CHP'li Erdem'den Milli Savunma Bakanı'na sert eleştiri

Antalya

CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıllar içinde yıpratıldığına ve 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda yapılan Kara Harp Okulu mezuniyetine damga vuran "kılıçlı yemin" töreni neticesinde teğmenlerin uğramakta olduğu haksızlığa vurgu yaptı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam eden bütçe görüşmelerinde, Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken söz alan Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi ve CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıllar içinde yıpratıldığına ve 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda yapılan Kara Harp Okulu mezuniyetine damga vuran "kılıçlı yemin" töreni neticesinde teğmenlerin uğramakta olduğu haksızlığa vurgu yaparak, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’i ve AKP iktidarını, teğmenler konusunda  vicdanının sesini dinlemeye davet etti.

“TEĞMENLER "ATATÜRK'ÜN ASKERİYİZ" DEMEKTEN BAŞKA NE YAPMIŞ?”

“Hiç şüphesiz, bu ülkede yaşayan herkes için çok önem taşıyan ordumuzun bütçesini görüşeceğiz. Biz ordumuzun her zaman güçlü ve iyi olmasını isteriz ama maalesef ki AKP iktidarı yıllarında ordumuz yıldan yıla yıpratıldı, siyasetin içine çekildi; son günlerde yaşanan, ihracı istenen teğmenler konusu da bunun en belirgin örneği. Sayın Bakanım, soruyorum size: Bu teğmenler "Atatürk'ün askeriyiz." demekten başka ne yapmış?” diyerek konuşmasına giriş yaptı.

Erdem'in sözleri şöyle:


“Değerli arkadaşlar, 30 Ağustos günü Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin resmî kısmı sona erdikten ve devlet erkânı ayrıldıktan hemen sonra okul 1'incisi Ebru Eroğlu ve 400 civarı teğmen subay andı içiyor. Bu ant 2022 yılına kadar resmî törenlerde de okunan, hatta 16 Ağustos 2024 tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında gerçekleştirilen resmî törende Sayın Bakanımın huzurunda okunan bir metin. Şimdi, bu metin ve "Atatürk'ün askeriyiz." sözü yüzünden bu teğmenler ihraç edilmek isteniyor. Neden? Çünkü disiplinsizlermiş. Resmî tören bittikten sonrası için bir emir var mı? Yok ama başka yerden, büyük yerden bir emri var; Sayın Cumhurbaşkanı 21'inci İmam Hatipliler Kurultayı'nda emri verdi, "Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Bunlar temizlenecek." dedi. Tekrar söylüyorum: Sebep ne? Subaylık yemini etmek "Atatürk'ün askeriyim." demek... Sayın Bakan, bu askerler kimin askeri? Siz kimin askerisiniz, Mustafa Kemal'in değil mi? Bir açıklama yapıyorsunuz "Disiplinsizlikten TSK'yi yıpratmaya çalışmaktadırlar." 


            Şimdi, bakalım değerli arkadaşlar; "Cübbeli Amiral" lakabıyla Tuğamiral Mehmet Sarı'yı hepiniz hatırlıyorsunuz değil mi? Makam arabasıyla tarikat evine giden, askerî üniforması üzerindeki sarık ve cübbeyle fotoğrafları olan amiral... Bu arkadaşa ne oldu Sayın Bakanım? Ordudan atıldı m? Disipline gönderdiniz mi? Ben söyleyeyim: Hayır, tüm haklarıyla birlikte YAŞ kararıyla emekli edildi. 10 Kasım 2023'te Tuzla Piyade Okulunda düzenlenen törende yakalarına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenleri uyaran diğer teğmenlere ordudan ayırılma cezası verildi. Ya Atatürk fotoğrafı takmayı reddedenlerle ilgili hangi işlem yapıldı? Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin "hubbi fillah" adı altında bir Whatsapp grup kurduğu daha önce de üstlerine bildirilmiş, bir cemaat yapılanmasından söz edilmiş. Bu konuda açılan soruşturma var mı? Öğrenmek istiyoruz.


