri geldiğinde dahi bunu hakaret olarak görüyor. Saray’ın yargısı da bu düzenin baş rolünü oynuyor.” dedi.
CHP Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Süleyman Bülbül, gazeteci Sedef Kabaş’ın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamanın ardından gece yarısı ev baskınıyla gözaltına alınması ve ardından tutuklanmasıyla ilgili tepki gösterdi.
Yaptığı yazılı açıklamada Sedef Kabaş’ın tutuklanmasının “dilinizi koparırım” tehdidinin somut hali olduğunu belirten CHP’li Bülbül, “Ülkemiz, haklar yönünden en karanlık dönemlerini yaşıyor. Çünkü Tek Adam rejimini ancak kendi yarattıkları adaletsiz düzenle koruyacaklarını biliyorlar. Bu nedenle kanunları çiğnemeyi hakları gasp etmeyi alışkanlık haline getirdiler. Son süreçte de sandığın vereceği dersi anladılar ki; şarkı sözünden, atasözüne her şeye saldırmaya başladılar” dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde, cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında toplam 160 bin 169 soruşturma ve 35 bin 507 kamu davası açıldığını hatırlatan Bülbül, şunları söyledi:
“CANI NE İSTERSE ONU OLUYOR”
“Canı istediğinde “parti genel başkanı” olarak ayrımcılık içeren söylemlerde bulunan ve toplumun bir kısmını “öteki” olarak gören Erdoğan; kendisine basit bir eleştiri geldiğinde dahi bunu “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” olarak görüyor. Saray’ın yargısı da bu düzenin baş rolünü oynuyor. Bugün gazeteci Sedef Kabaş’ın aynı suçtan tutuklanması da işte bu saikle yapılan bir işlemdir.”
CUNHURBAŞKANINA HAKARETTEN 35 BİN DAVA
“TCK madde 299 yani ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçu kapsamında; herhangi bir hakaret veyahut şiddet unsuru içermeyen siyasi eleştiriler dahi yargıya konu ediliyor. 17 Eylül 2021 tarihinde yayımlanan 2020 yılı Adalet İstatistikleri Raporuna göre; Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde, cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında toplam 160 bin 169 soruşturma ve 35 bin 507 kamu davası açıldı. Bu rapor, baskı ve korkuyla temel hak ve özgürlüklerini kullanmaları engellenen vatandaşların tablosunu ortaya koyuyor.”
ANAYASA’YA AYKIRI
“Cumhurbaşkanı da olan siyasi parti genel başkanına yönelik yapılan siyasi eleştirilerin tespiti halinde, derhal soruşturmaya konu edilmesi Anayasa’nın 10’uncu maddesi olan ‘Eşitlik İlkesine’ açıkça aykırıdır. Partili Cumhurbaşkanının, partili olarak yaptığı eylem ve konuşmalarına yönelik getirilen eleştirilerin, bu suça tabi tutulması; bireylerin Anayasa’dan doğan haklarını etkin olarak kullanmaktan kaçınmalarına ve çoksesliliğin azalmasına yol açmaktadır. Anayasa ile korunan ‘demokratik hukuk devleti olma niteliği’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti için güçleşmektedir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ suçunun açıkça kanunilik unsuru taşımadığını, ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirtmiştir. Siyasi parti liderlerinden biri için ifade özgürlüğünü korku politikasının oluşturduğu atmosferde kullanırken; geri kalan siyasi parti liderleri başta olmak üzere siyasilerin tümü için karşı karşıya kalınan cezasızlık ya da etkin cezadan yoksun kalınması, toplumsal barışın sağlanması ve korunması hususunda da sorunlar yaratmaktadır.”