            Sayın Bakan, yandaş basın talimatla hedef gösteriyor -burada- siz Atatürkçü teğmenleri bu yandaş basının gösterdiği hedefle cezalandırmak istiyorsunuz. FETÖ'nün bu orduya nasıl girdiğini, bu ülkeye ve ordumuza nasıl zarar verdiğini hepimiz biliyoruz. Bugün başka tarikatlar orduda örgütleniyor; Nur cemaati en çok adı geçen tarikatlardan, bazı başka tarikatların da orduda örgütlendiği konusunda iddialar var. Sayın Bakan, bunlara, cemaatçilere gereğini yapın, Atatürkçü subaylara değil. Ergenekon'da, Balyoz'da FETÖ kumpasıyla Atatürkçü subaylar tasfiye edilip cezaevine atılmasa, orduda kalsaydı 15 Temmuz yaşanmazdı. Unutmayın Sayın Bakan, 15 Temmuzda bu ülkeyi Atatürkçü subaylar kurtardı.

 Bu, ülkemizin gururu genç subaylarla ilgili kararın 25 Kasımda yani dün verileceği öne sürülüyordu, ileri bir tarihe ertelendi ama teğmenlerin Topçu Okulundaki tabur komutanını da görevden aldığınız yönünde haberler var. Bunlara sessiz kalmayacağız. Niyet olayı unutturmaksa, bu millet kahraman evlatlarını asla unutmaz Sayın Bakanım. Bizler sizin siyasi baskılara boyun eğmeden bu olayı genç teğmenler lehine sonuçlandıracağınızdan emin olmak istiyoruz” açıklamasında bulundu.


 

“MEVCUT YAŞ YAPISI, ASKERİ DİSİPLİN VE LİYAKAT ANLAYIŞINA AYKIRI!”

Yüksek Askeri Şura’nın mevcut yapısını eleştiren CHP Milletvekili Mustafa Erdem, “Burada özellikle bireysel olarak terfi, emeklilik kararları konusu çok tartışmalıdır. Mevcut Yüksek Askeri Şura (YAŞ)  yapısında Millî Eğitim Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı gibi TSK'nin görev ve sorumluluklarına yönelik yeterli bilgi birikimi olmayan isimler var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceğine yön verecek bu toplantılarda askerî kanatta sadece Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanı var. Bu mevcut yapı değiştirmelidir Sayın Bakan, bu yapı siyasetin etki ettiği bir hâl almıştır. General, amiral ve subayların terfi ve emeklilik kararları, YAŞ’ta görüşülen en önemli konulardan biri. TSK'nin önümüzdeki yıllarda yönetim kadrosunda yer alacak üst düzey yöneticilerinin kimler olacağına karar verilirken alınan kararlarda siyasi saiklerin ön planda olduğu yönünde iddialar ve eleştiriler var. İncelemeye alınan subayların performanslarının, liyakat ve ehliyetlerinin herhangi bir değerlendirme kriteri olarak ele alınmadığı belirtiliyor. Personelin siyasi tercihleri, sosyal medya paylaşımlarının da belirleyici olduğu yönünde ciddi iddialar var. Yine, 2024 yılı itibarıyla emekli edilen 806 albaydan 600'ünün isteği dışında sadece Atatürkçü olarak nitelendirildiği için emekli edildiği öne sürülüyor. Bu konularda bir soruşturma var mı Sayın Bakanım? 

Göz bebeğimiz ordumuzu asıl bu olayları yıpratıyor. 2002 yılında ordumuza güven yüzde 77-80 arasındayken geçen yirmi iki yılda 19-20 seviyelerine geriledi. Buradan artık ders çıkarmak zorundayız” dedi.
            

15 TEMMUZ SONRASI YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERLE  BOZULAN DÜZEN

“15 Temmuz sonrası yapılan birtakım düzenlemeler oldu; Genelkurmay Başkanlığının yetkileri tırpanlandı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları Millî Savunma Bakanlığına bağlandı, çıkarılan KHK'yle Genelkurmay Başkanının savaşta ve barışta komutanlıklara harbe hazırlanması için gerekli emirleri verme, planlama ve denetleme yetkisi elinden alındı. Asıl orduda disiplini bozan, emir komutayı aksatan bu uygulama değil midir Sayın Bakanım? Bugün siz o koltukta oturuyorsunuz, yarın bir başkası oturacak. Aynı zamanda siyasi bir partinin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanının atamasıyla Bakan olan bir kişiye kuvvet komutanlarının bağlanması doğru değildir. Bu, aynı zamanda olası bir savaş durumunda koordinasyon sorunu ve zafiyet yaratacaktır. Bu konudaki uyarılarımızı lütfen dikkate alın. 
            

Bir de, 15 Temmuz sonrası askerî hastanelerimiz kapatılmıştı. Bunu daha önce de söyledik Sayın Bakanım, güçlü bir ordu için askerî sağlık sisteminin önemini vurguladık. Askerî tıp başlı başına bir uzmanlık alanıdır, çatışmalarda yaralanan askerlerimize yapılacak cerrahi müdahale de çok zor ve uzmanlık gerektiren bir konudur. Cephede ağır yaralanan askerler için dakikaların bile önemi olduğu düşünüldüğünde yaralıya kimin, nasıl ve hangi koşullarda müdahale edeceğini, hasta naklinin nasıl yapılacağını en iyi asker doktor ve personel bilir. Bu nedenle, askerî hastanelerin yeniden açılması için acilen bir adım atılması gerektiğini buradan tekrar vurgulamak istiyorum” açıklamasında bulunarak 15 Temmuz sonrası yapılan düzenlemeleri değerlendirdi.

“İSRAİL ÜLKEMİZE SALDIRACAK DİYE SAHTE ALGI YARATILDI!”
            “Orta Doğu'da İsrail'in yürüttüğü kirli savaş var; Filistin ve Lübnan aylardır bombalar altında. Sayın Cumhurbaşkanı Meclis açılışında İsrail'in ülkemize saldırması gibi bir tehdidin olduğunu söyledi. Ardından siz de İsrail'in Türkiye'ye saldırma ihtimali olduğunu belirterek Cumhurbaşkanının bir tehdit görmezse böyle bir uyarı yapmayacağını, üçüncü dünya savaşının her an çıkabileceğini söylediniz. Bunlar halkımızı endişeye sevk eden çok ciddi iddialar. Sayın Erdoğan aynı zamanda iktidardaki partinin Genel Başkanı olarak siyaseten böyle söylemler yapabilir fakat siz bu ülkenin ordusunu temsil ediyorsunuz. O nedenle, bugün için endişelenmemizi gerektirecek somut bir tehdit var mı, yoksa sadece Cumhurbaşkanının korku siyasetini desteklemek üzere mi yaptınız bu açıklamayı? Bunu da bilmek istiyoruz” diyerek bakana seslendi.
            

“OLASI BİR SALDIRIYA KARŞI SAVUNMAYA  HAZIR MIYIZ?”

“Ayrıca, ülke olarak stratejik bir konumdayız ve etrafımızda birçok tehdit mevcut. Peki, bunlara hazır mıyız? Biliyorsunuz, F-35 maceramız var, ABD'yle ortak F-35 üretim sürecine girdik; daha sonra savruk dış politikalar nedeniyle gittik Rus S-400 savunma sistemini satın aldık, bu nedenle F-35 programından çıkarıldık. Daha sonra ABD'den 20 milyar dolarlık 40 adet yeni savaş uçağı ve mevcut filonun yenilenmesi için de 79 adet F-16 modernizasyon kiti satın alma çabasına girdik, bunu da İsveç'i NATO üyeliğine onay vermesi şartıyla kabul ettiler, sözleşme imzaladık. Sayın Bakanım, F-16'da hangi süreçteyiz? Bu kadar tehdit altındaki ülkemize 2 milyar dolar fazlaya mal olan S-400'ler aktif mi, savunma sistemine dâhil edildi mi?” diye  sordu.

“Hem subaylarımızın hem de astsubaylarımızın özlük haklarıyla ilgili düzenleme taleplerine kulak verirseniz ve destek olursanız seviniriz” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sayın Bakanım, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugün Millî Savunma Bakanısınız, eğer bugün, burada, "Atatürk'ün askeriyim." diyemiyorsanız, "Atatürk'ün askeriyim." diyen subaylarımıza da ceza vermeyi düşünüyorsanız, unutmayın ki tarih boyunca toplumun vicdanının yargısına maruz kalacaksınız. Son sözüm... Sayın Bakanım, hiçbir baba sözünü tutmayan evladını bir kerede evlatlıktan reddetmez; sizi iyi bir baba olmaya davet ediyorum.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.